Hasan Doğan ve mirasına sahip çıkmak

Abone Ol Google News

Bazı insanların yazgısı, büyük ve unutulmaz işler yapmak üzere yazılmıştır. 

Haberin Devamı

Bundan tam 15 yıl önce (5 Temmuz 2008) vefat eden rahmetli Hasan Doğan kısa süre TFF Başkanlığı yapmasına karşın toplumun tüm kesimleri tarafından çok ama çok sevildi. 

Belki de ülkemizde hiçbir spor adamı hem görevi sırasında hem de vefatının ardından halkı bu kadar etkilemedi, derinden sarsmadı. 

En önemlisi de halka dokunmuştu, çünkü o halkın bizatihi kendisiydi.

Birlikte çalışma onurunu yaşadığım Doğan’ın her ölüm yıldönümünde yazılarıma Mevlana’nın şu dizeleri ile başlarım.

Eğer sana bir diken batmışsa

Bil ki onu sen dikmişsindir!

Şayet yumuşak ve latif kumaşlar içindeysen

O kumaşı da sen dokumuşsundur.

Mevlana’nın bu dizelerdeki derin anlamını bir kişide hissetmek ister misiniz?

Futbolu ağlatan adam 

O zaman size bir soru daha soracağım. “Futbolu Ağlatan Adam: Hasan Doğan” kitabını okudunuz mu? 

Kitapta Doğan’ın nakış gibi işlediği hayatının satır aralarında yerel değerlere bağlı kalarak evrensel rekabeti kovalamasını buluyoruz. Doğan’ın hayat hikayesini okurken bir Türk müteşebbisinin Ramsey gibi bir dünya markasını yaratmasının tarihini öğreniyoruz. Kastamonu’nun Abana ilçesinden çıkmış bir Anadolu insanının, A Milli Takımımız’ın Avrupa üçüncülüğünde eşiyle (Rahmetli Hasan Doğan’ın eşini İSamsun’da ki Galler maçında tribünlerde gördüm, devre arasında kendisi ile sohbet etme fırsatı buldum) birlikte tüm halkımızın sevgisine mazhar oluşunun hikayesini de... 

Haberin Devamı

Kitapta, Doğan’ın sosyal sorumluluk projelerine verdiği önemden tek satır bahsedilmemişken kitabın tüm geliri Bedensel Engelliler Spor Federasyonu’na bağışlanmış. Neden dersiniz? Bu boşluğu da ben doldurayım: 
2008 yılının ilk dönemlerinde yeni Başkan seçilmiş Hasan Doğan, kimseye haber vermeden Ankara’ya gelir ve 5 saati aşkın bir süre boyunca TFF olarak engelli futbolu konusunda yaptıklarımızı dinler. 

Doğan bu projelerden o kadar etkinlemiş olacak ki, Fransız spor gazetesi L’Equipe’e verdiği röportajda şunları söyler: “Futbolun sosyal yanını da geliştirmek lazım. Bunun yolu da görme, işitme engellilere, sokak çocuklarına futbolu aşılamaktan geçiyor.” 

Durun kaleye ben geçerim

Doğan iki kere Ankara’ya geldi ve ampute futbolcularla gösteri maçları yaptı. Sincan’daki çocuk yuvasındaki mini futbol sahasının açılışında o dev gibi cüsseli adamın yüreğindeki çocuğu gördüm. Bakan Başesgioğlu’nun penaltılarında kaleye geçecek çocuk ararken “Durun  kaleye ben geçerim” diyen tek yetişkin de O’ydu. 

Tabii Hasan Doğan deyince kendisiyle sadece uhdemde bulunan Engelliler Futbolu Koordinasyon Kurulu Başkanlığı görevimin yanı sıra benden şike/şiddet yasa çalışmaları, Türk futboluna yapısal reform önerileri, Avrupa Birliği fonları ile doğu ve güneydoğu da futbol sahaları yapılması ve futbol yoluyla da terörle mücadele için projeler üretilmesi, Futbol Akademileri  gibi birçok alanda çalışma fırsatım olmuştu.

Türk futbolunda çözülemeyecek sorun olmadığına inanırdı. 

Vefatının ardından Hasan Doğan Ampute Futbol Turnuvası yaptık. Oğlu Selim’e Doğan’ın engellilerle yaptığı maçların fotoğrafları olan bir albümü vermiştim. Bu sefer oğlu bu turnuvada babasının yerine geçmiş ve ampute futbolcularla gösteri maçı yapıyordu. 

Haberin Devamı

Bu kez de oğlu Selim ile 6 yıl TFF’de Engelliler futbolunun gelişimi için birlikte görev yaptık. Bugün engelli futbolunun ülkemizde dünya markası olmasında baba/oğul Doğan ailesinin büyük emeklerinin en yakın tanığıyım.

Yazımda rahmetli babasını yazacağımı söylediğimde Selim bana şu mesajı göndermişti: “O’nun adının böyle güzel yazılarda anılması ve hatırlatılması en büyük mutluluğumuz. Eline ve yüreğine sağlık.” 

Bazen insanların yazgısı, büyük ve unutulmaz işler yapmak üzere yazılmıştır. Kadere inanan ama kaderci olmayan Hasan Doğan, yazgısının izinde giderek, Mevlana’nın dediği gibi hiçbir dikene batmadan, kendi yumuşak ve latif kumaşını dokudu. Başta engelliler olmak üzere tüm spor camiasının saygısı ve gözyaşlarıyla uğurlandı. 

Mirasına sahip çıkılıyor

O yüzden de gerek ailesi, gerek sporun tüm aktörleri O’nun ismini bir gün bile unutmadılar.. O’nun adına düzenlenen organizasyonlar, birçok tesise isminin verilmesi çok önemli..

En son olarak; Doğan’ın cenaze töreninde gözyaşlarını tutamayan dönemin Başbakan’ı Recep Tayyip Erdoğan’ın açılışını yaptığı TFF’nin Riva tesislerine Hasan Doğan isminin verilmesi bunun en güzel örneklerinden birisi. 

Ama bunlardan daha önemlisi O’nun vizyonunun ve mirasının  hala devam etmesi... 

Vefatının hemen ardından göreve gelen Mahmut Özgener ve 4 yıl sonra göreve gelen Yıldırım Demirören her zaman O’nun ilkelerinin ve vizyonunun altını çiziyorlardı.

Haberin Devamı

Doğan’ın mirasına sahip çıkan bir başka Futbol Federasyonu Başkanı da Mehmet Büyükekşi..  Belki de en çok Hasan Doğan’a en çok atıfta bulunan Federasyon Başkanı da Büyükekşi oldu..

Doğan’ın vefatının üzerinden 14 yıl sonra göreve gelen  Büyükekşi her fırsatta ‘Hasan Doğan’ın devamıyım’ diyor. 

Reform çalışmalarını ve projelerini açıklarken  mihenk taşı olarak hep Hasan Doğan’ı referans olarak gösteriyor. Özellikle de futbol akademileri konusunda ki projeleri ve ısrarı Doğan’ın misyonunu taşıyor. Her ikisi de Türk futbolunun kurtuluşunu ‘Futbol Akademileri’ne bağlamıştı.

Saçtığı tohumların bugün hala ürün vermesi büyük bir gurur vesilesi Doğan ailesi için. 

Hasan Doğan’ı Rahmetle anıyorum. Ruhu şad olsun. 

Yüzyılın sözü: Tohum saç, bitmezse toprak utansın! (Necip Fazıl) 

YORUM YAZ