Biraz Premier Lig…
Böyle Hikayelerin Hastasıyız!
Haberin Devamı ›
Geçtiğimiz hafta sonu Avrupa’da birçok lig başladı, tabii Premier Lig de bunlardan biriydi… Dünkü Manchester United – Wolverhampton maçı dışında çoğunu izlemeye çalıştım. İlk izlenimler, City yine başka bir seviyede. Diğer takımların bu seviyeyi yakalaması biraz zor gibi. Gerçi Burnley ile oynadılar ancak Burnley geçen seneyi Championship seviyesine göre acayip bir noktada bitiren bir takım ve başlarında belki de Pep sonrası City’e teknik direktör adaylarından biri olan Vincent Kompany var. Tabii futbol bu belli olmaz. Diğer takımların City ile yarışa tutunabilmek için müthiş bir istikrar ve sakatlık sorunu açısından şansa ihtiyacı var gibi gözüküyor. Arsenal nispeten diğerlerine göre daha oturmuş bir kadroyla mücadele edebilir gibi duruyor ancak orada da Jesus’un sezon boyu sağlık durumu ve Havertz’den ne kadar faydalanabilecekleri belirleyici olacak. Bu iki takım dışında, Tottenham ilk maça göre iyi gözüktü, mücadele vereceklerdir, Liverpool yeni orta sahasını takımıyla birlikte uyumlu hale getirebilirse belki, ama beni en çok etkileyen Luton Town ve oyuncusu Pelly Ruddock Mpanzu oldu. Öncelikle Brighton gibi olabilecek en ters takımlardan biriyle deplasmanda oynadılar. Skor aldatmasın fena direnmedi Luton Town, kaldı ki maçtan bir şeyler çıkarabilecek noktaya da geldiler. Tabi olmadı ama maç içinde duyduğum bir bilgi beni çok etkiledi. Pelly Ruddock Mpanzu İngiltere’de Ulusal Lig’de başlayıp, Premier Lig’e aynı takımla yüksele ilk oyuncu olmuş. Ulusal Lig’de 2013’te başlayan Luton serüveni, 2023’te Premier Lig’de maça çıkarak devam ediyor. Az kalsın Luton’un Premier Lig’deki ilk golünü atıyordu, aslında ona yakışırdı ama olmadı :) Derinlemesine düşününce gerçekten başarması ve tekrarlanması imkansıza yakın bir başarı olduğunu düşünüyorum. İngiltere’deki sporla ilgilenen yapımcılara da ilham alacak bir hikaye çıktı. Luton’u ve Mpanzu’yu takipteyiz.
Haberin Devamı ›
Aynısı Bizde Olsa, Ne Olurdu?
Yine bu hafta Premier Lig’de Arsenal ile Nottingham Forest arasında oynanan maçta bilet giriş sisteminde yaşanan bir sorun sebebiyle maçın başlama saatinde tahmini 35.000 taraftar dışarıda kaldı ve stada giremedi. Futbolun bir kültür ve tutku olduğu bir yerde bu büyük bir sorun olsa da, bence kriz yönetimi şahane bir şekilde yürütüldü. Kulüp hızlıca açıklama yaptı ve maçın başlaması gereken saatten 10 dakika sonra maçın başlama vuruşunun yarım saat ötelendiğini duyurdu. Herkes stada girdi ve maç öyle başladı. Arsenal teknik direktörü Mikel Arteta ise maçtan sonra taraftarlardan özür diledi ve gereken açıklamayı yapmış oldu. Hem maçın yarım saat hızlıca ertelenebilmesi hem de sonraki kulüp ve hoca açıklamaları açısından, şahane bir kriz yönetimi dersi. Peki soru, aynı durum bizde olsaydı ne olurdu? Benim bir tahminim var ama…
Yine İngiltere, Yine Ders Niteliğinde!
Normalde üçüncü konu olarak başka bir içerik vardı aklımda ama bu yazıya başladıktan sonra SkySports’un bir haberini gördüm. Dediğim gibi Manchester United – Wolverhampton maçını izleyemedim, ancak anladığım son dakikalarda acayip bir hakem hatası olmuş. Net bir penaltısı verilmemiş Wolves’un. Bugün bu hatada payı olan 3 hakeme bir sonraki hafta maç verilmeyeceği açıklanmış ve konuyla ilgili de yine bir özür açıklaması gelmiş. Yine bir kriz, yine bir şahane yönetim, yine açık iletişim.
Haberin Devamı ›
Gördüğünüz gibi, özür de dilenebilir, gereği de yapılabilir, hatalardan ders de çıkarılabilir, anlayana….