Teşekkürler ve Özür!
Saat 22:45’te herkes kafasında İngiltere’yi nasıl eleriz, o gün maçı nerede nasıl ileriz, finale çıkar mıyız gibi sorulara başlamıştı. Hepimizi maç sonu kahreden, acı çektiren durum, belki de en iyi maçımızı oynadığımız hatta en iyi 60 dakikamızı oynadığımız maçta elenmemizdi. Maçtan sonra birçok kişiden duyduğum o söz durumumuzu en net anlatan şu kelimelerdi; madem olmayacaktı neden olur gibi oldu?
Haberin Devamı ›
Ama zaten futbolu bu yüzden seviyoruz, bu yüzden izliyoruz. Bu yüzden hayal kurabiliyoruz. Her şey fiziğe, güce, kaliteye bağlı olsaydı kimse bu sporu izlemezdi. Hayal etmemizi sağlayan dinamikler bir gün gelip bize vurduğunda ona isyan etmemeliyiz. Bir daha ne zaman deneyebiliriz onu düşünmeye başlamalıyız.
Tam olarak bu noktada, dün gece çok üzücü, hayret verici yorumları ve söylemleri görmek beni yenilgiden daha çok üzdü açıkcası. Dün başka bir galaksiden bizim gibi bir canlı formunu dünyaya indirseydik, Montella ile ilgili yapılan yorumları gösterseydik, zannederdi ki biz her turnuvada ya yarı final ya da final oynuyoruz, her turnuvanın doğal favorisiyiz. Turnuvayı kazanamayan hocalarımızı gönderiyoruz. Gördüklerime gerçekten inanamadım. Montella evet değişiklikleri geç yaptı, hem Avusturya hem de Hollanda maçında, kabul. Fakat bu bardağın çok ufak boş olan kısmı, dolu kısmında ise şunlar var; tarihimizde ilk kez yabancı hocayla turnuvaya katıldık, hem de ilk kez grubumuzu lider bitirerek katıldık. Uzun zamandır milli takımlar seviyesinde göremediğimiz bir taktiksel şaheser izledik. Önce Avusturya maçında Ragnick’i sonra da Hollanda maçında Koeman’ı ilk 60 dakika mat etti desek abartı olmaz. Turnuvanın belki de en eğlenceli, seyir zevki yüksek maçlarını biz izlettik. Tüm futbolseverlere kendimizi tekrar hatırlattık. Müthiş bir iz ve gelecek adına çok büyük hayaller yarattık. Belki oyunun son bölümünde istediğimizi aldıktan sonra rakibin verdiği reaksiyonlara hamlelere geç kaldık, cevap veremedik doğru ama bu geliştirebilecek ve değiştirilebilecek bir şey. Zor olan diğerlerini yapmak. Bazı oyuncu tercihleri, değişiklik zamanlamaları bunların hepsinin üstesinden gelinir, öğrenilir. Oyuncularla yakaladığı uyum, rakibe kurduğu taktiksel değişiklikler bunlar kolay bulunacak özellikler değil. Tüm bunların yanında bu genç jenerasyon muazzam bir tecrübe kazandı. Bardağın bu kadar dolu tarafı varken, ufacık boş tarafını abartarak konuşmak ve ortaya dökmek kötü niyetten başka bir şey değildir.
Haberin Devamı ›
Herkesin son 16’da “turnuvanın en formda takımı” Avusturya’ya elenip dönsek tatmin olacağı bir durumdan, yarı finali elimizden kaçırdık hissiyatına geldiği bir turnuvada, maçın hemen sonunda hocayı acımasızca eleştirmek, hemen türk hocaları öne çıkarmak vs. bunlar çok ayıp. İsim isim vermek istemiyorum ama bazı isimlerin niyeti o kadar net belli oldu ki dün akşam. Hocayı sınırlar içerisinde tabi eleştirelim ama dün olanlardan sonra artık Türkiye’de uzun dönemli istikrarlı bir başarının hayal olduğunu bence net biçimde gördük. Umarım yanılırım ve 2026’ya Montella ile hazırlanıp oraya katılırız.
Haberin Devamı ›
O yüzden, başta bizi turnuvaya, maçlara harika hazırladığını düşündüğüm Montella hocama, kamuoyu olarak yaratmaya çalıştığımız tüm kaosa rağmen saha içinde kalan, canını dişine takan, son topa kadar koşan mücadele eden topçularımıza, arka planda çalışan tüm teknik heyete ve profesyonel çalışana kocaman bir teşekkür. Aslında bir de özür, dün maçtan sonra üzerinize gelen, kendi gizli ajandaları için ortaya bu müthiş turnuva deneyimine dil uzatan medya ve kamuoyu için binlerce kez özür. Siz bildiğiniz yoldan dönmeyin, iyi niyetli sizleri destekleyen takip eden bizler biliyoruz ki, bu jenerasyon elbet bir final oynayacak, belki de tarihimizin ilk kupasını ülkemize getirecek. Şu satırları yazarken bile hayal edip tüylerim diken diken oluyor ve heyecanlanıyorum. O gün geldiğinde dün acımasız ve kötü niyetle konuşanlar umarım beraber eğleniyor ve seviniyor olmayız. Hak etmiyorsunuz çünkü!
Tekrar teşekkürler Bizim Çocuklar, tekrar teşekkürler Montella hocam.
Bir not: Değinmeden geçmeyelim; Turpin ve VAR’daki Brisard… Xavi Simmons’un kırmızısı ve Gakpo’nun golü %100 kararı belli olan pozisyonlar olmasa da iki pozisyonda da takdir hakkınızı Hollanda’dan yana kullandınız. Özellikle ikinci yarı her kararda Hollanda’dan yana olduğunu Turpin hissetirdi. Hollandalılar da rahatça bizi çektiler, çekiştirdiler. Bahaneler kaybedenler içindir buna bağlamıyorum tabi ki ama sizi de yazdık bir yere…