Beklenti Yönetimi
İletişim konusundaki duayenlerden Ali Saydam’dan öğrendiğim, hem hocam hem babam olması sebebiyle herhalde sayısız kez duyduğum bir formül dün gece Fenerbahçe’nin kongresini izledikten sonra ilk aklıma gelen şey oldu. Hem müşteri ilişkilerini hem de hayatın her alanındaki ilişkilere uygulanabilecek o formül şudur; Algı – Beklenti = Tatmin. Matematikten hatırlayacağımız üzere tatmin beklentiyle ters, algı ile doğru orantılı. Yani bir konuda beklentiyi ne kadar yükseltirseniz tatmin de o kadar düşük olur, algıyı ne kadar yükseltirseniz tatmin de o kadar yüksek olur. Dünkü kongre öncesinde Fenerbahçe yönetimi beklentiyi öyle bir noktaya çekti ki, bugün oynanacak lig maçının bile oynanmasına şüpheli bakan taraftarlar oluştu, hatta kamuoyunda bir ara o maçın iddia bülteninden çıkartıldığına dair iddialar yayıldı. Günün sonunda ligden çekilmek, futbol faaliyetlerine ara vermek gibi çok radikal konular ne oylandı ne de yönetimin gündeminde yer alacağı söylendi. Haliyle Ramazan günü, sıcak bir havada, işlerinden izin almış ve kongre için çevre illerden gelen veya televizyonunun başında buna vakit ayıran taraftarlar için bir tatminsizlik oluştu. Bu kanıya da hem fikrine güvendiğim Fenerbahçeli yorumculardan hem çevremden hem de sosyal medya taramasından vardım. Buna itiraz edenler olabilir saygı duyarım ama dün için amiyane tabirle bir özet geçelim desek, dağ fare doğurdu deriz. Aslında Fenerbahçe yönetimi gayet iyi hazırlanmış, savlarını belirlemiş ve tek tek ortaya koymuş. Haklı bulursunuz bulmazsanız, sonuçta bir isyan ortaya kondu. Beklentiyi en başından böyle belirleselerdi, yani TFF’ye veya rakiplere bir tepki koymak amacıyla tek vücut olma ve bunu gösterme amaçlı bir araya gelineceği net bir şekilde ortaya konsaydı kongre sonrası gözlemlediğim duygular açığa çıkmazdı.
Haberin Devamı ›
Naçizane görüşüm, hedefinde Nisan başında hala 3 kupa olan bir takım tamamen konsantre bir şekilde buraya odaklanmalıydı. Bir tane somut, tepkisel bir karar alıp, her şeyin sene sonuna bırakılacağı belirtilmeliydi. Burada konuya sadece iletişim ve gündem yönetimi olarak baktığımı belirtmeliyim. Gerisi Fenerbahçe yönetimini, muhataplarını ve futbol paydaşlarını ilgilendirir.
Haberin Devamı ›
Sonuç olarak bence Fenerbahçe kongre öncesindeki, hatta iftar molasına kadar olan zamana kadar olan süreçten daha iyi bir duygu durumunda bitirmedi akşamı. Bunun etkileri ne olacak göreceğiz. Sadece şunu belirtmeden geçmek istemiyorum. Türkiye’de toplum seçimlerden sonra şunu dedi; ben daha ılımlı, daha fazla karşılık anlayışın hakim olduğu, daha çok birbirini dinleyen bir yaşam ve ülke istiyorum. Normalde toplumdaki hava futbolu çok etkiler ama şu an futbol dünyası öyle bir nefret, kin girdabının içindeki, birlikte yaşayabilme isteğinin toplum tarafından haykırıldığı ve demokrasi şenliği gibi bir günden sonra bile futbolumuzda gram etkisi olmadı. Böyle giderse kimsenin ligden çekilmesine vs. gerek kalmayacak zaten sonraki jenerasyonlar tarafından izlenen takip edilen bir ligimiz olmayacak. Bu dediğim ütopik gelebilir ancak bu kadar ayrıştırıcı söylemin olduğu, bu kadar karşılıklı öfke, nefret ve kinin olduğu bir ortama ne taraftar gelir, ne topçu gelir, ne hoca gelir ne de herkesin kurtarıcı gördüğü yabancı hakem gelir. Parayla pulla bazı şeylerin üstünü örtebilirsiniz ama hiçbir şeyi çözemezsiniz. Gemi hızla batıyor ama biz gemiyi tamir etmekle uğraşmaktansa yüzdüğü nehri kurutuyoruz. Yazık…