Futbolun iletişimle imtihanı

Abone Ol Google News

Günümüzde iletişim; hangi alanda faaliyet gösterirse göstersin, kurum ve kuruluşların organizasyon yapılarındaki en önemli etmenlerden biridir.

Haberin Devamı

Bu gerçeklikten yola çıkarak, futbol gibi kitlelerin odak noktası haline gelmiş bir alanda da, iletişimin iyi uygulanması ve yönetilmesi, sürdürülebilir başarı için teknik gerekliliklerin yanında bir mecburiyet haline gelmiştir.

Ben de, hem bir spor tutkunu hem de iletişim sektöründe birçok alanda hizmet vermiş ve vermeye devam eden biri olarak, sizlerle futbol özelinde sporun iletişim tarafında yapılan hataları, doğruları ve tartışmaya değer konuları paylaşmaya çalışacağım.

Son dönemde ‘sporda iletişim’ denildiğinde akla gelen ilk isimlerden biri olan Sergen Yalçın’ın Beşiktaş’ın başında olduğu dönem boyunca yaşadığı ve bence futboldan çok, bir iletişim krizine dönüşen aynı zamanda da onu, hayalini kurduğu görevinden ayıran sürece dikkat çekmek istiyorum.

Çoğunuzun bildiği üzere Sergen Yalçın, geçen sene kadro kalitesi ve oyuncuların sergiledikleri maç performansları anlamında çoğu futbolseverin Galatasaray ve Fenerbahçe gibi ezeli rakiplerinin gerisinde gördüğü Beşiktaş’ı çifte kupa zaferine taşımıştı. Tabii ki başkanından oyuncusuna, taraftarından malzemecisine kadar büyük bir ekip, bu süreçte aktif rol aldı ama Sergen Hocanın ekstra payını da kimsenin yadsıyacağını düşünmüyorum. Herkes gibi ben de, düşük ihtimal verilen bu önemli başarıdan sonra Sergen Yalçın’ın takımın başında uzun yıllar kalacağını ve Türk futbolunda yeni bir hikayenin başladığını düşünmüştüm.

Haberin Devamı

Ancak durum böyle gelişmedi… Sergen Yalçın, bana kalırsa performans anlamında beklentilerin altında kaldığı dönemlerde bile en az 1-2 sezon kredisi olması gerekirken; alınan kötü sonuçlar ve takım içindeki çözülemeyen bazı! sorunlar neticesinde Beşiktaş’a veda etmek zorunda kaldı. Bu süreçte dikkatimi çeken ise; en az teknik sebepler kadar, Sergen Hocanın da alınan kötü sonuçlarla ilgili yürüttüğü iletişim süreci oldu. Hayatın içinde çok takdir edilen ve kesinlikle hepimizin sahip olmasını gerektiğini düşündüğüm açık sözlülüğün, Beşiktaş futbol takımının dümenindeyken bir probleme dönüşebildiğini gördüm. Özellikle Sporting Lizbon maçı sonrası yaptığı açıklamaların yanına bir de ligde oynanan maçlardan sonra verdiği çarpıcı demeçler eklenince, konu teknik boyuttan çıkıp, artık Sergen Yalçın’ın Beşiktaş’a çözüm olamayacağı inancının kamuoyunda karşılık bulmasına yol açtı.

Bu süreç, ülkemizin futbola bakışı anlamında da bizler için oldukça güzel bir örnek oldu. Özellikle Avrupa’nın önde gelen liglerinde maç sonu açıklamalara ya da basın toplantılarına defalarca denk geldik. Dünyaca ünlü teknik direktörlerden birçoğu saha içinde verdiği görevi yapamayan oyuncuları isimleriyle birlikte rahatlıkla söyleyebiliyorken, bizim ‘görgü kurallarımız’ nedeniyle bu durum ülkemizde söz konusu bile olamıyor. Bizde formsuz bir takımın başında olmak, teknik adamlar için oyunculara siper olma gerekliliği doğuruyor. Çünkü medyamızın merakı ve sordukları sorular genelde günlük sonuçlar ve kısa vadeli beklentiler üzerine oluyor. Durum böyle olunca, ileriye yönelik bir vizyondan bahsetmek bizim ülkemizde abesle iştigal anlamı taşıyor.

Haberin Devamı

Sergen Hoca ise kendisine sorulan her soruya içtenlikle net cevap veren bir teknik direktör. Bizler aslında onun sayesinde bu kadar şeffaflığa hazır olmadığımızı gördük. İletişim sürecini yönetmek yerine sadece işi ile ilgili konuşmayı tercih eden Sergen Yalçın eğer bunun aksi bir yol izleseydi, gazetecilere biraz daha politik cevaplar verip, içinde bulunduğu durum yerine gelecekle ilgili umutlu mesajlar verseydi şu an hala takımın başında olabilirdi.

Belki de Beşiktaş’tan gitmesi, takımın ve hocanın geleceği açısından daha iyi oldu… Tabii bunu zaman gösterecek. Ancak iletişim boyutunda çok büyük dersler olduğuna inandığım bir süreç geçtiği kesin.

Özellikle yönetim tarafıyla ön plana çıkmamış diyaloglar olmuş olabilir. Tam bu noktada; milyonlarca insanı ilgilendiren bir koltuktaysanız iletişim yürütürken biraz daha politik doğruculuk yolunu seçmek gerekiyor diye düşünüyorum. Umarım en kısa zamanda Sergen Hocayı yeniden yeşil sahalarda görürüz.

Kesin bir şey var ki; Beşiktaş serüveninden önce görev aldığı kulüplerde defalarca yaptığı gibi, kendisinin Türk futboluna katacağı daha çok şey var.

YORUM YAZ