Hırvat futbolcularla ne farkımız var?
Hırvatistan’ın karşısına çıkan başlangıçtaki 11’in içindeki futbolcuların sekizi Avrupa’nın büyük liglerinde oynadığı halde neden maçı kaybettik? Yanıtlanması gereken sorulardan biri budur ve basit bir yaklaşımla denebilir ki, Hırvatistan Avrupa’nın altı büyük milli takımından biridir ve bizim onların düzeyine ulaşmamız için çok çalışmamız gerekiyor.
Haberin Devamı ›
Bu bakış açısı tek yönlüdür ve iki takım arasındaki farkları açıklamaya yetmez. Biz ülke olarak olaylara tek yönlü ya da kişisel önyargılarla bakmaya eğilimliyiz ve genelde “gemisini kurtaran kaptan” söylemi bilinçaltımıza işlemiştir.
Önemli olan nicelik değil niteliktir
Oysa düşünme, fikirlerin karşılaştırılmasından doğar, onları karşılaştırmaya yönelten ise fikirlerin çokluğudur. Sadece tek bir nesne, tek bir olgu gören kişi için yapılacak hiçbir karşılaştırma yoktur.
Hal böyle olunca da bireysel olarak ne kadar gelişmiş olursanız olun birlikte hareket edip, birlikte yaşamayı öncelikli kılmazsanız avcıların ülkesi olmaktan kurtulamazsınız. Bu aynı zamanda kısa erimde avlanılan ülke konumuna gelmek anlamını da taşır.
Haberin Devamı ›
Birlikte yaşamayı ilke edinmiş ülkeler de, birlikte hareket eden futbol takımları da zaman zaman sıkıntı yaşayabilirler. Ancak yaşamda ve futbol alanında oluşturulan düşünsel çeşitlilik onları zorluklarla baş etme konusunda belli bir standarda ulaştırmıştır. Bu standart ülke nüfusu, sayılar ya da nicelikle ilintili değil, doğru örgütlenmeyle bağlantılıdır.
Dizilişler ve yöntem
Sözgelimi bizim ligimizde ve Ulusal takımımızda dilimizden düşürmediğimiz ve çoğunlukla tek yanlı düşünceyle, bütün kayıplar ve kazanımları dizilişlere bağlarız. Oysa dizilişler ne denli makul olursa olsun, alandaki başarı yöntemle eldeki oyuncular arasında bir uzlaşma gerektirir.
Oyuncular ne denli iyi olursa olsun sahada uygulanan yöntem ile oyuncu kalitesi arasında bir uyumsuzluk varsa sonuç almak rastlantılara bağlı kalır. Ermenistan maçındaki iki düzgün vuruşun Hırvatlar karşısında tutturulamaması gibi…
Yöntemdeki yanlışlık en hafif deyimle uygun olmayan planlamaya bağlı olarak, Hırvatistan karşısında göreceli olarak ortaya çıkan üstünlüğün golleri yememizin nedeni olarak düşünmeliyiz. Bir futbol takımı ne denli baskılı oynarsa, oyunda akışkanlık yakalarsa savunma güvenliğinden de o derece uzaklaşır.
Şeytan ayrıntıda gizlidir
Savunmada gerekli yapıları korumak o kadar güçleşir. Bu bir ayrıntı olarak görülebilir ama şeytanın ayrıntıda gizlendiği de sadece futbola ilişkin değil yaşamsal bir gerçektir. En güçlü olduğunuz an aynı zamanda zayıf duruma düşmeye en yakın halinizdir.
İsmail Yüksek top kontrolü gibi basit görünen ama kusursuzlaşması için olağanüstü çabalar gösterilmesi gereken bir eylemi gerçekleştiremediğinde, Hırvatların gol anını yakalamaktaki bireysel ve takım bütünlüğündeki becerisi devreye girdi.
Bu golde Mert Günok’un yaşından olsa gerek “tepki kuvveti” ikinci hamlenin geç yapılmasına neden oldu. Futbolda birbirinin aynı pozisyon yoktur ama benzer bir konumda yedekteki iki kaleci de(Uğurcan, Altay) büyük olasılıkla bu golü yemezdi.
Haberin Devamı ›
Hem Hırvatistan favori hem de tam saha pres!
En iyi oynar görünen Ferdi Kadıoğlu’nun iki golün yenmesinde de kusuru olduğu ayrıntılarda saklıdır. Oysa aynı oyuncunun penaltı beklediğimiz pozisyonda soldan topla rakip ceza alanına girişi neredeyse 1974 Dünya Kupası’nın finalinde Johan Cruyff’un Berti Wogst tarafından düşürülüşünü andırıyordu. Ferdi’nin pozisyonunda penaltı yoktu, Hollanda’nın lehine verilen de o günden bu yana “ucuz penaltı” olarak yorumlanmaktadır.
Sonuç olarak teknik direktör tarafından hazırlanan oyun planı yenilgiyi hazırlayan birden fazla nedenlerden başta geleniydi. Hem Hırvatistan’ı favori görüyorsunuz hem de, yüksek tekniğe, oyun bilgisine ve paslaşarak ileride çoğalan bir takıma karşı tam saha baskı ile maça başlıyorsunuz.
İki farkla öne geçip ikinci yarının ortalarından itibaren kendi alanına çekilip korunma duygusuyla oynayan Hırvatistan karşısında koşacak alan bulamayan Kerem Aktürkoğlu’nu çıkartıp yerine yaklaşık aynı tarzda oynayan Barış Alper’i alıyorsunuz. Ermenistan maçında başlangıçtaki 11’de alana çıkmaması gereken Cenk Tosun, Hırvatlar kapanınca hamle oyuncusu olarak daha erken oyuna alınmalıydı.