Masallar ve gerçekler

Çok bilmiş, yemiş yutmuş! yorumcularımız maçtan önce Glasgow Rangers’a “çantada keklik” diyorlardı. Karşısınızda kim ne derse desin ada futbolunun esintilerini taşıyan bu platformda önemli işlere imza atmış bir takım vardı. Buraya kadar alkışlanarak gelen Fenerbahçe bu önemli 90 dakikaya son haftaların en formda oyuncusu Fred’siz yakalanmıştı. Takımın önemli parçalarından Oğuz Aydın da yoktu. Maç başladı, oyuna ısınamadan rakip hemen golü buldu. Orta alandan çabuk çıkan rakip takımı kolay karşılayamıyor, kanatları kullanamıyor, golü daha çok duran toplardan arıyorduk. Aslında oyun “nerdesin Fred, nerdesin Oğuz” diyordu. Amrabat hücuma katkı yapamıyor, Szymanski ve Tadic sadece orta yapmaya çalışıyorlardı. Bir korner sonucu gelen Djiku golü hepimizi ümitlendirirken, rakip yine bir ani atağında Cerny (sahanının en iyisi) ile yine öne geçiyordu. Maçı döndürmek için Mourinho riskli hamleler yapmaya başladı.
Haberin Devamı ›
Güzel bir ders...
Önce Yusuf’u dışarı alıp Talisca’yı (sadece şut attı) sonra da Szymanski’nin yerine Maximin’i aldı. Fenerbahçe’nin oyunu doldur boşalta dönerken rakip 3 gol attı, 2’si milim ofsayta takıldı. Rakip her atağında gol pozisyonu bulurken Fenerbahçe’nin futbolu çorbaya dönmüştü. Çabuk oynayan ani atağa kalkan takımlara karşı 3’lü defansın ne hallere düştüğünü gördük. Ne Skriniar ne diğer stoperler bir iş yapamadı. Rangers oynadığı futbol ile bizim futbol ulemalarına güzel bir ders verdi. Demek ki neymiş oynanmadan hiç bir maç kazanılmazmış. Hocan Mourinho da olsa, sahada Talisca da olsa bu değişmez. Fenerbahçe cephesi bu geceden itibaren Galatasaray kupa maçı muhabbetine başlayabilir. Çünkü bazıları gerçeklere değil, masallara inanır.