Tarihi fark!
Haberin Devamı ›
Bu maçtan sonra biri çıkıp da, “Meğerse konu Tudor değil kadroymuş” derse gönül rahatlığıyla ‘hadi canım sende!’ diyemem.
Çünkü:
1-Maça çıkan kadro, Denayer’in Quaresma’yı durdurmak için tercih edilmesi dışında ideal kadroydu. Şenol Hoca ise bazılarının hiç çekinmeden ‘korktu’ diyebileceği bir hamle yapmıştı. Talisca yerine Oğuzhan sahadaydı. Hücumcu eksiltmişti. 2-İkinci yarıda oyundaki mahkumiyet Tudor’dan çok oyuncuların yetersiz oyunlarından. İşin kolayı Tudor’u suçlamak. Ancak iş o kadar kolay değil. Dolayısıyla, “Konu sadece Tudor değil” diyene itiraz etmem. Beşiktaş 46’da öne geçmesine rağmen topla oynama üstünlüğünü vermedi. Eğer iki büyük oynuyorsa yenik olan topu alır. Galatasaray alamadı. Beşiktaş bu dönemde 10 net pozsiyona girdi. Galatasaray’ın Gomis’in ceza sahası şutu dışında yapabildiği hiçbir şey yok.
Talisca yoksa normal
Şenol Güneş maçın başında Oğuzhan-Tolgay-Atiba ile 3 net orta sahayla oynadı. Ön libero/defansif orta sahasız. Talisca’yı tercih etse en az 1 defansif orta saha görevlendirmesi olacaktı. Ve büyük baskı yaptılar. Bunun yarattığı risk, ligdeki en fazla orta yaptığı maç olmasına rağmen bundan pozisyon çıkaramamasıydı. Talisca olmadığında bu normal. Buradan eksildiler ama oyunu aldılar. İlk yarıda iki kontra dışında hiç pozisyon vermeden de oyunu tamamladılar.
3-0 oyunu anlatmıyor
Burada İgor Tudor’dan bahsedebiliriz. Çünkü Şenol Güneş kazandı. Belki tarihi bir skorla da kazanabilirdi. Çünkü 3-0 oyunu hiç anlatmıyor. Sadece 60 ve 70. dakikalar arasında 7 net pozisyon kaçırdılar. Muslera yaptığı hataya rağmen kurtarış rekorunu kırdı. Bunun dışında saçma sapan dışarı vurulan, futbol komedi programlarına girecek anlar da var. Dolayısıyla İgor Tudor’dan bahsedebiliriz. Ancak önce konuşulması gereken reaksiyon vermeyen oyuncular. Bir büyük takım 45 dakika geride oynayıp topla oynama yüzdesini rakibe vermez. Dün Beşiktaş belki skor olarak değil ama oyun olarak rarihe geçecek bir fark attı Galatasaray’a. Bunu bu sezon kimseye bu kadar net yapamamışlardı.