Ülke sıkıcılığında bir maç daha...
Durum yeni değil epeydir böyle; Beşiktaş maçlarının ilk devreleri onlar açısından yok hükmünde geçiriyor. Topla oynamasına oynuyorlar ama oyunu kurgulayamadıklarından uygulama da mümkün olamıyor. Geriye rakibin bariz hatalar yapmış olması kalıyor ki, Ankaragücü ilk devre o hataları yapmayınca bırakın golü kaleye dahi yaklaşamadılar. Ankaragücü ise Beşiktaş stoperlerinin arasına düşen tek pozisyonu gole çevirmeyi bildi. İlk devrenin en ilginç istatistiği ise ‘Orta’ sayıları idi. Beşiktaş 11’de sıfır, Ankaragücü ise 9’da sıfır çekmişti! Nafilenin böylesi... İkinci devresi de ilkinden farklı değildi aynı yavanlık yaklaşık sıradanlık! Rıza Çalımbay’ın yaptığı değişiklikler de esasen oyunun gidişatına etki etmedi ancak 74. dakikada Necip’in kestiği top neticeye doğrudan etki etti. Şimdilerde ‘Geçiş oyunu’ deniyor ya, Alex Oxlade-Chamberlain neredeyse tüm Ankaragücü oyuncularının geri değil, geri geri koştuğu yerde aralarından geçip golü attı. Bu yazı yazılırken Beşiktaş başkanlık yarışında Hasan Arat önde gidiyordu. Arat da tıpkı rakibi Serdal Adalı gibi takımın yola Çalımbay’la devam edebileceğini açıklamıştı haberler göre.
Haberin Devamı ›
Kazanılması gereken zaman...
Haberin Devamı ›
Ne var ki, Beşiktaş’ta revizyondan öte hayli radikal uygulamalara ihtiyaç var sanki. Hem de baştan ayağa... Öncelikle kazanılması gereken şey maçlar değil epeydir kaybedilmiş ‘Beşiktaşlı olma duygusu’dur. Bunun için de elle tutulur planları önce anlatmak ardından da adım adım hayata geçirmek gerekir. Bu da mevcut uygulamaları tekrar ederek değil tam tersi elin tersiyle masadan süpürmek anlamını taşır. ’Kaybedilmiş zaman’ yoktur ‘Kazanılması gereken zaman’ vardır. Ve başkan ile yönetim kurulu zamanın kıymetini bilmek durumundadır. Beşiktaş dün akşam belki yenilmedi ama ‘Zamanı kullanamadığı’ da aşikar. Peki, ‘Ne izledik akşam?’ diye sorarsanız ‘Ülke sıkıcılığında bir maç’ doğruya en yakın yanıt olur sanırım...