İyilik meleği!
Fred’in ilk yarıda Dzeko’ya orta sahadan attığı pas maçın en güzel hareketlerinden biriydi. O pastan 10 dakika kadar sonra Tadiç’in usta işi ara pası yine Dzeko’yu karşı karşıya bıraktı ama Boşnak golcü yine pozisyonu kaçırdı. Maçta o kadar çok kırılma anı vardı ki, Dzeko’nun kaçırdıkları bu anların başlangıcıydı. Dzeko pozisyonları harcadı ama oyundan kopmadığını gösterecek aksiyonlar maçı Fenerbahçe’ye getirebilirdi. Penaltıyı aldırdı, En Nesyri atamadı. Maximin çıktıktan sonra hücumda aldığı inisiyatif arttı, En Nesyri’ye akıl dolu, harika bir asist yaptı. Elbette bu 90 dakika Dzeko’nun kaçırdıkları üzerinden okunabilir ama Fenerbahçe’de Dzeko’ya gelene kadar Maximin’den savunmaya kadar tel tel dökülenlerden sıra gelir mi emin değilim. Maximin’e gereğinden fazla tolerans gösteriyor Mourinho. Bu anlaşılır bir durum zira plan onun üzerinden işliyor. Bence sorunun önemli bir bölümünü bu tercih oluşturuyor. Fenerbahçe’nin oyun senaryosunda Maximin’in bire birleri gereğinden fazla yer tutuyor. Maximin de rolünü oynuyor aslında.
Haberin Devamı ›
Rakibini hayatta tuttu
Haberin Devamı ›
Fenerbahçe savunması Alkmaar deplasmanında fazla dağınıktı. Mert Müldür ve Osayi’nin kaçırdığı adamların stoper havuzunda rahat hareket etmeleri dün gecenin en önemli savunma defolarıydı. Becao’nun, oyuna Addai’nin yerine giren 18 yaşındaki Smit’in attığı golde rakibinden yediği fake’i tekrar tekrar izlemesi gerekiyor sanırım. AZ Alkmaar lige iyi başlamış olsa da son 5 haftada deyim yerindeyse darmadağın olmuş bir takımdı. AZ, lig ve Avrupa’da oynadığı son 7 maçın 6’sını kaybederek büyük bir psikolojik yıkım yaşıyordu. Ne var ki, Fenerbahçe bunu değerlendiremediği gibi bir iyilik meleğine dönüştü ve rakibinin hayata tutunmasını sağladı.