Adım Adım Kreşendoya

Abone OlGoogle News

Mutlaka bu kelimeyi daha önce duymuşsunuzdur. Türk Dil Kurumu sözlüğünde kreşendonun karşılıkları şu şekilde;

Haberin Devamı
  • 1. isim, müzik: Porte altında bulunan ve müzik parçası çalınırken sesin hafiften kuvvetliye doğru gideceğini belirten işaret.
  • 2. isim, tiyatro:  Tiradı daha etkili oynayabilmek için sesin her cümlede veya kelimede daha yüksek şekilde söylenmesi.
  • 3. isim, mecaz:  Olayların gittikçe büyümesi, daha çok ses getirmesi.

Günlük hayat kullanımında daha önce duyduysanız; bahsedilen konunun, diyaloğun, olayın zirve anına gittiğimizi anladığınız ya da işlerin büyüdüğünü ve büyüyeceğini fark ettiğiniz an duymuş olabilirsiniz. Ben açıkcası geçen sene yaşanan; maçtan çekilme, Trabzon-Fener maçı ve Halil Umut Meler’e yapılan çirkin saldırının, kreşendo anları olduğunu ve o noktadan itibaren her şeyin biraz daha sakinleyeceğini düşünmüştüm. Nitekim yabancı VAR hakemi ile ligin sonu sakin ve gerilim nispeten azalmış bir şekilde tamamlandı. Bu senenin belki de en büyük sıkıntılarından biri yabancı VAR ile başlamamak oldu diyeceğim, ancak dünkü maçın elementlerinden biri yabancı VAR. O zaman sorun yabancı VAR’ın gelmesi, gelmemesi değil. Sorun ne bir bakalım. Dün olan normal bir şey değildi. En ince ayrıntısına kadar ne olduğunu anlamamız şart.

Konuya kısmen bir giriş yaptıktan sonra, dün ile ilgili en çok üzüldüğüm konu, 12 yıl boyunca lisanslı takım sporu yapmış biri olarak söylüyorum, sahadan ne olursa olsun çekilme kararını almak. Oraya gelen, bilet almış, ürün almış, vaktini vermiş taraftar başta olmak üzere, hazırlanan oyunculara, o stadı o gün hazırlayan ekibe, takip etmek için gelen medya mensuplarına, fotoğrafçılara, hayali bir gün o statta oynamak olan top toplayıcı çocuklara, daha da saymaya devam edebilirim, herkese çok büyük saygısızlık ve ayıp. Şimdi bunu ama’sız, fakat’sız söylemeyen kimse samimi değildir, ajandası vardır, bir amacı vardır. Gelelim maçın içine… Mertens’in pozisyonu penaltı değil, Semih Mertens’e koşu yolundayken hamle yapıyor ama bildiğiniz takıyor ayağını Mertens. Futbolda penaltı almak, faul almak diye bir şey vardır. Mertens de oyun tarzı olarak bunu kovalayan biri. Bunu yine denedi, ancak olmadı ve penaltı verilmemeliydi. Ama bu ne Mertens’i seviye olarak düşürür ne de penaltı veren hakemin fahiş hata yaptığını ifade eder. Çünkü futbolda bunlar var, Arda Güler’in meşhur Beşiktaş maçı pozisyonu ilk aklıma gelen, daha çok sayabiliriz bu seneden, geçen seneden. Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzonspor’dan, diğer takımlardan, bunları yapanlar var. Burak Yılmaz’a Beşiktaş taraftarı hırsız diye tezahürat yapıp, sonra bağrına bastı. Bu onu, Türk futbolunun gelmiş geçmiş en büyük 3-4 forvetinden biri olmaktan alıkoymaz. O da penaltıyı, faulü almaya çalışırdı. Konuşmak bile manasız. O yüzden Mertens üzerinden yapılanın bir algı çalışması olduğu çok belli. Hakem ise, o pozisyona penaltı verebilir. Anlık, Semih’in temas etmediğini, Mertens’in kendi ayağını taktığı görmek zor. Peki o zaman burada ana sorumlu kim, yabancı VAR. Şimdi burada bir yerde durmak ve şunu fark etmek zorundayız; bu konuştuklarımız yanlış verilmiş bir penaltı pozisyonunu açıklıyor, maçtan çekilmeyi değil…

Haberin Devamı

Sorun tam burada. Ne hakemler, ne yabancı VAR, ne de başka bir şey. Sorun bizim artık yapılan hiçbir şeye güvenmememiz, inanmamamız. Ne maçtan çekilenler bunun gerçekten bir hata olduğunu düşünüyor, ne de maçtan çekilenler hakkında Galatasaray’lıların başını çektiği kesim, bunun masum ve anlık bir şey olduğuna inanıyor. Bu zihniyetimizi değiştirmediğimiz sürece kralını getirelim yine böyle şeyler yaşayacağız. Dün Murat Sancak Danimarka’lı VAR da yapının parçası dedi. Bu cümle kurulduktan sonra kimi getirseniz getirin ne fayda edebilir. Şubat ayının başında bu hadiseyi yaşadıysak, Mart-Nisan-Mayıs ne bekliyor bizi merakla bekliyorum. Ezcümle, ne olursa olsun Adana Demirspor sahadan çekilmemeliydi. Türkiye’de fahiş VAR hatası ya da orta hakemin görmediği net pozisyon ilk kez olmuyor. Atlanan, verilen, verilmeyen birçok penaltı, kart var bu ligde. Sırf bu sene birçok takımın birçok takıma hakkımız yendi diye gösterebileceği bir ton görüntü var. Hakemler kötü, yerine çağırdığımız yabancı VAR da kötü, eğer yerine çağıracağımız yabancı orta hakem de kötü çıkarsa, bu kaosu kimse toparlayamaz benden söylemesi.   

Haberin Devamı

Eğer derdimiz bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek ise, naçizane bir önerim var.

Bu sezonu tüm maçlara yabancı orta hakem ve yabancı VAR ile bitirelim. Bu olmazsa olmaz artık. Sene bittiği an, önümüzdeki 3 yıl boyunca hakemlik reformu adı altında bir proje yapalım, açıklayalım. 3 sene boyunca tüm maçlar yine yabancı orta hakem ve yabancı VAR ile yönetilsin. Bu sırada, daha önce belli bir seviyede futbol oynamış, çim zeminin kokusunu almış, toprağını yutmuş 60 tane genç arkadaş belirleyelim. Bunları 3 sene boyunca yurtdışında, yurtiçinde eğitelim. Her şeyin zamanı belli ve net olsun. 3 sene sonunda da tüm bu genç arkadaşlarla hakemlik müessesinin itibarını geri teslim edelim.

Haberin Devamı

Maliyetli bir operasyon ama Türkiye’de bu kadar büyük futbol pazarı, dönen devasa paralar, sporcu sayısı vs. gibi faktörlere baktığımızda, bu paranın harcanmaması yanlış olur. Bu işi düzeltmemiz ve bir an önce yapmamız şart. Hayırlı bir yere gitmiyor, geçen seneki olaylara şükreder hale gelmeyelim…

He bir de yönetemeyen de bir zahmet yönetebilecek kişilere bıraksın…Ülkede birileri çıkıp sorumluluk alsın, bari futbolda bunu yapın…

YORUM YAZ