Şuuruna varılamamış ‘Şura'lar
Haberin Devamı ›
Türkiye’de sporun geçmişine baktığımızda kavramsal olarak, 1937 yılında hükümet programlarına girdiğini ve 1963 yılından itibaren de kalkınma planlarında yer aldığını görüyoruz.
Gelin, dünden bugüne sizlerle tarih sayfalarında sportif bir yolculuğa çıkalım. ‘Spor spor’ diyoruz, peki bu işe hükümetin yıllar öncesinde yaklaşımı nasılmış? Birlikte bakalım.
Ciddi çalışmaların ardından spor kavramının hükümet programlarında hakkı ile yer alması için ilk defa 1946 yılında “1. Beden Eğitimi ve Spor Şurası” düzenlendi. 15 yıl geçtikten sonra 1961 yılında 2’ncisi, tam 19 yıl aradan sonra da 1980 yılında 3’ncüsü hayata geçirilerek sporun 1982 Anayasası’nda yer alması sağlanmıştı. Peşi sıra 1990 yılında 4’üncüsü, 1999 yılında 5’incisi ve son olarak da 9 yıl geçtikten sonra 2008 yılında 6’ncısı düzenlenmişti. Ancak hatırladığımız üzere beklentilerin arttığı şura sürecinde dönemin Gençlik ve Spordan Sorumlu Bakanı Murat Başesgioğlu ve yine dönemin Gençlik ve Spor Genel Müdürü Mehmet Atalay’ın arasındaki anlaşmazlık, şura gündeminin üstüne çıkmış ve sonucunda Genel Müdür Atalay’ın istifasıyla sonuçlanmıştı.
“Öyle veya böyle hep yapılıyor, peki sonuçta ne oluyor?” sorusunu soran binlerce insan var. Aslında hükümet programları, kalkınma planları ve şuralarda alınan kararlar birbirleriyle karşılaştırıldığında sonuç olarak aynı sorunların tekrar ettiğini ve ön plana çıkan 5 temel sorunun olduğunu görmekteyiz. Peki nedir bunlar;
1) Sporun tabana yayılması,
2) Başarılı sporcuların korunması,
3) Spor kulüplerinin çoğaltılması,
4) Spor teşkilatının merkez ve taşra yapısı,
5) Spor federasyonları, ulusal ve uluslararası faaliyetleri...
Tüm bu gerçekleri masaya yatırdığımızda Spor Teşkilatımız’da nelerin yaşandığını paylaşmadan geçmemek gerekiyor.
Teşkilatımız, 1938 yılından bugüne kadar ‘29 Genel Müdür-39 Bakan’ ile çalışmış ve bugüne dek yapısal sorunların çözümü noktasında halâ istenileni verememiştir. Neden mi? Çünkü her paylaşımda aktarılan hedefler sadece hedef olarak kalmaktadır. Size sormak istiyorum: Şura sonuçlarına ve bildirgelerine bakıldığında acaba önerilerin kaçı değer bulup kaçı yerine getirildi? Hiç merak edip incelediniz mi veya inceleyen birilerine sordunuz mu? Pek iç açıcı değil!!!
Modifiye tedbirlere son verilmeli
Türk sporunun geleceğinin yeniden inşası için modifiye tedbirlere son verilmeli, günü kurtarmak için yapılan göstermelik faaliyetlerden ziyade, Türkiye’nin 2023 vizyonu çerçevesinde gerçek, uygulanabilir ve sürdürülebilir tedbirler alınarak, sportif başarıların yakalanması için tabiri caizse top yekün “Sporda seferberlik” ilan edilmelidir. Hedef diyorsak, alın size 2020 Tokyo Olimpiyatları. İşte fırsat, ancak bu fırsatı değerlendirmek için çok az zaman kaldı!
Neden halâ açıklanmadı?
Spor Şuraları’nı incelediğimde aklıma bir şey takıldı. 27 Ekim 2014 tarihinde Antalya-Belek’te, Gençlik ve Spor Bakanlığı önderliğinde, federasyon başkanları, akademisyenler, teknik adamlar ve bakanlık üst düzey yöneticilerinin katıldığı federasyon boyutu ile Türk sporunun geleceğinin planlandığı ve Türk sporuna yön vermesi beklenen bir toplantı düzenlenmişti. Ama maalesef bu toplantı sonuçları 2018 yılının ilk çeyreğine geldiğimiz bu dönemde bile halâ kamuoyuyla paylaşılmadı. Çok merak ediyorum, acaba kamuoyuna açıklanamayacak kadar gizli ne bilgiler içeriyor? Harcanan zamana, verilen emeğe ve ödenen paralara yazık değil mi? Bu sonuçların en kısa sürede paylaşılmasını arzu etmekteyiz. İlgililere özellikle duyurulur!
Bir tarih o! Eyüp Sultan Stadı yerinde yaşamalı
Futbolla ilgilenen herkes Eyüp Sultan Stadı’nın yerini ve merkezi konumunu bilir. Bugünlerde stat ile ilgili çeşitli söylentiler aldı başını gidiyor. Kulaktan kulağa aktarılan şey Eyüp Sultan Stadı yerine rezidans ile ‘AVM’ yapılacağı ve ticari alana dönüştürüleceği. İstanbul’da zaten ulaşımın çile olduğu bu dönemde, örnek gösterebileceğim Karagümrük Stadı, Kasımpaşa Recep Tayyip Erdoğan Stadı ve Bayrampaşa Çetin Emeç Stadı gibi, Eyüp Sultan Stadı da çok amaçlı spor kompleksi haline getirilerek yerinde yeniden inşa edilmelidir.
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın söylediği gibi “Eyüp Sultan’sız İstanbul kalpsiz bir beden gibidir.” Kalbimiz olan bu stadı da bedenimizden söküp almamak yöneticilerin görevidir. Eyüp halkı başta olmak üzere tüm sporseverlerin beklentisi bu yönde. Ben konuştuğum, bu konuda yaralı olanlara hem söz ve hem de hak verdiğim için konuyu paylaşma gereği duydum. Gerekenin yapılacağına yürekten inanıyorum çünkü önümüzde çözüme kavuşturulmuş benzer örnekleri mevcut. Bu süreçte Eyüp Belediye Başkanımız Remzi Aydın Bey’in konuya ilişkin bir açıklama yapmasını ve bölge halkına müjdeli haberi vermesini arzu etmekteyiz. Sayın Başkan’ın eğer bir paylaşımı olursa yine köşemden haber bekleyenlere en kısa sürede ulaştıracağım.
Bu duygular ile yüzünüzün hep güldüğü spor dolu günler diliyor, sevgiler sunuyorum.