Zorlamaya gerek var mı?
Samsunspor ile Trabzonspor mücadelesinde, beklenen maç senaryosu büyük ölçüde gerçekleşti. Belki de transfer yapamadığı için takım olmayı başaran Samsunspor ile transfer yaptığını düşünüp mutlu olan, ancak haftalar geçtikçe takım olmayı bir türlü başaramayan Trabzonspor’un farkı burada yatıyor.
Haberin Devamı ›
Trabzonspor, topla daha fazla oynadığını düşünen, baskıyı önde yaptığına inanan bir takım görüntüsü çizdi. Ancak gerçekte, tabiri caizse Nwakaeme’nin ağzının içine bakan ve onun olmadığı her planda üretmekten uzak bir yapıdaydı. Bu durum, beklenildiği üzere rakibi için geçiş oyunlarıyla dolu bir fırsat cennetine dönüştü. Samsunspor, neredeyse her çıkışında Uğurcan’a kadar ulaşırken, Trabzonspor’da stoper ve bek pozisyonunda oynayan oyuncuların ağır kalması ve özgüvensizliği, ilk yarıda Holse’nin golü ve maçın tuhaf istatistikleriyle sonuçlandı. Ön liberonun bu kadar hata yaptığı, ağır kaldığı ve riskli oynadığı bir takımın hem hücumda hem de savunmada güvensiz bir oyun sergilemesi şaşırtıcı değil.
Haberin Devamı ›
Amatör takım gibi!
Lafı fazla uzatmadan özetleyeyim: Uğurcan, çevresindeki hiçbir oyuncuya güvenmiyor. Cham yaklaşsa da Uğurcan topu ona vermiyor, Lundstram zaten top istemiyor. Mecburen uzun toplarla oynamak zorunda kalınıyor. Görüntü, amatör bir takımın en yetenekli oyuncusunun ‘aldığınız topu bana verin’ dediği düzeyde. Trabzonspor için bu isim Nwakaeme. Plansızlıktan her topu ona veriyorsunuz, sonrası ise tamamen kaos. Planı olan, eksikleri bulunsa da takım olmayı başaran, rakibini doğru analiz eden taraf Samsunspor oldu. Hem ilk 11 kurgusunda hem de oyuna yapılan müdahalelerde kazanan, Samsunspor’un kenar yönetimiydi. Trabzonspor için işler daha da düşündürücü. Abdullah Avcı sonrası Şenol Güneş’le oluşan pozitif havanın kaybolduğu göz önüne alındığında, camiada farklı şeylerin yüksek sesle konuşulması şart gibi görünüyor. Olmayan şeyleri zorlamaya gerek var mı?