Güven olmayan yerde istikrar olmaz
Fenerbahçe’de de gerçek güvenilirlik sorunu var. Bir düşünün kayıtsız şartsız güven duyulan kaç aktör var? Fenerbahçe’de kararlarının arkasında güvenle duran ve camiayı rahatlatan kaç aktör var? Seneler evvel Yiğit Şardan, Galatasaray yöneticisiyken işlerin kötü gittiği bir dönemde ‘Benim de kalkıp yönetim istifa diye bağırasım geliyor’ demişti, hatırlarsınız. Durum aslında bu! Fenerbahçe 3 yıldır böyle bir depresyon sarmalında. Sürekli kendisini tekzip etmek zorunda kalan bir yönetim var. 3 yılda 7. hocanın da kabul oranının bu kadar düşebilmesini başka nasıl anlatırız?
Haberin Devamı ›
Hocası umut vadediyordu
3 yılda alınan oyuncuların büyük çoğunluğunun gelişme gösterememesi, Kim, Szalai, Altay dışında değer kaybetmelerinin sebebini ya da? Koeman’ın, Barça’dan ayrılmasının ardından Mingueza ‘Güven kalmayınca herkes kendi kendine bir şeyler yapmaya çalıştı’ demişti. Fenerbahçe’de sürekli yaşanan bu! Fenerbahçe’nin bir sene önce sembol bir sportif direktörü, genç umut vadeden yerli bir hocası vardı. Şimdi sportif direktör filan yok. Hocası da en çok tartışılan adam.
Haberin Devamı ›
Gelişim imkansızlaşıyor
Önce Yanal, ondan önce Cocu. Hiçbir şey değişmiyor. Bu durumu değiştiren 'Sembol’ Emre Belözoğlu’yla oyun istikrarı sağlanmışken vedalaşlamasının sebebini ise bilmiyoruz. Büyük organizasyonlar, yüksek egolu birey hedeflerini ana hedefle paralel kılmak zorundadır. Bu devasa kitleler ancak böyle gelişip, yolda kalabilirler. Güven kaybolduğunda egoların savrulmasının yarattığı savrulma ve yıkım orta ölçekli organizasyonlara göre çok daha büyük olur. Böyle olunca Rossi, Muhammed ya da Arda gibi genç değerlerin gelişebilmesi imkansızlaşır. Fenerbahçe’nin güvenilir bir sabiti yok. Ve böyle olunca da her şey el yordamıyla yapılıyormuş gibi duruyor. Yıkıcı bir kaos.
Sorun 3'lü ya da 4'lü değil
Sorun yapısal ve kapsamlı. Teşhisler ise tribünde doğal olarak irrasyonel ve yüksek duygularla hareket eden taraftarınkinden farklı olmuyor. Sorun 3’lü ya da 4’lü savunma değil. Sorun hem genel hem de detay defolara kafa patlatacak rasyonellikten uzak olunması. Misal İrfan Can olmazsa olmaz. Ama Başakşehir’den bu yana ilk 11/90 dakika tamamlama yüzdesi bu kadar elzem bir oyuncu için çok düşük. Peki bunun sebebi, beslenme mi, uyku mu, uygun olmayan çalışmalar mı? Ama hemen her bir aktör için giderilmesi gereken doğal defolar var. Taraftar irrasyonlliğiyle bunu çözemezsiniz.
Şeytan ayrıntıda gizli
Real’e bakın. Vinicius Jr. geçen sene saha ortasında Benzema’dan azar işitecek işler yapıyordu. Bu yıl Ancelotti’nin de katkısı ve gösterilen yöntem ile Ronaldo gibi yaşamaya ikna oldu. Bir detay çözüldü. İstatistikleri patladı. Bütüne etki etti. Böyle bir gelişimi ve çözümü sağlayabilmek için rasyonel yaklaşım şarttır. Bu sorunun sadece binde biri belki. Ama işte şeytan ayrıntıda gizli. Taraftarlık irrasyonel bir tavırdır. Yönetici olduğunuzda 180 derece değişmeniz, en rasyonel olmanız gerekir. Ancak böyle kısa, orta ve uzun vadeli planlama ve detaylarla uğraşma yetiniz olur. Bunlar olmadan hiçbir şey olmaz. Bu kadar kendisini tekzip eden bir yönetim tarzının başarılı olması ancak zarın gelmesiyle olur. Ne Pereira hayranıyım ne de 3’lü savunma. Ama temel sorunun bunlar olmadığını biliyorum.