Kazanan ve öğrenen...
Ülke oyunu kerteriz alınırsa vasatın üzerinde bir tempoda geçti ilk yarı. Pozisyon az olsa da gayret, arayış açısından beklentiye yaklaştı sayılabilir maç. Beklemedi iki takım da, aradı... ‘‘Topu rakibe vermek’’ türü saçmalığa düşmeden yapabileceklerini yapmak için gayret gösteren iki takımı izledik ilk yarı. Öncelikle Davinson Sanchez…
Haberin Devamı ›
Oyunun hakkını veren biri; futbolcu... Her teknik adamın takımında olmasını isteyeceği bir ‘’çoklu pozisyon’’ oyuncusu… Karşı tarafta bir öfke paratoneri; Ersin Destanoğlu. Son iki maçta takımını sahada tutan bir başka futbolcu. Necip Uysal’ın elini de kullanabileni! İkinci devre başlangıcı ülke vasatını yakaladı bir anda! 60’a ulaşılmıştı ki iki takımın defans arkası boşlukları, izleyenleri hop oturup hop kaldırdı ‘’Gol’’diye!.. Ancak karşılıklı olmadı, olması beklenenler.
Göstermiş olmalı
Pas bağı daha yüksek takım olan Beşiktaş, oyunun doğrularında ısrar etti. Lakin duran topları savunmakta zorlanıyorlardı. Maçın ikinci mühim serbest vuruşunda da savunamadı Beşiktaş defansı kalesini.. Ve Victor Osimhen’in en iyi yaptığı işlerden biriyle maç 2-0’a geldi. Maçın sonucunun ülkenin pek sevdiği ‘‘çift santrfor’’ hadisesiyle ilgisinin olmadığını iki duran top organizasyonu göstermiş olmalı. Galatasaray ligin bilgilisi, okumuşu, tecrübelisi. Beşiktaş ise inşaası süreni. Maçın sonucu normal... Kazananı Galatasaray, öğreneni ise Beşiktaş olmalı. Kaybederken ‘’kazanmayı’’ koruyabilirse ,işleri yoluna koyma yolunda süreyi kısaltabilir Beşiktaş.