Futbol evine mi dönüyor?

Abone Ol Google News

Katar’da oynanmakta olan Dünya Kupası Finallerinde şampiyonluğa en yakın ülkeler olarak görülen Brezilya ve Arjantin’in yanında İngiltere’ye de şans verenler var. Ülkemizde, Dünya Kupası öncesinde yapılan mini anketlerde Senegal’in kupayı kazanacağını söyleyenler de vardı. Ancak İngiltere’nin Senegal’i kupanın dışına ittiği karşılaşmayı izledikten sonra, insan “futbol evine mi dönüyor?” diye düşünmeden edemiyor.

Haberin Devamı

Evet, top oyunları ya da yuvarlak cisimlerle oynanan oyunların tarihi binlerce yıl öncesine dayanmaktadır. Ancak bugünkü modern, rafine, küresel sporun kökünün bir topu sürekli olarak karşı tarafın sahasına kilometrelerce taşıyarak Orta Çağlar boyunca mücadele eden İngiliz köylülerinin sert halk oyunlarına dayandığı bilinmektedir.

Bugün oynanan oyunların ilk temeli de, sonsuz sayıda heyecanlı oyun olanağı veren saha düzeni ve kuralları ile ilk kez 1863’de Londra’da, Lincoln İnn’deki Mason Tavernası’nda adı henüz konmuş Futbol Derneği’nin tarihsel toplantılarında oluşturulup kararlaştırılmıştı.

Haberin Devamı

Santos Lima’nında diploma yerine geçen toplar!

Çok değil, bu güzel oyun 20 yıl içerisinde Britanya Adaları’nın denizaşırı yollarını geçip Latin Amerika’ya değin uzanmıştı. Charles Miller iki elinde birer futbol topuyla Santos Limanı’na indiğinde yıl 1894’dü.

İskoçyalı bir demiryolu mühendisinin oğlu olan Charles’ı limanda karşıladığında elindeki topları görüp “bu ne?” diye sorduğunda, aldığı yanıt karşısında şaşkınlığını şaşakalmıştı babası: “mezuniyet diplomam, oğlun futbol eğitimini başarıyla tamamladı.”

İngilizler dünya futbolunun kaptanı mıdırlar?

Ticaret amaçlı gemilerine kaptanlık ederek dünyanın dört bir yanına futbolu taşıyan Britanyalılar, Dünya ve Avrupa kupaları gibi büyük organizasyonlarda başarılı olmasalar da, kendilerini dünya futbolunun kaptanı olarak görürler.

İngiltere’de yapılan 1966 Dünya Kupası finallerinde, her zaman gıpta ile baktıkları Almanları, Azeri yardımcı hakem Tevvfik Behramov’un bugün bile tartışılan kararı sonucunda yenip kupayı aldıktan sonra bir daha bu başarıyı gösteremeseler de, futbola ilişkin oturmuş ulusal duygularını hiç elden bırakmadılar.

Britanyalılar futbolda evrim sürecini ıskaladılar mı?

Hocaların hocası Helenio Herrera “Söz konusu modern futbol ise, Britanyalılar evrim sürecini ıskaladı” dese de ada yaşamı, deniz ve futbol İngiliz geleneğini pekiştiren unsurlar olmaktan geri kalmadı. 1956 yılında Macaristan’a 6-3 ve 7-1 gibi o günlerde pek olağan kabul edilmeyen skorlarla kaybettiğinde İngiliz basını oyuncularını “arabaya koşulan atların yarış atlarının yerine geçmeye çalışması” şeklinde ağır eleştirdiler.

Hatta daha da ileri gidip “İngiltere amblemindeki üç aslan kediye döndü” diyerek dünyanın pek çok ülkesinde dokunulmazlığı olan bir değere bile dokundular. Buna karşın İngiliz insanı kendisini küçük bir grup insanı taşıyan, dört yanında ve altında deniz bulunan bir geminin kaptanı olarak görmekten geri durmadılar. Kaptan olarak kendi mürettebatından bile yalıtılmış olarak yoluna devam etti.

İngilizler bu kaptanlık duygusu ile denizi ve futbolu yönetiyorlar. Denizde gemi nasıl tek başına ise İngilizler de futbolda öyle tek başınadırlar. Kaptanın emir gücü mutlak ve tartışma götürmez niteliktedir. Hedefi kaptan belirler ve deniz fırtına ve diğer tehlikeleri içerse de kendi canlılığı ile onu hedefe götürür.

Haberin Devamı
YORUM YAZ