Futbolumuzun temelindeki çatlaklar
Futbolumuzun bugün geldiği noktada, yönetimsel boşluklar ve büyüyen çatlaklar oyunun doğasına uymayan söylemlerle insanın içini karartan bir konuma geldiği görülmektedir. Kural tanımaz acımasız rekabet ortamında insan hoş bir sözün dilencisi oldu neredeyse. Yöneticilerin ağzından dökülecek sözcüklerin mentollü, insanlara ferahlık ve iç rahatlığı vermesini özler duruma geldik.
Haberin Devamı ›
Kulüp yöneticilerinin birbirine karşı tutum ve söylemleri neredeyse düelloyu andırıyor. Hakemlere karşı alınan tavırlar, hakem hatalarının da futbolun tüm diğer unsurları gibi insan gerçeğinden kaynaklandığı, insana özgü olduğu bir türlü kabullenilemiyor.
“Dünyada ne kadar insan varsa o kadar da hakikat vardır” diye bir özdeyiş anımsıyorum. Futbolun içinde ne kadar yönetici, teknik direktör ve hakem varsa o kadar da değişik görüş ve yorum olabilir. Futbol hata yapmama ortamı değil, hata ve kusurların giderilmesi için çaba harcanması gereken bir alandır.
Futbolumuzun meyve verecek çiçekleri kurutuluyor
Bu görüş, yorum ve hatalar insani boyutlara çekilmedikçe futbolumuz, sürgünleri ve çiçekleri don yüzünden sürekli kuruyup harap olan bir ağaç olmaktan kurtulamaz, kendisinden beklenilen meyveleri ülkemiz insanının hizmetine sunamaz.
Haberin Devamı ›
Arada bir kendiliğinden ortaya çıkan futbola benzer unsurlar da bu karmaşık ortamın yarattığı çatlaklardan akıp gözden kayboluyor. Yeryüzündeki bütün yanardağlar, yeraltındaki jeolojik çatlaklarla birbirine bağlıdır. Futbolun zirvesindeki olaylar da bizim “öz kaynak” dediğimiz oyunun en alttaki katmanlarından direkt olarak etkilenmektedir. Fazlalıklar doğanın dışarı attığı lavlar gibi en altta giderilmelidir.
Üretmiyorsan tüketiyorsundur
Dikkatlerini en üstteki dört takımın ilişkilerine yöneltmiş futbol kamuoyu, alttaki çatlakların onarılıp az da olsa üretilen iyi unsurların zirveye ulaşmasına engel olmaktadır. Aslında alttaki çatlaklar o denli büyük ki, bugünkü koşullar ve futbola bakış açısıyla onarılması olanaklı olmadığı gibi yöneticilerin de işine gelmemektedir. Kolay ele edip kolay tüketmek yaşam biçimi haline geldi. Kimsenin aklına şu kadim söz gelmiyor: Üretmiyorsanız tüketiyorsunuzdur.
Konuyu daha da somutlaştırmak için geçen ay İstanbul’un bir semt sahasında rastlantısal olarak izlediğim maçtan söz etmek isterim. 13-14 yaşlarındaki çocuklardan oluşan takımlar ligin son maçında şampiyon olmak için karşı karşıya geldiler.
Hakemin oyuna eklediği üç dakikalık ek zamanın sonunda takımlardan biri galibiyet golünü attı. Santrası yapılmayan bu golden sonra kazanan sevinçten kaybeden takım ise hakeme duyduğu kinden dolayı çıldırdı.
Kaybeden çocuklar sahanın tel örgülerine saldırdılar
Hakemler ve kazanan takım saha çıkışındaki yakın soyunma odalarına sığınıp kapıları kapattılar. Kaybeden takım ise kapalı demir kapılara saldırıp kırmak için uğraştılar. Başaramayınca otomobil lastiklerinden üretilmiş, kanserojen madde içeren siyah gravürle kaplı suni çim sahaya döndüler.
Henüz ergenliğe yeni adım atmış çocuklar ağza alınmayacak küfürler savurarak sahanın tel örgülerini kırmaya başladılar. Hoca ve yönetici olarak başlarında bulunanlar ise olayları sadece izliyorlardı. Üstelik bu saldırgan çocukların formalarında da “İnönü” adı vardı.
Haberin Devamı ›
Belli ki kimse onlara “İnönü” adının taşıdığı derin anlamı anlatmamıştı. Kurtuluş savaşımızın kahramanlarından, Atatürk’ün en yakın arkadaşı, ilk başbakan ve ikinci cumhurbaşkanı İsmet İnönü adı onlara esin kaynağı olmuyor belli ki. Hadi yerel lig hocaları galibiyet dilencisi olduklarından öğretmiyorlar peki, ya okullar ve öğretmenler ne güne duruyor?
Suni çim alanlar futbolu da çocukları da öldürüyor!
Bir eğitimci spor insanı olarak öylece durup olanları şaşkın bakışlarla izledim. Bu çocuklar bu hale nasıl getirildiler? Bizler sahaya çıktığımızda hakemlerin elini öpen bir kuşaktan gelmekteyiz. Toprak ve çamurlu sahalarda oynardık, amatör kümeden en üst liglere transfer yapardık.
Bugün sağlıksızlığı herkesçe kabul edilen suni çim sahalarda oynayan en az iki kuşak çocuk ve genç kaybedildi. Erken yaşlarda doğal olmayan ortamlarda acımasız rekabetin içine sokulan bugünkü kuşaklar da birkaç yıl içinde kaybolacaklar. Çocukların bağ ve tendonlarını geliştirici engebeli toprak sahalar çim alanların yanına yapılmaya başladı Avrupa’da. Biz ise sağlıksız suni çim alanları futbolun kurtuluşu olarak görüyoruz. Bu görüş benimsendikçe çatlaklar da büyüyor…