SUSter
Savunmada hazırlık pası, orta alanda yine gayesiz onlarcası. Hatta hücum bölgesinde bile sözüm ona, gole yönelik paslara dahi hazırlık yapıyorlar. Neye hazırlanıyorlar, kendileri de bilmiyor aslında. Aralarında al-ver yapıyorlar. Çünkü rakip yemiyor. Adam eksiltmeye yönelik her pas rakipte. Arkası da kontratak.
Haberin Devamı ›
Schuster’in orta alan kurgusuna bakarsanız, sanki ilk maç 1-4 değil de 2-0 bitmiş. Rövanş karşılaşması için iş işten geçmiş. Ama ilk maç için aklı neredeydi diye sormak geçiyor insanın aklından. Ama soramıyoruz. Olur ya belki bize de ‘beğenmiyorsanız yorumlamayın’ falan der diye. Beşiktaş’ta sadece iki gencin çırpınışı göze batıyor. Necip ve İsmail bir şeyler yapmaya çalışıyor. Guti için bu kez rakip kadar saha koşulları da elverişsiz. Beyninin istediğine ayakları cevap veremiyor.
Bobo durup durup da sadece Kiev maçlarının nasıl vazgeçilmez ismi oluyor? Arena, Avrupa olduğu için satılsın diye mi? Şu son iki maçta Bobo’yu gören, bunu yemez. Samanlara saklayıp tutsaydınız daha iyi pazarlanırdı. Ama tabii bunu da Schuster’e soramıyoruz. ‘Niye oynatıyorsun’ desek, ‘dönüp çok biliyorsan çık sen oyna’ falan der diye.
Bize de sadece şu ara istatistiklere bakmak kalıyor. Son üç maçta 12 gol yiyip 3 gol atmış bir Beşiktaş var. İki Kiev karşılaşmasında 1 gol var ama bana göre pozisyon yok. Üstüne, ilk Kiev maçı ile arkasından gelen Fenerbahçe karşılaşmasında yenen 8 golün 6’sını serbest vuruşlar oluşturuyor (Buna iki penaltı da dahil). Varın siz de topyekün hücum felsefesini benimseyen Schuster’in pozitif futbol niyetine buradan bakın ve alkışlayın.
Dinamo Kiev’in de uzun süre resmi maç oynamayışının dezavantajını Beşiktaş sildi. Onlar muhtemelen Manchester City’nin karşısında çok iyi bir hazırlık evresinden çıkmış olarak yer alacaklar. Lucescu’nun Ukrayna’da liste başından indirdiği Kiev ekibi, disiplin ve profesyonel duruş açısından ders verir nitelikteydi. İki maçı da çok sade ama yardımlaşmaya dayalı olarak mükemmel götürdüler.