İyi oynamadan kazandı!
Fenerbahçe oyuna hızlı başladı dün akşam. Maçın hemen başında eğer topu çizginin ötesine geçirebilse Szymanski deyim yerindeyse golle başlayacaktı maç. Ama şanssızlıkla Polonyalının yetersiz vuruşu sarmaş dolaş olunca Veysel Sarı imdadına yetişti Antalyaspor'un ve "Gol!" diye ayağa kalkamadı sarı lacivert renklere gönül verenler.
Haberin Devamı ›
Sonra ne mi oldu? Kısır bir döngü sahnelendi dakikalarca. Antalyaspor Süper Lig'de Adana Demirspor'dan sonra en çok gol yiyen ikinci takım. Ve işte bu Antalyaspor'a tam 60 küsur dakika gol atamadı Fenerbahçe. Neden? Ahenksiz oynuyor, takım ruhuyla oynamıyor çünkü. Çünkü Allan Saint-Maximin sahaya tek başına çıkmış gibi. İki, üç hatta dört rakip futbolcuyu eksiltse de finali yapamıyor. Ne doğru zaman ve yerde pas veriyor ne de topu rakip kalenin ağlarıyla buluşacak vuruşu yapabiliyor. Deyim yerindeyse "Ağam bizimle eğlenir." repliğini canlandırıyor.
Lafı eğip bükmeye gerek yok; Fenerbahçe keyif vermiyor, sevenlerini gönendirecek bir futbol oynamıyor veya oynayamıyor. Yani "kötü" değil, "çok kötü" oynuyor Jose Mourinho'nun takımı.
Haberin Devamı ›
Fenerbahçe'nin ilk golünde baş rolde birden fazla kahraman var bence. Szymanski topu baskıyla kazandı, Fred o kazanılan topu asiste çevirdi ve Dusan Tadic de kalitesine yakışan bir vuruşla golü atarak nefes aldırdı Fenerbahçe'ye.
Jose Mourinho'nun tepkisi abartılı olabilir. Ama sahadaki ve VAR'daki hakemlerin gözleri gerçeğe karşı bu denli kapalı olamaz, olmamalı. Ha, görme özürlü değillerse tabii. Edin Dzeko'nun net, tartışmasız şekildeki vuruşu bal gibi goldü. Ancak, bu güzel gol güme gitti ne yazık ki.
Önceki haftalarda da dillendirdim: Yürümesi gereken çok yol var önünde Fenerbahçe'nin. Dolayısıyla futbolcuların tamamının Livakoviç ve Amrabat'ı kendilerine örnek alması şart.
Ha, kötü oynarken bile kazanmak çok önemlidir fakat biraz da kadro kalitesine ve sevenlerinin beklentilerine denk gelen bir futbolu oynamaları gerek artık kısa süre içinde.