“Futbolun güzellik yarışması”
Yakın bir zaman önce sonsuzluğa yolcu ettiğimiz meslek büyüğümüz Halit Kıvanç Dünya Kupası finallerini böyle nitelendirirdi. 32 ülke yaklaşık bir ay boyunca geleneklerini, göreneklerini yarıştırırken aynı zamanda sosyolojik, ekonomik, ahlaki ve psikolojik değerlerini de ortaya koyarlar.
Haberin Devamı ›
Bir yuvarlak topun peşinde koşan onca insanın yanı sıra milyarlarca insanın da izleyerek odaklanmasını sağlayan oyun çoktan beri evrensel bir etkinlik olmuştur. Futbol bir top oyunundan çok daha derin anlamları olan, insanoğlunun yarattığı en yüce değerlerden biridir.
Futbol bir umut kaynağı
Futbol evrensel ama kendine özgü, asla tükenmeyen, her türlü reforma açık bir umut kaynağı; zaman zaman mucizevi ve herkesin izleyebileceği, basit, birbiriyle çatışmayan, kendine özgü kurallarla yönetilen bir spor. Futbol çeşitli farklılıklar arasında köprü kurma ve ulusal önyargıları alaşağı etmek gibi eşsiz bir özelliğe sahip bir oyun.
Futbola, ülkeleri bir araya getiren “misyonerlerin oyunu” da denebilir. Dil, din, renk ayırmaksızın insanları birleştiren, bir araya getiren özellikleriyle evrenseldir. Uluslararası olmakla kalmayıp uluslarüstüdür. Savaşları durduran, düşmanları birbirine yakınlaştıran, düşman kardeşleri barıştıran bir sentezdir futbol.
Haberin Devamı ›
Futbol bir inanca mı dönüşüyor?
Futbolun evrenselliği sadeliğinde, futbolun her yerde her şeyle oynanabilir olmasında. Kentli çocuklar beton üstünde meşrubat kutularıyla, köylü çocuklar toprak üstünde çıplak ayakla birbirine dolanmış çaput parçalarıyla oynayabiliyor.
Futbol artık bir inanca dönüştü. Belki dolu değil ama başka bir şeyin yerine geçmiş de değil. Dünya Kupası’nı en güzel yapan şey beş kıtadan seçilmiş insanların bir arada olması, 32 ülkenin 17 kurala uymasını izleyen biri olmanın hazzıdır belki de…