Galatasaraylı'nın yüzü gülmesin mi?

Abone Ol Google News

Galatasaray 2 ay sonra ligde, neredeyse 5 ay sonra deplasmanda maç kazanmış. Hem de sahada ölüp ölüp dirilmiş, artık şakası kalmayan bir düşmeme mücadelesinden uzatmalarda sıyrılmış ve önünde can alıcı bir fikstür bekliyor. Üstelik normal şartlar altında sıradan bir 3 puan maçı olması gereken, ancak bitmek bilmeyen 90 dakikanın içinden onlarca hikaye çıkmış: Gomis'in müthiş dönüşü, Omar'ın duygulandıran performansı, Nelsson'un savunmadaki liderliği vb. pek çok şey...

Haberin Devamı

Hayati bir maç beklerken...

Şimdi de; bir yıl Emre Akbaba'nın, ertesi yıl Muslera'nın ayağının kırıldığı, eski ve yeni başkanları Hasan Kartal ve Tahir Kıran'la ciddi papaz olunmuş, Oğulcan transferinde kılıç kuşanmış, sana bir ton tazminat ödetmiş, geçen sezon İstanbul'da seni yenmiş ve şampiyonluktan etmiş, çok istediğin Gedson Fernandes'i Beşiktaş'ın yardımıyla elinden kapmış, efsanen Bülent Korkmaz'ı takımın başına getirmiş Rizespor'la hayati bir maça çıkıyorsun.

Onlara serbest, bize yasak

Olması gereken ne? Açarsın Florya'nın kapısını, hikayesini The Guardian'dan okuduğumuz Omar'la konuşur, biz de umut savaşına ortak oluruz. Ertesi gün belki Gomis'i dinleriz, 3.5 yılda neler yaşadı, burada neler değişmiş sorarız. Antrenmandan sarı ve kırmızı kareler alırız, sayfalar renklenir hem yazılı hem de dijital medyanın gündemi canlı kalır, bir heyecan yaratırsın. Taraftarın maça olan ilgisi artar belki. Belki de İzmir'den gelen hava İstanbul'da yükselip bir galibiyetle daha takımı başka bir yere taşır. Kaldı ki hâlâ Galatasaray'ı bekleyen bir Avrupa macerası söz konusu. Ama Türk basınına yasak, yabancıya serbest.

Haberin Devamı

Bu kaosu kim yaratıyor?

Peki bu sırada Galatasaray gündeminde ne var? "Burak Elmas, menajerlere ödenen komisyonları açıklıyor..." Böylece onca eziyetin ardından bir maçlığına da olsa rahat nefes alan Galatasaraylı, yeniden kaosun içine çekiliyor. Gündem yine kara bulutlarla kaplanıyor. Kesinlikle her kulüp başkanı, yönetimiyle beraber kendi döneminden sorumlu olmalı, her kuruşun hesabını şeffaf biçimde vermeli, hatta veremeyenler de adalet önüne çıkmalıdır. Ancak bunun zamanı, tam da dün akşam mı olmalıdır? Eski yönetimlerin defterlerini karıştırıp açık aramak, tesadüfen (!) aylar sonra alınan bir galibiyetin peşine denk geliyorsa, bunun adı "Mart'taki kongreye ibra yatırımı yapmak" olmayacak mıdır? İşte bu bir iletişim faciasıdır. Galatasaray artık bu konulardaki profesyonel tutumunu gözden geçirmek zorundadır.

YORUM YAZ