Yönetilemez” Türk futbolu

20. Yüzyıl’ın 2 büyük devlet adamı Churchill ve De Gaulle arasında tarihe geçen bir sofra konuşması vardır. İngiltere Başbakanı, Fransa Cumhurbaşkanı’nın davetlisi olarak Elize sarayında mükellef bir sofra da ağırlanıyor..
Haberin Devamı ›
Masada yok yok..
Ama Churchill’in en çok dikkatini masada ki birbirinden güzel görünen peynirler çeker ve De Gaulle’e ‘Fransa’da kaç çeşit peynir var’ diye sorar..
De Gaulle biraz da övünerek 265 çeşit peynirimiz var cevabını verir..
Churchill bu kez biraz da iltifat olsun diye De Gaulle’e
“265 çeşit peyniri olan bir ülke savaşta yenilemez” der.
De Gaulle ise esprili bir şekilde “ Ama yönetilemez de, 265 değişik tür peyniri olan bu ülkeyi kim yönetebilir ki’ cevabını verir.
Çünkü her peynir çeşidinin; bir kültürü, bir sosyal yapıyı temsil ettiği düşünülebilir. De Gaulle zamanında 258 olan peynir çeşidinin bugünlerde 500’lere ulaştığı olduğu söyleniyor. Tabii, hepsi de tescilli.
Türk futbolunun içinde bulunduğu durumunu anlatmak için geçmişte de zaman zaman bu diyaloğu kullanmıştım.
Haberin Devamı ›
Teker teker burada kulüplerin birbirlerine yaptıkları salvoları, Mourinho’nun Okan Buruk’un burnuna çekmesi, artık iyice kulüp taraftarı gibi 2’ye bölünmüş medyayı, hakemlere yönelik eleştiriyi aşan hakaretlere yer vermeyeceğim..
Her geçen gün ateşe benzin dökenlerin sayısı iyice artıyor; De Gaulle’nin dediği gibi bu kadar çok çeşit peyniri olan pardon futbolun bu kadar çok konuşan aktörlerinin bulunduğu Türk futbolu da ‘yönetilemez’ bir duruma geldiğidir.
Bugünden geriye doğru baktığımda Türk futbolunun geldiği nokta her geçen gün kaosa sürükleniyor.
Büyük bütçelerle kurulmuş kulüp takımlarımızın Avrupa Kupalarında hala niçin patinaj yaptığını iyice sorgulamayız..
Futbolun küresel bir olgu olduğunu unutup sürekli Süper Lig şampiyonluğuna ve yerel rekabete yoğunlaşmamızın doğru olmadığını düşünüyorum..
Halbuki UEFA’dan gelecek kaynaklar ile Türk futbol ekonomisinde kulüplerimizin ekonomik olarak rahatlayacağı gerçeği ortada..
Ve içinde bulunduğumuz dramatik çöküntüye bir günde gelmedik..
Uzun zamandır ‘hakem tartışmalarından’ ileriye gidemeyen Türk futbolu yavaş yavaş kronik bir şekilde yönetilemez bir duruma geldi..
Demek ki TFF Başkanları’nın değişmesi ile sorunların çözülemediğini de görmüş oluyoruz..
Bugüne kadar hangi TFF Başkan adayının seçim öncesi ‘stratejik planını’ gördük bu güne kadar..
Aslında hepimiz Trump’ın ‘öngörülemeyen bir lider’ olduğunu düşünür ve söyleriz..
Halbuki Trump seçilmeden önce tüm stratejilerini kamuoyuna şeffaf bir şekilde paylaşmıştı..
Bence öngörülemeyen liderlerin TFF Başkanları olduğunu düşünüyorum..
Hiç olmazsa bundan sonra TFF Başkanları’nın seçim öncesi Türk futbolunun geleceğine yönelik planlarını öğrenmiş oluruz..
Gerginlik stratejisi ile kötü miras bırakıyoruz
Türk futbolunda her kafadan bir ses çıkıyor ve bilinçli bir sürdürebilir gerginlik stratejisi ile sürekli patinaj yapıyoruz..
Geçmişten günümüze futbol adına pek iyi bir miras bıraktığımızı da söyleyemeyiz..
Mesela; ülkenin hakemlik müessesini en iyi yorumlayan Milliyet Gazetesi yazarı sevgili arkadaşım Cemal Ersen’in ‘Futbolumuzu 50 yıl geriye götürdünüz’ başlıklı yazısında “Sonuçta 55 yıl sonra ligimize yabancı hakem getirmek, verdiği iddialı sözleri yutmak zorunda kalan TFF başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu’na nasipmiş!” sözü..
Haberin Devamı ›
Mesela ;Ajansspor’un manşetine yansıyan ‘Artık UEFA’da yokuz .. 40 yıl sonra bir ilk…’ haberine göre Türk futbolu 32 yıl görev yapan Şenes Erzik ve 8 yıl görev yapan Servet Yardımcı’dan sonra ilk kez UEFA ve FIFA’da temsil edilemeyeceği..
Mesela; başta Ali Koç, Acun Ilıcalı, Süleyman Hurma olmak üzere bir çok kulüp yöneticisi ve medya mensubunun da gündeme getirdiği hattta TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu’nun zımmi olarak kabul ettiği ‘TFF’de bir yapı’ olduğu iddiası ..
Bugün içinde yaşadığımız futbol ikliminin yarınlar için bırakacakları da ne yazık ki bu olumsuz miraslar olacak..
Not: Türk futbolunun yapısal sorunları olduğunu düşünüyorum..
Yıllarca bu yapısal sorunların çözümü yerine sadece Başkan ve yönetim kurulu değişimi ile çözüm arayışları ne yazık ki kronik patinaj hastası yaptı Türk futbolunu..
üzülerek görüyorum ki; hiç kimsenin derdi de Türk futbolunun geleceğinin planlanmasında değil..
Hakemler ile başlayıp hakemlerle bitirdiğimiz kaçıncı sezonumuz ..
Bir sonra ki yazımda Türk futbolunun Halas’ı ( kurtuluşu ) için içinde Bach Çiçekleri terapisi de olan interagtif tedavi önerilerimi anlatmaya çalışacağım..