Futbol güzeldir! Peki ya bu?
‘’İstanbul üçlüsü’’ lehine çalışan düzen futbolun oynanırlığını da izlenirliğini de felç ediyor. Sınırsız borçlanmaya dayalı olarak genişletilen ‘’Üç İstanbul’’lunun kadroları karşısında ürkek kalan diğerleri çareyi ceza sahası içine ve önüne yığılmakta buluyor. Bu da karşılaşmaları sıkıcı hale getiriyor. Diğerlerinin kendi aralarındaki maçları ise ne tribünde ne televizyonda izleyen haniyse yok gibi zaten… Samsun da dün akşamın ilk devresinde bu formüle sadık kaldı. Golü bulana kadar Fred ile İsmail Yüksek başlangıçlarıyla daha örgütlü hücumlar uygulayan Fenerbahçe, organize golün ardından topla oynamayı sürdürse de en öndeki Edin Dzeko’yu uygun durumda topla buluşturamadı. Gerçi o da esnekliğini ve çabuk düşünüp, hızlı hareket etme özelliğini yitirmiş görünmedi değil!
Haberin Devamı ›
Yeller esmeye başlayınca
Maçta ilk devre nadir hücuma çıkışlarında bazı oyuncularının topu ayaktan çıkarmama hususundaki ısrarlarına şahit olduğumuz Samsun ikinci devre biraz öne çıkar gibi oldu. Hatta Taylan Antalyalı şutunda maç başından bu yana belki ilk kez kaleci Livakoviç’in adını andı maçı anlatan spiker arkadaş. Öyle ya ilk devre boyu savunmada dinlemişlerdi! Meğer oynayabiliyorlarmış (!) ve ardından serbest vuruştan golü de buldular. İlk 20 dakikadaki Fenerbahçe organizasyonun yerinde yeller esmeye başlayınca onlar açısından da iş bireysel oyuncu marifetiyle rakibin bariz hatasına kalmış görünüyordu. Ve İsmail Kartal da çareyi 69’da öne üç ‘’marifet’’ göndermekte buldu. Maç bu andan sonra yeniden Samsun ceza sahasının çevresine yığıldı ama kısa sürede yine sönüverdi. Beri yandan uzatmanın sonunda maçı da kaybedebilirdi 31 orta yapıp, 23 de şut atmış olan Fenerbahçe! Maçın temposu bazı anlar dışında genellikle düşük kaldı, ki tribünü dolduran taraftarların bu durum karşısında hayli sıkıldığını tahmin etmek zor olmasa gerek. Onca harcama, bunca borçlanma, fevkalade diye sunulan yıldız oyuncular ve bu tür maçlar! Var mı futbolun güzelliklerinden söz etmek isteyen?