Şike nedir, ne değildir?
Haberin Devamı ›
1- Bir yöneticinin yaptığı nedeniyle tüm camiayı cezalandırmazsanız, rakip camiayı yöneticileri bir şey yapmadığı için cezalandırmış olursunuz.
İşte bu yüzden söz konusu olan yöneticilerse kişilerin yaptığı camiaları bağlar...
Eğer camiaları bağlamazsa... Kişiler şike yapar ve sadece onlar ceza alacak olursa, şike yapmak da bir fedakarlığa dönüşür.
“X takım için şu kadar yattım ama şampiyon da yaptım” böbürlenmeleri futbol yöneticiliğinin olmazsa olmazına dönüşür.
2-Bir CEO bir ihaleye fesat karıştırırsa o ihale iptal olur. CEO ceza alır, şirket de kara listeye alınır. Kişilerin yaptığı kişileri bağlar... Koskoca 100 yıllık filanca şirketi bağlamaz denemez. Derseniz rakipler ayaklanır.
3- Şike saha dışında yapılır. Sahada uygulanır. Eğer bir itirafçı yoksa sahada şike olup olmadığını anlamak olanak dışıdır (Tabii eğer olağanüstü 10-0/20-0 gibi skorlar yoksa)
Dolayısıyla şike sahaya yansımıştır ya da yansımamıştır gibi saçmalıklara futbolda yer yoktur. 1-0 bitmiş ve herhangi bir şike delili olmayan bir maçtan sonra hangi hakem ya da gözlemci raporuna “Ben bu maçtan şüphelendim” ya da “Bu maçta şike vardı” yazar söylesenize?
Adama deli demezler mi? Hatta iftiracılıktan dava açılmaz mı? O hakeme bir daha maç yönettirirler mi?
4- Teşvik rüşvettir. Rüşvet suçtur. Teşvik şikeden daha hafif bir suç değildir. Şöyle ki: A takımı B takımını yenmesi için X takımına para veriyor.
Maç istendiği gibi bitiyor ve bu sonuçla şampiyonluk yolunda A takımı avantaj elde ediyor. Bir hafta sonra da bu kez X takımı A takımıyla oynuyor. Ama B takımı teşvik vermiyor. Şimdi söyleyin bir hafta önce verilen teşviğin etkisi nerede başlar nerede biter? B takımının oyuncularının kafası fazlasıyla karışık olmaz mı? Bir haftada o prim bünyeden atılmış olur mu? Yoksa ayağın alışmış mı olur?
5-Teşvik ve rüşvetin teşebbüsü olmaz. Bir takıma gidip şu maçı 'kazanın' ya da 'kaybedin' derseniz, siz suçu işlemiş olursunuz.
Bu eylemi cinayete teşebbüsle vs karşılaştırmak saçmadır. Bu rüşvetle karşılaştırılacak bir eylemdir.
Eğer A takımı B takımına şike teklif etmişse, B takımının bunu reddetmesi A takımını kurtarmaz, kurtarmamalıdır. Siz bir memura rüşvet teklif ederseniz onun bunu reddetmesi sizi kurtarmaz.
Şike işte bu normlarla ele alınmalıdır. Başka bir yol, başka bir yöntem yoktur.
Futbolun özerkliği
Türk futbolu 9 aydır kendi göbeğini kesemiyor. Bir numaralı sanık Aziz Yıldırım’ı dinlemeye cesaret bile edemediler.
Hem de uluslararası normlarla şike ve cezasını tanımlayan memleketteki neredeyse tek yönetici olmasına rağmen.
Bir önceki federasyon başkanı Fenerbahçe’yi Şampiyonlar Ligi’ne yollamayarak kararını açıkça vermiş olmasına rağmen.
Hala karar veremiyorlar.
9 aydır Başbakan’ın kapısında yatıyorlar. 'Bu işi çöz lütfen' diye yalvarıyorlar.
Ve sonunda başbakan açıklama yapınca da bir sevinç bir mutluluk...
Halbuki TFF Başkanı’nın böyle bir durumda yapması gereken açıklama nedir?
“Başbakanımızın bu konudaki hassasiyetini anlıyoruz. Hak da veriyoruz. Ancak futbolun kendi kuralları vardır. Ve futbol kendi kararını bu kurallara göre verecektir”
Bu açıklama yapıldı. Ama maalesef UEFA başkanı tarafından.
Şimdi sizden ricam siyaseti rahat bırakın. Onları da yıpratmayın.
Yönetecekseniz yönetin. Yoksa bırakın...
Avrupa’dan men yalandır
Türk takımlarının ve milli takımın topyekun Avrupa’dan ihraç edilmesi gibi bir durum asla yoktur. Ne UEFA’nın böyle bir uygulaması sözkonusudur ne de bir tehdidi. Ama kulüplerin men edilmesi mümkündür. Ekonomik fair-play ya da şike suçları nedeniyle UEFA Türk takımlarını Avrupa’dan men edebilir. İlkinden men çok daha mümkün yakın bir tehlikedir.
Şike veya teşvik nedeniyle men ise ancak Disiplin Kurulu ve sonrasında Tahkim’in kararı sonrasında ele alınabilir. Ancak ne olursa olsun soruşturma dışında kalan takımlar için asla böyle bir tehlike yoktur.
Gerisi de lafı güzaftır!
Hangi takımı tutuyorusunuz?
Bugün her birimizin vermesi gereken karar şudur: Sahaya çakı ya da şike atanların tarafında mıyız? Ya da diğer tarafta mı?
Bugün takımlar işte buna göre ayrılacak.
'Şike suç değildir' diyen tarafta mıyız, yoksa 'hırsızlıktır' diyen tarafta mı?
İşte takımlar böyle ayrılacak.
'Benim holiganım iyidir. E ne olacak, sizin stadınızda olmuyor mu' diyerek safları belli edemeyiz.
Bugün vermemiz gereken karar budur.