Keçiyi Uğurladık

Abone Ol Google News

Dün gece düzenlenen Ballon d’Or ödül töreninde, yılın en iyisi ödülünü Messi kazandı. Bu ödülü toplamda 8.kez kazanan Messi belki de dünya futbol sahnesi de veda etti. Messi’nin GOAT yani “Greatest of All Time” olduğunu birçok kez dile getirmiş biri olarak, bu son seferde Haaland’a biraz haksızlık yapıldığını ve Messi futbola veda ederken Dünya Kupası’nı kazanması vesilesiyle de biraz vefa, biraz onurlandırma gibi sebeplerle son kez bu ödülü aldı diyebiliriz. Seneyi tarihte 7 kez yapılabilmiş bir üçleme ile tamamlayan takımın, rekorlar kıran forveti Haaland’a gitmesi gerektiğini düşünüyordum ama ödülü Beckham’ın vermesi (Inter Miami’nin sahibi) ve Messi’nin boşuna oraya gelmeyeceği bilinciyle onun alacağı en baştan belliydi. Birçok oyuncu da gerek sahneden, gerek röportajlardan Messi’nin hak ettiğini belirtti. Tabi onların duyduğu hayranlığın yanına biz yaklaşamayız, onların icra ettiği sporun en iyisine mutlaka bir hürmetleri olacaktı zaten. Fakat artık sporda Messi – Ronaldo döneminin kapanmasıyla beraber, hürmete değil de performansa bağlı ödüllere geçiş yapacağımızı düşünüyorum. Daha önce Lewandowski’nin başına gelen bu sefer de Haaland’ın başına geldi. Dünya futbolu olarak keçilerimiz olmayacak belki ama her sene bu ödülü kazanmaya aday, Bellingham, Haaland, Mbappe, Vini Jr. gibi isimler müthiş bir rekabete girecek, bize de keyifle izlemek düşecek.

Haberin Devamı

Bir not: Mbappe’yi dün gece baya hırslandırmıştır diye düşünüyorum, hali tavrı bir gün buralar benim olacak der gibiydi. Önce Paris’ten çıkması gerek olduğunu düşünsem de iki ya da üç Ballon d’Or almadan kariyerini bitirmez gibi geliyor. Özetle, 8.de helali hoş olsun Messi Kral, her şey için teşekkürler.

Haberin Devamı

Süper Kupa Finali…

Daha önce buradan da yazdığım gibi ve herkesin en az bir kere söylediği gibi, futbol asla sadece futbol değildir. Bir süredir, birçok ülkede bacasız sanayiye ve kapitalizmin hareket alanlarından birine dönüşmüş durumda. Bunu da anlamak gayet doğal çünkü rekabetin seviyesi arttıkça, rakiplerinizi yakalamak için onların ekonomisini de yakalamanız gerekiyor. Tabi burada naçizane atlanmış iki tane nokta olduğunu düşünüyorum. İlki, Süper Kupa finalinin Aralık’ta oynanma kararı. Zaten sıkışık fikstürde, Noel sonrası yılbaşı arifesinde, bırakın yabancı futbolcuları, yerli futbolcuları bile motive etmek çok zor olacak. Hele bir de finalden 6 gün önce ligde belki de aynı geçen sene ki gibi ligin seyrini değiştirecek bir maç oynanacakken Kadıköy’de… Her anlamda motivasyonsuz, para için oynanan bir mücadele izleyeceğiz. Gerçi hoş, Dünya’da genel çoğu şey artık bunun için oynanıyor. İkincisi de Cumhuriyetimizin 100.yılında bu kupanın Türkiye’de oynanmaması konusu. 100.yılda yaşadığımız deprem felaketini de düşünürsek, bu maçın Antep, Mersin, Adana vb. bir yerde oynanması çok şık olurdu. Tüm bunlara ek, TFF bu maçın değeri, olası pozitif ekonomik sonuçları hakkında da bir şey demeyince, tüm bu eleştiriler daha yüksek sesle çıkıyor. Bu kararın arkasında durarak, sebeplerini açıklamak en doğrusuydu. Neyse, bu da böyle oldu diyelim… Umarım ekonomik anlamda iki kulübe de çok iyi katkıları ve geri dönüşleri olur…

Haberin Devamı

Nice 100 yıllara, yolumuz O’nun yolu…

Bu vesileyle de insanca yaşamanın tek yolu olan, bu çılgın coğrafyada güvenle yaşayabiliyorsak tek sebebi Cumhuriyeti ve kurucuları başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere silah arkadaşlarını saygıyla anıyorum. Fazla kurculamaya gerek yok, Cumhuriyetin değerleri ve Atatürk’ün ilkeleri geçerli ve yeterli rehberlerimiz olmalı… Minnet ve saygıyla…

YORUM YAZ