Milli takıma hazır yıldızlar
2002 Dünya Kupası'nda 3. olduğumuz kadroda sadece Yıldıray Baştürk, Muzzy İzzet ve Ümit Davala, Türkiye dışında doğan oyuncularımızdı. Aradan geçen 20 yıllık süreçte Türk futbolu inişli-çıkışlı bir dönem yaşarken, "Mesut Özil'i nasıl Almanlar'a kaptırdık?" sorusuyla birlikte müthiş bir 'Gurbetçi oyuncu avı' başladı. TFF'nin Almanya'da ofisi bile vardı. Artık başka 'Mesut'ları, onlara kaptırmayacaktık!
Haberin Devamı ›
Terim'e gelen mektup
Ay-Yıldızlı formayı seçen ve seçecek olanlara her zaman sonsuz teşekkürler ancak Mesut'un yanı sıra İlkay ve Emre Can'ı kapan Almanlar'ın geriye dönüp baktıklarında; Hamit Altıntop ve Hakan Çalhanoğlu dışında gerçekten üzülecekleri üçüncü bir oyuncu olduğunu sanmıyorum. Ne yazık ki bu tercihlerde genelde ikinci opsiyon olarak kaldık. Hatta Mesut için babasının dönemin Milli Takım hocası Fatih Terim'e, "Oğlumu artık rahatsız etmeyin" ifadelerini içeren yazılı bir mektubu bile var!
Ferdi ve diğerleri...
En son Ferdi Kadıoğlu örneği... TFF yetkilileri, Fenerbahçe'ye gelmeden önce NEC Nijmegen'de oynarken ikna etmek adına babasının yanına kadar gittiler, "Şu an düşünmüyoruz. İleride bakarız" cevabını alıp, Ferdi ile konuşamadan geri döndüler. Ailesi sebebiyle oyuncu; Türkiye, Kanada ve Hollanda'dan birini seçebiliyordu. Kanada zaten uzaktı ve eğer istikrarlı şekilde turnuvalara giden Hollanda (U16'dan, U21'e kadar Ferdi'yi oynattılar), "A Milli'de de gel bizde oyna" garantisi verseydi, -Halil Dervişoğlu (Hollanda), Kenan Karaman ya da Kaan Ayhan (Almanya) gibi gibi...- daha iyi bir kariyer yerine yine bizi tercih edecek miydi? Bence etmeyecekti.
Haberin Devamı ›
110'dan fazla oyuncu
Gelelim bugüne... U17 Avrupa Şampiyonası finallerine ne yazık ki puan alamadan veda eden Milli Takım'da 24 oyuncudan 13'ü yurt dışı doğumlu ve yabancı kulüplerden geldiler. Düşünün; 2005 doğumlu bu takımı oluşturmak için Türkiye'de 110'un üzerinde oyuncu denendi ama sadece 11'i (Arda Güler sakat olduğu için alınmadı.) turnuva kadrosuna girebildi. 85 milyonluk ülkede yerli futbolcu yetiştiremiyoruz ve bir yandan yabancı sınırı koymaya çalışarak, adeta zorla eldekileri oynatmaya çalışıyoruz ama hayatta da zorla güzellik olmuyor.
Golleri kim atıyor?
En basit şekilde Süper Lig'de bu sezon Gol Krallığı'nda ilk 16'da Türkiye'de doğan oyuncu (2'si Türk; Serdar Dursun (Almanya) ve Umut Bozok (Fransa), diğerleri zaten yabancı) yok; 17. sırada İzmit'li Kerem Aktürkoğlu var. Yabancılar da olmasa, acaba golleri kim atacaktı! Büyük takımlar, genelde ekonomik sıkıntı çektiklerinde ya da hedefsiz kaldıklarında evlatlarına sımsıkı sarılıyor; Bu arada kader ve şans faktörünü de unutmayalım! Türk futbolu için yerli diye bastırırken ve 600'e yakın Pro-Lisans'lı teknik direktör varken de A Milli Takım hocamızı yabancı (Stefan Kuntz) seçmek 'zorunda' kalıyoruz. Ligimizde artık Pro-Lisans'lı isimlere, 'yardımcı rolü' verip, diplomasından faydalanıyoruz.
Kuntz da güvenmiyor
'Ligimizde yerli daha çok olsun' derken, Uluslar Ligi'nde seviye anlamında bizden çok altta olan Faroe Adaları, Litvanya ve Lüksemburg'la oynayacağımız maçlar öncesinde seçilen kadrodaki 27 oyuncudan 13'ü bizim kulüplerden, 11'i Avrupa'dan gelme. Sebepli-sebepsiz; İrfan Can, Serdar Aziz ya da Mert Hakan Yandaş yok. Demek ki Kuntz da bu yapıya güvenemiyor. Anlatmaya çalıştığım şey; gurbetçi-yerli ayrımı yapmak asla değil. Futbolun 1 numaralı spor olduğu bir ülkede yetiştirme sayımız her geçen gün düşüyor ve başka ülkelerde yetişen Türk oyuncuları alarak adeta hazıra konuyoruz. Ancak klasik de bir söz var; Hazıra dağlar dayanmaz... Bakalım sonumuz, ne olacak!