Şimdi değilse ne zaman?
Dünyada sermayenin el değiştirdiği, eskiden sermayeyi elinde barındırabilen sektörlerin değiştiği herkesin malumu, sağır sultan bile duydu. Dijital dünyanın gelişimi ve bu dünyanın yarattığı devler, birçok pazarı büyüttü, değiştirdi ve geliştirdi. Buna en güzel örneklerden biri, şu ara bir dijital platformda yayında olan benim de her gün çok severek kullandığım Spotify’ın hikayesi “The Playlist” dizisinde anlatılanlar. Spoiler vermeden çok kısa bahsetmek gerekirse, müzik endüstrisinin dijital içerik tüketimine ve üretimine uygun hale gelmesi ve bu süreçte yaşananları konu alıyor.
Haberin Devamı ›
Futbol endüstrisinde de bu değişim ve dönüşüm söz konusu. Geçtiğimiz aylarda Barcelona’ya stadından formasına sponsor olan Spotify’dan zaten bahsetmiştik. Hatta o yazıda, futbol endüstrisinin bu gibi kurumlarla ortak bir gelir modeli veya dijital içerik tüketicisini direkt hedefleyen iş modelleri oluşturamazsa sonunda her formanın bir Formula 1 aracına dönüşebileceğini belirtmiştik. Şimdi buna benzer başka bir haber spor gündeminde yerini aldı. The Athletic’in haberine göre Google, Tottenham stadına sponsorluk için en ciddi adaylar arasındaymış. Sponsorluğun hacmi ile ilgili net bir bilgi yok ancak yaklaşık 1 milyar euroya mal olan bir stadın sponsorluk bedeli de benzer yerlerde olacaktır. İngiltere, futbol ekonomisi konusunda ders alınması gereken bir yer olduğu için, Barcelona’daki sponsorluktan mutlaka daha az ödün verilerek bir anlaşma yapılacaktır. Fakat ok yaydan çıkmış durumda, bu dijital devlerin, sektör oyuncularının entegrasyonu öyle ya da böyle olacak, her ülkede, her ligde, her takımda…
Haberin Devamı ›
Ben de bizim futbol dünyamızdaki tüm paydaşlarımıza bir soru sormak istiyorum. Futbol, altyapı, hakemler ve ilgili tüm bileşenler olarak Avrupa’yı yakalamak zor ancak tabii denemek, hedefi oraya koymak da gelişimin bir parçası. Ülke olarak, dijital entegrasyonumuz hiç azımsanmayacak kadar yüksek ve iyi durumda. Sosyal medya platformlarından e-ticaret sitelerine, mobil oyunlara kadar durum böyle. Ülkede de hala ciddi ölçüde futbol izleyicisi varken, işin teknik kısmında yarışçı olmaya çalışırken bir yandan da daha avantajlı olduğumuz, halihazırda pazarlama alanında yarışçı olmak mantıklı değil mi? Bu alanda yarışmacı olabilmek sadece dijital entegrasyonla ilgili değil tabii, içeriğimizin, yani futbolumuzun da bir şeyler vaat etmesi gerekiyor. Siz de kabul edersiniz ki bu alanda umutsuz olmamızı gerektirecek bir durum yok. 83 milyonluk bir nüfus, doğru kullanırsa birçok kaynak ve neredeyse Türkiye’nin her şehirde güzide takımımız var. Şeker, un, yağ her şey hazır, pastayı yapacak bir irade, bir kolektif akıl şart sadece…