Kazanırken ne kaybediyoruz ya da kaybederken ne kazanıyoruz!
Tam bir taktik savaşı halinde geçti günlerdir Türkiye'nin nefesini tutarak beklediği maç.
Mourinho'nun, üçlü savunma dizilişiyle kurguladığı savunmanın son versiyonu olarak en iyisiydi dün geceki.
Galatasaray da Fenerbahçe de karşısındaki gücün, yerelde fevkaladenin fevkindeki olduğunu bilince, ortaya son derece dengeli ve kontrollü bir mücadele çıktı.
Fikstür ve sahadaki görüntülerine bakarsak Fenerbahçe’nin zirve şansını da küçümsememek lazım.
İki ekibin de gol atmak yerine skoru koruma çabası golsüz beraberliği ortaya çıkartan en büyük etkendi.
Derbinin başlangıç düdüğüyle birlikte büyük sakinlik, sıfır gerginlik alışık olduğumuz bir durum değildi.
Son dönemde büyük çıkış yakalayan Kara Kartal, Türkiye Kupası’nda bguün Antalya sınavına çıkacak. Her maç üstüne koyarak devam eden Beşiktaş, Antalyaspor önünde çok farklı skor bulabilir. Takım, rahat pozisyona girip zor gol atsa da kazanma alışkanlığıyla sonuca gider!
Galatasaray kaybetmemesi, Fenerbahçe ise kazanması gereken bir derbi oynadı dün akşam Rams Park'ta yabancı hakem tartışmalarının gölgesinde... İki takım da hücumda efektif olmak yerine savunmada sağlam durmayı tercih etti. Bu maçın berabere bitmesi hangi takımın hayrına oldu? İşte onu sezon sonu öğrenebileceğiz.
Sloven hakem Vincic, maç boyunca kontrolü elinde tuttu. Fakat çok basit faul düdükleriyle oyunu fazla soğuttu. Bence tek kritik hatası 65. dakikada yaşandı. 65’te Fenerbahçe’nin kullandığı kornerde topun Lemina’nın koluna çarptığı pozisyon penaltıydı. Top, çok uzaktan geliyordu ve herhangi bir yerden sekerek Lemina’yı yanıltmamıştı. Rakibiyle yaşadığı bir mücadele de yoktu. Elini kaçırabilecek imkanı varken, bunu yapmadı. Bu pozisyonda Fenerbahçe lehine penaltı verilmesi gerekirdi.