Türk futbolunu ‘şüphe’ kemiriyor

Abone OlGoogle News

-Yıllar önce bir seyahatte tanıştığım yurt dışında da mesleki çalışmalar yapmış olduğunu öğrendiğim Psikiyatr Prof. Dr. Mehmet Hakan Türkçapar kağıda tek bir cümle yazdı ve bana uzattı. : “Türkler’in Avrupalılar’dan en büyük farkı kuşkucu olmalarıdır..

Haberin Devamı

 

Kuşku deyince de aklıma Merlyl Streep’in oynadığı ‘Şüphe’ filmi gelir. Filmin içinde bir sahne de hakkında şüpheler duyulan peder vaazına şöyle başlar: “Emin olmadığınızda ne yaparsınız? Bugünkü vaazın konusu bu. Şüpheye de gerçek gibi sıkıca sarılabilir insan.”

Daha sonra bir hikâye anlatır. Dedikodu yapan bir kadına rahip şunu der: “Çatıya bir yastık çıkar, onu bıçakla yar ve sonra bana dön.”

Kadın söyleneni yapıp pedere ..“Yastığın içindeki tüyler her yöne uçuştu“ der.

Peder: “Şimdi geri gidip rüzgarla dağılan tüylerin hepsini toplamanı istiyorum.”

“Ama’ der kadın:

Bunu yapamam. Nereye gittiklerini bilmiyorum. Rüzgar onları her yöne savurdu.”

‘İşte” der peder: “Bu dedikodudur.”

Bir yandan ekonomik sıkıntılar içinde boğuşan Türk futbolunun önünde ki en büyük engel bence işte bu “Şüphe”dir.

Haberin Devamı

Türk futbolunda yaktılar dedikodu kazanının altını, aldılar ellerine bıçaklarını, parçaladılar bir sürü yastığı. Kafamızda onlarca şüphe ve şüpheye gerçek diye sarılan milyonlar... “

 

Bu satırları tam 15 yıl önce Habertürk Gazetesi’nde ki köşemde yazmıştım..

Şimdi şöyle bir geriye dönüp baktığımızda bir arpa boyu yol almadığımız görülüyor..

 Ama bugün geçmişe göre bir farklılık var..

TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu’nun da bu şüpheyi körüklemesi …

Türk futbolunda yıllardır alışagelmiş ve artık iyice de kanıksadığımız ‘MHK’ , ‘Operasyon yapılıyor’ gibi havada uçuşan iddialara bir yenisi daha eklendi.

Şimdi de ‘Yapı’ iddiaları her tarafı sardı..

İşin ilginç yanı bu iddiaların güçlenmesine neden olan şey de TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu’nun açıklamaları oldu..

İlk kez bir Başkan yönettiği kurumu kamuoyunun önüne atarak bu yapı iddialarının doğru olduğuna dair kafa karışıklığı yarattı..

Hatta bir operatörün TFF’ye ve kendisine operasyon yaptığına kadar iddialarını ileriye götürdü..

‘Her daim 300 yeğenim var’ diye övünen Hacıosmanoğlu’na operasyon çeken operatörün mangal gibi yüreği varmış demek ki..

Halbuki Hacıosmanoğlu ‘ndan beklenen bu ‘yapı’yı kamuoyuna şikayet etmek değil iddia edilen yapıyı TFF’nin içinden söküp atmasıdır.

Medyada görmedim ama sanırım bu yetenekli (!) operatör için suç duyurusunda bulunmuşlardır.

Bir çok kez yazılarımda TFF Başkanlığını ‘içeriden ve dışarıdan atılan okları göğüsleyebilme kapasitesi’ olarak tanımlamışımdır..

Futbolda Nihat abi modeli’ ile

Büyükekşi’nin elinde ki çatlak kristal’ yazılarımda bu konuyu detaylı olarak anlatmıştım..,

Hiç bir federasyon başkanı da hiç bir siyasetçi de bu oklardan mahrum kalmamıştır.

Bu süreçleri de 2006-2024 yılları arasında TFF tarihinin en uzun süreli Kurul Başkanlığı yapan birisi olarak, öte yandan da bir yazar ve bürokrat olarak çok yakından izledim..

Bu süreçte görev yapan TFF Başkanlarının bir çoğuyla da çok yakın işbirliğim oldu..

Haluk Ulusoy’a, Mahmut Özgener’e, Yıldırım Demirören’e, Nihat Özdemir’e, hele ki Mehmet Büyükekşi’ye atılan okların haddi hesabı yoktu..

Haberin Devamı

Çünkü TFF Başkanlığı için maalesef bu altın kural geçerli..

Haklı veya haksız kimi zaman da organize oklar atılacak..

Kimi Başkan bu oklara karşı zırh oluşturabilmeyi, kimisi okları başka yöne göndermeyi becerebildi..

Yıldırım Demirören bence bu konuda en başarılı Başkan’dı..

Ama bir çoğu da bu okların tamamını kendi üzerlerine aldı ve onarılmaz yaralar oluştu vücutlarında..

Mehmet Büyükekşi ve Nihat Özdemir oklara karşı hiç bir savunma ve zırh oluşturamadılar..

Hatta her 2 Başkan sadece kulüpler ve medyadan değil içeriden yani kendi kurdukları Yönetim Kurulu üyeleri ve dahası Federasyon içinde bir türlü kıramadıkları ‘bürokratik oligarşi’nin de oklarına maruz kaldılar

Ve ne yazık ki bu atılan okların da sadece tek bir nedeni de vardı..

Hakemler ve MHK..

Zaman zaman bu duruma da isyan etmiyor değildim..

Yüzlerce kişinin çalıştığı ve Milli Takımlardan antrenör eğitimine kadın futbolunundan engelliler futboluna kadar Türk futbolunu dizayn eden bir kuruluşun kaderini hakem hataları mı belirlemeliydi..

Bu yüzden de sıklıkla ‘TFF MHK’dan büyüktür’ diye yazıyordum. 

Yalnız bir çok TFF Başkanına 2006 yılından itibaren MHK ile TFF’nin organik bağının koparılması için İtalyan Hakemler Birliği gibi bir yapıyı hayata geçirmeyi de teklif ettim, yazdım çizdim..

Bırakın bu danışma kurulu, kulüpler birliği ile ortak yönetim arayışlarını; ‘hakemlerimiz’ niçin kendi MHK Başkanlarını seçmesinler..

Hakem camiasına özerklik ve kişilik kazandırmanın ilk yolunun bu olduğunu düşünüyorum..

Haberin Devamı

Aslında geçmiş dönemlere göre en az ok atılan Futbol Federasyonu Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu oldu..

Bugün yaşananlar Mehmet Büyükekşi zamanında yaşansaydı neler olurdu , tahmin bile edemiyorum..

Öyle ki Hacıosmanoğlu ‘nun bahsettiği operatöre ‘bu çizgileri sen çek’ diye talimat verdiği bile söylenirdi Büyükekşi’nin…

600 sene dünyayı yönetmiş milletin evlatlarıyız. Şimdi evlatlarımıza güvenmeyeceğiz de yabancıya mı güveneceğiz” denildikten sonra yabancı orta saha hakemine görev verilmesi ile 55 yılın ardından ‘hakemlik sisteminde kapitülasyonların’ önünü açan başka bir başkan olsaydı ilk başta oku atanın Hacıosmanoğlu’nun olacağını da öngörmek hiç de zor değil..

Muhtemelen bunu yapan Federasyon Başkanı’nı gayri millilik ve küresel bir oyunun ürünü olarak suçlayacak ilk kişi de Hacıosmanoğlu olurdu..

1998 yılında Ankaragücü Yönetim Kurulu üyeliğimden itibaren 27 yıl boyunca hep yakından ve içinden takip ettiğim Türk futbolunda gördüğüm son manzara şöyle:

Kulüpler ve medyanın da göz yummasıyla oklar önceki dönem Başkanlarına olduğu gibi Hacıosmanoğlu’na değil de hep başka taraflara atılıyor, bu yüzden de çok şanslı olduğunu düşünüyorum..

Hele ki geçmişte Nihat Özdemir ve Mehmet Büyükekşi için seri bir şekilde ok atma konusunda özel yetenekleri olduğunu gördüğümüz büyük bir kulübümüz Hacıosmanoğlu’na değil ok atmak özel bir dokunulmazlık zırhı oluşturduğunu da görüyoruz…

Ancak hiç bir Federasyon Başkanı’na nasip olmayan ‘zırhlarla kuşatılmış’ Hacıosmanoğlu’nun en önemli görevi Türk futbolunda uçuşan tüyleri yastığın içine tekrar sokmak yani şüphe virüsünü Türk futbolundan çıkarmak olması gerekirken bunu daha da arttırdığını görüyoruz..

Korkarım ki artık yıllardır Türk futbolunun tüm hücrelerine işlemiş ‘şüphe ve dedikodu virüsünün’ ilacı için daha çok beklemek zorunda kalacağız…

Kafamızda onlarca şüphe ve şüpheye gerçek diye sarılan milyonlar...

Türk futbolunda tüyler uçuşuyor, toplayabilene aşk olsun.

 

Büyükekşi’ye atılan oklar

Bu arada atılan oklar deyince..

Mevcut Başkan ve Yönetim Kurulu’nun önceki dönem Başkan ve Yönetim Kurulu Üyeleri için sürekli olarak medya üzerinden çeşitli oklar göndermeye devam ediyor ..

Hatta eski yönetimi mahkemeye verdiklerini de medyadan öğrendik..

Dikkatleri başka yöne doğru çevirmeye yönelik olarak bu okların atıldığını düşünüyorum..

Öte yandan Mehmet Büyükekşi ve Başkanvekilleri Yusuf Günay, İbrahim Burkay, Ruşen Çetin ve Yalçın Orhan’ın bu oklara ilişkin olarak ‘sessiz’ kalmalarına da pek anlam veremiyorum..

YORUM YAZ