Sahi biz ne izledik böyle!

Abone Ol Google News

Gücü, kuvveti ancak tek 45 dakika, onun da 20–25 dakikasını oynamaya yeten ‘Türkiye Süper Ligi’nde bildik, tanıdık bir ilk yarı. Top, onunla daha çok oynayan görünse de aslında ‘oyalanan’ Beşiktaş’ın ayağındaydı. Gol ise tek fırsat bulan ama ondan değil Rey Manaj’ın defansa çarpıp kaleciyi yanıltan şutunda Sivas’tan geldi. Biz öylece sahaya bakıp duruken hiçbir şey yapmadı iki takım ilk devre. Sanki uyuklar gibiydi onca oyuncu. İkinci devrenin başında Beşiktaş bir iki ‘çırpınan atak’ yapınca Fernando Santos’un devreye girdiğini düşünmüştür çoğu insan ancak oyun süratle ‘ülke normalleri’ne döndü. Çünkü Sivas 1-0’ın avantajıyla ‘tuzak hücumlar’ gözleyip bir iki çıkış da yapınca Beşiktaş’ın iştahı kabaramadan söndü. Futbol ‘yıldız oyuncu’, ‘deha hoca’ paradigmasını aşalı çok oldu. İyi bir hocayla tekrarı bol, yaratıcı antrenmanlar yapmadıktan sonra kazanımlar ‘tesadüf’lerin ötesine geçemiyor. O kazançlar da kendi yaptıklarınızdan daha çok rakibin yapamadıklarıyla doğrudan bağlantılı oluyor. Yani geçmişteki takım çalışması, oyuncu profili, mali portre, sık sık hoca değişikliği vd. nedenlerle eksik kalmışsanız gelenin adı Fernando Santos ya da Bülent Uygun olmuş çok değişmiyor, değiştirilebilecek etki sayısı düşük kalıyor. Beri yandan tribün boş, zemin en az sahadaki oyun kadar berbat olsa bile ‘hakeme itiraz’ değişmiyor ve elbette yok yere kendini oyundan attırma da!

Haberin Devamı

Hiç yere...

Haberin Devamı

Beşiktaş epeydir matah bir şey yapamıyordu sahada, bu maçta da yapamayacağı öngörülebilirdi. Gerçi Sivas da gol dışında etkisizdi ama gol atmışlardı en azından. Peki Bülent Uygun hiç yere kendini neden attırdı? Servet Çetin, Bülent Uygun... Şenol Güneş, Burak Yılmaz, Rıza Çalımbay, Serdar Topraktepe, Fernando Santos... Ve gelip giden, gelip gidecek onca futbolcu... Şimdi sorarım size, ‘Biz ne izledik söyler misiniz?’ Beceremeyen futbolcu, yetersiz teknik direktör ya da bizim topraklarda o pek sevilip sık kullanılan haksızlıklar zirvesi benzetmeyle ‘eyyamcı hakem’ mi? Sahi, hangisi?

YORUM YAZ