Mancini'nin finişi
Haberin Devamı ›
Roberto Mancini’nin Galatasaray’a gelişini fazla benimsememiştim. Ancak iki gün içinde hazırladığı takımın Juventus deplasmanından beraberlik çıkarması ve Şampiyonlar Ligi’nde grupta ilk ikiye girmesi Fatih Terim’in kalması durumunda çok zor başarılacak aşamalardı. Kafasında milli takım olan Terim’in Galatasaray’a gereken özeni göstermediğini hissediyordum. Ancak Terim’in kalması durumunda Galatasaray’ın Türkiye’de ne yapacağını kestiremiyorum. Şampiyon da olabilirdi, üçüncü de. Türkiye Kupası’nı da tahmin edemiyorum. Mancini son beş haftada kadroyla oynamaktan vazgeçince üst üste önemli galibiyetler aldı. Trabzonspor ve Kayseri Erciyes maçları adeta Şampiyonlar Ligi’nde gruplara kalma dakikaları niteliğinde idi. Ön eleme oynama durumunda seri başı olamayacağı için benim nezdimde bu üç maç Arsenal, Zenit, Porto, Napoli ile oynanmış karşılaşmalardı. Galatasaray üç maçta aldığı dokuz puanla aslında büyük bir engeli aşmış durumdadır. Fenerbahçe’nin UEFA’dan aldığı şike cezası ile bir kez daha gruplara doğrudan kalmanın Galatasaray için yarattığı eşsiz fırsatın her sene yaşanamayacağı açıktır. Mancini’nin iki gündür yayınlanan röportajında seneye takımı şampiyon yapacağı sözünün arkasında durması gerekir. Aslında eldeki kadro güçlüyken çok fazla değişiklik yapılması sonucu istikrar yitirilmiş ve Galatasaray krize girmiştir. Önümüzdeki sezon Türkiye’yi tanıyan ve en önemli mazereti ortadan kalkan Mancini’nin takımla fazla oynamadan düzeni oturtması gerekir. Türkiye’nin en kaliteli yerli oyuncularına ve iyi yabancılara sahip bir takımın bu sezondan daha ileride olması şarttı. Son dönemde takıma büyük katkı sağlayan Wesley Sneijder ile Aurelien Chedjou’nun sürekli yüksek formda oynamaları Galatasaray’ın dertlerinin önemli kısmını alt etmesine yol açacaktır. Bütün sezon kötü oynayan Selçuk İnan’ın küçük bir kıpırdanma ile takıma yine sınıf atlatacağı beklenmektedir. Taraftarını tam anlamıyla mutlu etmese de Mancini gelecek sezona bir kredi ile başlayacaktır.