Temaslı oyuna dönünce..
Galatasaray-PAOK maçından 24 saat sonra, bir kez daha tecrübe ettik. Avrupa’nın hangi liginden hangi takım olursa olsun, bize göre daha hızlı, daha tempolu oynuyorlar. Burada hakem faktörünü de es geçmemek lazım. Az düdük tempo yükseltiyor.
Haberin Devamı ›
Fenerbahçe’yi ilk 20 dakikada zorlayan bu oldu. St Gilloise yarı sahayı çok hızlı geçip, Becao-Çağlar ikilisiyle doğrudan yüzleşti. Diğer etken, çizgi oyuncuları ile merkezdekiler arasında oluşturdukları koridorlardı. İrfan Can, Cengiz, Mert Müldür ve Oosterwolde’yi çizgiden içeri çeker hale geldiler. Özellikle bekler ile stoperler arasında alan bulup, hızlıca sızmaya çalıştılar.
Livakoviç’in konsantre hali olmasa, maç farklı bir tarafa evrilebilirdi.
En temel sorun ise İrfan Can, Szymanski ve Cengiz’in geriye doğru adam kovalar hale gelmesiydi.
Tadiç, Szymanski, Maximin, İrfan, Cengiz.. Sahada kimin olduğu fark etmez. Fenerbahçe yetenekli ayaklarını ileride tutup, geri koşmalarını engelleyemediği sürece dün geceki gibi korku dolu periyotlar yaşanması muhtemel.
Haberin Devamı ›
İkinci yarıda Mourinho’nun ilk yarıdaki tüm defoları tamir etmesi ve doğru zamanlardaki oyuncu değişiklikleri, takım enerjisini yukarıda tuttu.
En önemlisi, Fenerbahçeli oyuncuların yoğun bir temasla oynamaya başladığını gördük. Topu sırtı dönük olmak zorunda kaldı rakip. Topu alsa da çoğunlukla dönemediler.
Bu durum Fenerbahçe’nin oyunu tutabilmesini ve ilk yarıdaki kötü anları yaşamamasını sağladı. Mourinho’nun doğrudan müdahalesi skoru ve oyunu Fenerbahçe’ye getirdi.
Gecenin özelinde ise şu cümleyi söylemek çok mümkün; “Fenerbahçe’nin en iyisi Livakoviç’ti”
Bu fikstür öncesi bu cümle kulağa hiç hoş gelmiyor!