Yapı değil altyapı!

Abone Ol Google News

Bu sezon nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, akıllarda 'YAPI' şeklinde kamuoyuna lanse edilen iksir slogan kalacak. Merkez ve sosyal medya trolleri kullanılarak dezenformasyon ve manipülasyon yoluyla rakibi yıpratmak, hakemleri baskı altına almak, rakibinin oynayacağı takımları motive etmek için başvurulan bir yöntem bu. Bir Ortadoğu kültürü! Galatasaray'a atfedilen ancak içi bir türlü doldurulamayan bu hayali mekanizmayla aslında Sarı-Kırmızılı futbolcuların ve teknik heyetinin alın terine ve emeklerine de saygısızlık yapılıyor bir bakıma.

Haberin Devamı

Yunus'un futboluna saygı lütfen

Örneğin; Galatasaray altyapısının ürünü Yunus Akgün'ün sezonun yıldızı olmaya aday müthiş performansını nasıl uyduruk bir yapı söylemiyle çöpe atabilirsiniz ki? Genç futbolcunun her maçta tam oyunun tıkandığı anlarda sorumluluk almasını, olağanüstü golleri, asistleri ve kilit paslarıyla rakibin gardını düşürmesini nasıl saha dışı organizasyonlara bağlayabilirsiniz ki? Akıl ve izan sınırlarını aşan bir körlük içindeyseniz ancak bunu yapabilirsiniz.

Haberin Devamı

Galatasaray altyapısından yetişip de Arda Turan'dan sonra en heyecan verici bir hikâyenin kahramanı olmaya doğru hızla ilerliyor Yunus Akgün. Her hafta üzerine koyarak gidiyor. Messivari bir futbol resitali sergiliyor. Attığı ve attırdığı goller, takımını rakip ceza alanına taşıması aynı anda iki üç rakibini birden oyundan düşürmesi, topu saklaması Arjantinli süperstardan esintiler taşıyor.

Messivari bir resital sunuyor

Dün de Kayseri'de sahne aldı genç oyuncu. İlk yarı Kayserispor karşısında etkisiz bir futbol sergileyen, bir türlü kendi klasiğini sahaya yansıtamayan, pas bağlantılarını sağlayamayan, özellikle orta sahada çok top kaybeden, ikili mücadelelerde başarılı olamayan, rakip ceza sahasına çok az gidebilen ve kalesinde tehlikeler yaşayan Galatasaray, soyunma odasına 2-1 önde gittiyse bunu 29. dakikada sazı eline alan ve takımını gol pozisyonuna sokan Yunus Akgün'e borçludur. İkinci yarının başında da bocalayan takımını 51. dakikada attığı harika golle rahatlatan ve Kayserispor'un gardını düşüren de Cim Bom'un genç yıldızıydı. Kalan dakikalar Galatasaray için artık çok daha kolay geçti ve başrolde yine Yunus Akgün vardı. Oynadı oynattı, attı attırdı. Osimhen'e ve Barış Alper'e yaptığı asistleri bu sezon çok seyredeceğiz. Geçen hafta da benzer bir golü Mertens'e attırmıştı.

Osimhen ve Davinson klasiği

Bir galibiyeti tamamen bir futbolcunun performansına bağlamak elbette doğru bir yaklaşım değildir. Futbol bir takım oyunudur. Maçı farklı kazanan da Galatasaray takımıdır. Ancak bunda Yunus'un payının çok büyük olduğunu belirtmezsek genç futbolcuya haksızlık etmiş oluruz. Onun yanı sıra Osimhen'in ve Davinson'un performansı, bu maçta çok top ezmesine rağmen Barış Alper'in bitiriciliği, oyuna iyi başlamamasına karşın ilerleyen dakikalarda kendini bulan Abdülkerim'in yerinde müdahaleleri ve Muslera'nın kritik kurtarışları da Sarı-Kırmızılı takımı farka taşıyan etkenlerdi.

Penaltı kararı çok ağırdı

Hakkında hafta içi çok spekülasyon yapılan genç hakem Mehmet Türkmen maçın genelinde başarılı bir yönetim sergiledi. Bana göre iki büyük hatası vardı. Galatasaray lehine verdiği penaltı kararı çok ağırdı. Devam dese kimsenin itirazı olmazdı. Maçın ilk yarısında Mertens'e yapılan ve yüzde yüz sarı kartı gerektiren, belki de kırmızı bile olabilecek pozisyonda faule düdük çalmadı. Ancak, maç öncesi bu kadar baskı altına alınan genç bir hakemin yaptığı bu hataları da yadırgamamak gerekiyor. Türkiye'de kulüp yöneticilerinin yaptığı hataların yanında böylesine ümit vaat eden genç hakemlerin hataları devede kulak kalır!

Haberin Devamı

 

 

YORUM YAZ