Jesus bize ne öğretti?
Hiç kuşku yok ki şu günlerde Fenerbahçe teknik direktörü Jorge Jesus’u eleştiri oklarının hedefi haline getirip alınan sonuçlardan onu sorumlu tutmak işin kolay yanı ve bu yaklaşıma yıllardır alışkınız. Oysa bugün hedef tahtası olan Portekizli hocaya sezon başında “büyük futbol öğretmeni” unvanını verenler aynı eleştirmenlerdi.
Haberin Devamı ›
Değerli dostlar, affınıza sığınarak bir anımsatma yapmak isterim: Bu satırların yazarı, Fenerbahçe son iki yılda ligi ikinci sırada bitirerek neredeyse bu sezon şampiyonluğa hazırken Jesus’un transfer üzerine transfer yaptığı günlerde “Jesus kapitülasyonları” başlıklı bir yazı yazmıştı. Henüz sezon başında yazılan o yazı bugün bile internet ortamında dolaşıp duruyor.
Fenerbahçe’nin kalbine atılan arbalet!
Jesus’un her hamlesini futbolumuz için öğretici bulanlar, bugün hedefe koydukları Portekizli hocaya artık normal ok değil arbalet atıyorlar. Arbalet12. Yüzyılda Avrupalılar tarafından icat edilen ve Hıristiyanlara karşı kullanılması yasak olan sadece Türkler için barutla atılan oktur. Eskiden savaşta kullanılan birçok silah çok şükür ki bugün artık bir spora dönüştü.
Haberin Devamı ›
Ama gelin görün ki Fenerbahçe yönetiminin Jesus’a verdiği olağanüstü yetkiler sonucunda onun attığı oklar sarı lacivertlilerin kalbine arbalet kadar büyük acı vermektedir. Sorun Fenerbahçe’nin kendi evinde 10 futbolcu ile mücadele etmek zorunda kalan Beşiktaş’a yenilmesi değil. Daha önce de Kadıköy’de buna benzer sonuçlar yaşadı Fenerbahçe.
Futbolumuza Redmond etkisi
Sorun Redmond’un ikinci yarıda oyuna girip tüm oyunu 45 dakikada değiştirmesi, tribünde olsa da Jesus’un bu tek futbolculuk etkiye önlem alamamasıdır. Ya da Türk futbolunun özyapısında tek futbolcuyla her şeyin değişebileceği bir sıradanlığın varlığıdır.
İşte bu sıradanlığı yaratanlar Jorge Jesus gibi transfere doymayan ama kendi aldıklarını da zaman içinde yok sayan teknik direktörlerdir. Elinde otuzdan fazla futbolcu bulunan Jesus sezon başında “rotasyon aldatmacası” ile toplumun büyük bölümünü uyutup kendi yanlışlarına alıştırdı. Bugün gelinen noktada rotasyon kalmadı, transfer ettiği oyuncuların büyük bir bölümü de ya yedekte ya da tribünde.
Yaşamı öğrenmeden mutluluğun peşine koşmak
Ama yine de enseyi karartmamak gerekir. Medya ne denli büyütürse büyütsün teknik direktörlerin futbolda olağanüstü unsurlar olmadığını Jesus bize öğretti. Ekolü, okulu, belli bir standardı ve bunlara bağlı olarak devamlılığı olmayan bir ortamda teknik direktörler Jesus’un durumuna düşmekten kurtulamazlar.
Gelelim sorunun daha derinlerindeki izlerine; bana öyle geliyor ki biz yaşamı öğrenmeden mutluluğun peşine koşuyoruz. Aynı, oyunu öğrenmeden şampiyonluğun peşine koşmak istememiz gibi...