Şenol Güneş hangi ülkenin teknik direktörü?
Ulusal takımımızın Rusya ile oynayacağı karşılaşma öncesinde Şenol Güneş’in ülkemiz teknik direktörlerine seslenişi bana ilginç geldi. Güneş şöyle demişti: “Elinizde sol bek varsa bana gönderin.” Nasıl olabilir, böyle bir istekte nasıl bulunulabilir? Şenol Güneş ulusal takımın teknik direktörü olarak hangi ekipte ulusal takımda forma giyebilecek oyuncu olduğunu bilmiyor mu? Zamanında Piontek, otobüs ile Anadolu’nun en ücra köşelerine gidip milli takıma oyuncu ararken bugün, iletişim çağında Şenol Güneş takımlara ulaşamıyor mu?
Haberin Devamı ›
Evet, salgın hastalık döneminden geçiyoruz, takımlarımızın mevkilerinin tamamına yakını yabancı oyuncularla işgal edilmiştir. Bunlar Güneş’in elini kolunu bağlayabilir. Ancak gene de böyle bir söylem yerine teknik adamlardan daha faklı isteklerde bulunabilirdi. Sözgelimi, Sergen Yalçın ile konuşup Rıdvan Yılmaz’a daha fazla şans verilmesini, eğer oynatırsa Milli takım ve Beşiktaş’a uzun yıllar hizmet edecek bir oyuncunun yetişeceğini söyleyebilirdi. Beşiktaş’ta görev yaparken kulübede yanında oturan Dorukhan’ı ancak mecbur kaldığında hatırlayan bir teknik adam böyle bir istekte bulunabilir mi, o da bilinmez…
Haberin Devamı ›
Ya da, yeniden Caner Erkin’e döneceğine araştırmacı teknik direktörlük yetisi ile farklı seçenekler gündeme getirebilirdi. Örneğin kendi dönemine döndüğünde aklına Zekeriya Alp gelebilirdi. O Beşiktaş ve Milli takımın sol bekiydi ama sağ ayaklıydı. Beşiktaş’ın 1970’li yılların ortalarında Rumen takımı Steagul Rosu ile İnönü Stadı’nda oynadığı Avrupa Kupası maçında Alp’in sol bekte görev yaptığı halde 25-30 metre mesafeden sağ ayağıyla attığı golü bilmesi gerekir Güneş’in. O maçı Beşiktaş 2-0 kazanmış ama ikinci maçı garip bir şekilde son dakikalarda yediği gollerle 3-0 kaybetmiş ve elenmişti. Yani sağ ayaklı bir oyuncudan da sol bek olur. Almanların efsane sol beki Breitner’i de iyi bilir Şenol Güneş. O da sağ ayaklıydı. Yakın geçmişte Alman Philipp Lham’da sağ ayaklıydı ama zaman zaman sol bek oynamış ve bu mevki de oynarken bize bir de gol atmıştır.
Bunları da bir kenara koyalım, üçlü savunma uygulayabilirdi Güneş. Başında bulunduğu Ulusal takım tarihimizin en alternatifli, seçeneği en bol takımı. Elindeki stoperler Avrupa’nın en iyi liglerinde oynuyorlar. Gördüğüm ve anladığım kadarıyla bu seçeneği bol takım üzerine fazla kafa yorulmadığı için değişik seçenekler üretilemiyor, günübirlik düşünülüp geleceğe yatırım yapılmadığı için takım giderek futbol oynamaktan uzaklaşıyor.
Rusya ulusal takımının yarısı sayılabilecek olan santrfor Dzyuba’nın yokluğunda farklı bir taktikle oynadılar. Uzatmalarla birlikte 75 dakika 10 kişi oynadıkları halde önde baskı yaparak bize oyun kurdurmadılar. Nasıl ve ne amaçla oynadıkları taktiklerinden belliydi. Bizde ise taktik açısından belirginleşmiş bir oyun planı yoktu, Caner’in top kesmelerinden başka. Cengiz’in bireysel yeteneği ve 10 kişi kaldıklarında savunma düzenini kuramadıkları anda Kenan’ın golüne engel olmadıklarından yenildiler. Oyuncu kalitesi olarak çok daha değerli olduğumuz halde düşünsel dolayısıyla taktik anlamdaki yetersizliğimiz yüzünden zayıf takımlara karşı bile zorlanıyoruz. İlk 11’inde 7 eksiği olan Hırvatistan’a karşı zorlanmamızın nedenlerinden biri de taktik yetersizlik olsa gerek…