Okan Hoca’nın Dönüşü
Dün gece oynanan derbi iki taraf için de farklı anlamlar barındırıyordu. Fenerbahçe için matematiksel olarak çok kritikti ve Mourinho’nun ilk derbiye çıkması ve bunun Kadıköy’de oynanması ayrıca bir önem taşıyordu. Fakat bence Galatasaray için her şey bir yana çok önemli mental bir dönemeçti. En başta Okan Buruk için… Neredeyse son 1 senede sürekli büyük maç performansı eleştirilerine bir kartvizit bırakması gerekiyordu, tam olarak da öyle oldu. Tabiri caizse Okan hoca yememiş içmemiş bu maça hazırlanmış. Geçen haftanın aynı dizilişi ile sahaya çıkacağını öğrendiğinde eminim birçok insan orta saha savaşını Fenerbahçe’nin kazanacağını ve yine Galatasaray için büyük maç hüsranının yaşanacağını düşünmüştür. Tam tersi oldu, Sara ve Torreira net bir üstünlük kurdu ve ikisi de şahane oyunlarını 1’er golle süsledi. Ama bence Galatasaray için dün akşamın en büyük kazanımı, Okan Buruk’un taraftarla güven tazelemesinden sonra Yunus Akgün’dür. Naçizane maçın adamı, en çok etki eden isimlerinden biriydi. Okan hocanın her sene dokunduğu, büyüttüğü bir isim oluyor. Bu senenin ismi de şimdiden belli oldu. Yunus’un senelerdir beklenen performansını ortaya koyduğu bir sezonun içine girmiş olabiliriz. Dün akşam formayı kolay kolay vermeyeceğini net bir şekilde gösterdi. Tek eksik goldü, onu da atmış kadar oldu. Fenerbahçe açısından bakarsak da, ben dün akşamdan beri Fenerbahçe’nin çok fazla eleştirildiğini düşünüyorum. Fener ezildi vs. gibi laflara kesinlikle katılmıyorum. Özellikle ilk yarı devreye farklı skorlarla gidilebilirdi. Bence en kritik eleştiri Saint-Maximin dışında bir çözümü olmaması ve böyle bir maçta hamle konusunda zayıf kalmasıydı. Daha ligin çok başı, her şey olabilir. Avrupa fikstürü yeni başlıyor takımlar mutlaka sarsılacaktır, ancak ne olursa olsun rakibinizin evine gidip oynayacağınız bir maç daha varken, 5 puan geriye düşmek artık hata hakkınızın 6.haftadan dolması anlamına geliyor. Bunu yönetecek bir kadrosu ve hocası var Fenerbahçe’nin, sadece biraz artık saha içinde kalmalı önce Jose Mourinho sonra da Fenerbahçe yönetimi. Beşiktaş’ı da kimse yabana atmasın, bu sene 3 takımlı bir yarış bizleri bekliyor…
Haberin Devamı ›
Maçtan Kısa Kısa…
Haberin Devamı ›
- Umarım verilen penaltı akıllardan bir an önce silinir ve emsal olmaz. Komik, rezalet bir penaltı.
- Penaltı dışında her karar doğruydu.
- Çağlar, Osimhen’ın fiyakasını biraz bozdu desek yalan olmaz. Yine de Osimhen tarihe geçecek bir asist ile görevini yaptı.
- Djiku geçen seneden çok uzak.
- Osayi’nin acil dönmesi ve sözleşme sorununun çözülmesi lazım.
- Galatasaray negatif enerjilerinden kurtulunca bir takım haline bürünmüş.
- Sallai iyi bir ekleme olduğuna dair sinyal verdi.
- Son 1 senedir kusursuz oynayan İsmail, Fener’de gördüğüm en kötü maçlarından birini oynadı.
- En-Nesyri… Bu filmi daha önce izledik diye düşünebilirsiniz, bir yerde formu dönecektir. Ama sonradan girip maçın en kötülerinden biri olmayı başardı. Trabzon maçına kadar iyi oynayıp sonra da o maçı alması lazım. Yoksa taraftarla durumu zor.
- Syzmanski…Çok yükleniliyor ama artık skor katkısı vermek zorunda.
- Mert Hakan…Mert Hakan…ne diyelim.
- Sezon başından beri unutulan ve görev verilmeyen Cengiz’in sahaya kurtarıcı olarak atılması. Olmadı Jose.
- Son olarak İcardi…Metin Oktay’ın oğlu olsa bu kadar taraftar anca olurdu. Çok entersan, çok büyük şans. Döndüğünde Osimhen ile neler yapacak şimdiden merak ettik.
- “Attack Fener”… Çok acayip bir iletişim hatası.
Ezcümle; Mourinho’nun biraz Okan hocayı küçümsediğini, hala biraz ligi küçümsediğini düşünüyorum. Çok fazla saha dışına kaymasının ve Okan hocanın da tekrar saha içini hatırlamasının bir sonucu bence bu maç. Yol uzun, bu maçtan iki taraf da büyüyerek, güçlenerek çıkabilir, birinin bu olumsuz havayı çevirip çeviremeyeceğini, diğerinin de buradan aldığı rüzgarı fırtınaya dönüştürüp dönüştüremeyeceğini göreceğiz.