Beşiktaş'a adanmış bir hayat
Haberin Devamı ›
Yıl 1979... Beşiktaş Kulübü Başkanlık koltuğunda Gazi Akınal var... Başkan ve ekibi kulübün biriken borçları karşısında çaresiz. Yeni başkan ve kaynak arayışları için camia toplantı üstüne toplantı yapıyor. Çare yok. Bazı üyeler kulübün devlet himayesine girmesini bile gündeme taşıyor. Anahtarı geçici de olsa, hazineye devredelim görüşü iyice taraf bulmaya başlıyor. Öyle ya, kapıya kilit vurmak kimsenin aklından dahi geçmiyor.
Karşılıksız destek verdi
İşte böyle bir ortamda Taksim Divan otelde tarihi bir toplantı gerçekleşiyor... Olayın canlı şahidi eski yönetici ve Divan Kurulu Başkanı Yalçın Karadeniz’den dinleyelim: “Toplantıda benimle birlikte; Erdoğan Demirören, Süleyman Seba, Mehmet Üstünkaya, Sami Albayrak, Faruk Pala, Şevket Belgin, Zeki Gezer, Selahattin Küpçü, Yalçın Sürmeli ve Cengiz Kap da vardı. 60 milyonluk borç için herkes söz aldı. Çıkış bulunamadı. En son Erdoğan Demirören, “Ben 40 milyon koyacağım. Bunu karşılıksız yapacağım” dedi. Herkes birbirine baktı kaldı. Bu muhteşem bir şeydi. Faruk Pala söz alıp, “Bunu Üstünkaya için mi, yoksa kulüp içinmi vereceksiniz” diye sordu. Demirören, “Elbette Beşiktaş için. Burada kişiler değil kulübümüz önemlidir” dedi.
İçindeki aşk hiç bitmedi
Demirören dediğini yaptı. Diğerleri de öyle ve bu borç kapatılıp kulüp iflastan kurtarıldı. Bu olay bir anlamda kulüp tarihinin dönüm noktasıdır. Kulübün bugünlere gelmesini sağlayan Erdoğan Demirören, bununla da kalmayıp kulübün her başı sıkıştığında maddi manevi yardımlarını hiç eksik etmedi. Ancak Erdoğan Demirören’in Beşiktaş sevdası çok eskilere dayanır.. Çamur, toprak sahalarda futbol oynadı. Bitmek bilmeyen bir enerjisi vardı. Beşiktaş forması altındaki güzel futbolu ile genç milli takıma seçildi. O dönemler iş ve okul hayatı, futbola devam etmesine engel oldu. Ancak içindeki Beşiktaş ve futbol aşkı hiç bitmedi.
Seba hep kapısını çaldı
Süleyman Seba da diğer başkanlar gibi her başı sıkıştığında kapısını çaldı. Ne Seba ne başkası eli boş geri dönmedi. Gel zaman git zaman derken, büyük oğlu Yıldırım Demirören, Serdar Bilgili yönetiminde yer aldı. O da 100’ncü yılda şampiyon olan takımın futbol şube sorumlusu olarak bu anlamlı zaferde baş rol oynadı.
Bu da bizden...
Şişhane’deki şirket merkezine Yalçın Uygun ile birlikte uğradık. Yönetimden ayrılan Yıldırım Demirören ile laflıyoruz. O esnada Erdoğan bey içeri girdi. “Yahu çocuklar oğlumu gereksiz yere üzdüler” diye serzenişte bulundu. Biz de, “Erdoğan bey sorun yapmayın, bir bakarsınız ileride başkan olur. Sizin ailenizin Beşiktaş’a verdikleri ortada. Bu camia hiçbir iyiliği unutmaz” dedik. O an tepkiliydi. Belli pek düşünmüyordu. Ayrılıp gazeteye doğru yola çıktık. Erdoğan bey daha yarım saat bile geçmeden aradı. “Evet haklısınız. Neden başkan olmasın. Yıldırım artık Beşiktaş başkanlığı için adaydır. Bunu yazabilirsiniz” dedi.
Her kuruşta adı var
Demirören Başkanlığı sonrası kulübün kullanımına trilyonlar sundu. Hâlâ daha 103 milyon alacak var resmi kayıtlarda. Tek işlem yapılmadı. Sıkışık zamanlarda borç verilip alınanlar ise bunun en az on katı. Ve bunların her kuruşunda Erdoğan Bey’in adı var. İşte böyle özverili, kulüp için en zor dönemde tüm servetini ortaya koyup risk alan büyük Beşiktaşlı idi. Dün camia ve bizler acı haber ile yıkıldık. Koca çınar aramızdan ayrılmıştı. Herkese örnek olan siyah, beyaz hayatı derin üzüntü yarattı. Allah rahmet eylesin. Mekanın cennet olsun Erdoğan baba.. Camiayı çok erken öksüz bıraktın. Hakkı Yeten, Süleyman Seba, Mehmet Üstünkaya gibi göçüp gidenler kervanına katıldı. Ailesi, Beşiktaş’ın ve tüm sevenlerinin başı sağolsun.