Akıllı oyunla kazandı..
Birkaç sezondur yaşananların ışığında beklentilerin düşük olduğu, üstelik zorlu bir takımla zorlu bir maça çıkmanın bilincinde olan Beşiktaş, temkinli bir oyun sergiledi. Topu mümkün olduğunca elinde tutup, tempoyu düşük tutarak —gerçi tempoyu artırabilseydi bile bu bir soru işaretiydi— ilk devreyi savuşturmayı planladı. Görünen o ki, hücumda alanı genişletip, arkadaki boşluklara koşu kapasitesi yüksek Milot Rashica ile topla yetenekli Ernest Muçi’yi göndererek Rafa Silva ile buluşmalarını sağlamayı hedeflediler. Bu plan, Muçi, Silva ve Rashica üçgeninin her adımı izlenmeye değer ilk golü getirdi. İlk devre boyunca rakibi hücumdan uzak tutmayı başaran Beşiktaş, bizim buralarda sıkça kullanılan tabirle “Korner dahi attırmadığı” Athletic Bilbao’ya karşı üstünlüğünü korudu. Beşiktaş savunması genel anlamda yerleşik bir görüntü sergilese de rakibin seri pas trafiğine engel olamadı ve arkada bomboş kalan Unai Gomez’in golüne engel olamadı.
Haberin Devamı ›
Sakin kaldı ve!
İkinci devreye yine aynı sakinlik ve dengeyle başlayan Beşiktaş, hemen devrenin başında sağ kanattan organize ettiği iki önemli pozisyonda golle burun buruna geldi. Rafa’nın değerlendiremediği ilk pozisyonun ardından Rashica da ikinci fırsatı gole çeviremedi ancak sanki “Geliyorum” diyen gol nihayet geldi ve gecikmedi. Futbol bir “Alan ve zaman oyunu”dur. Bu oyunda alan yaratmak ve zamanı doğru kullanmak için fiziksel yeterlilik şarttır. Beşiktaş henüz bu seviyede görünmese de sakin kalıp hücum anlarında sahayı mümkün olduğunca genişleterek akıllı bir oyunla maçı kazanmayı başardı, Solskjaer ilk maçında Bilbao gibi zorlu bir rakibe karşı işleyen bir planla umut veren bir başlangıç yaptı. Görüldü ki, eldeki oyuncular “Yıldız transfer politikası” adı altında alınması muhtemel futbolcular kadar iş yapabilecek nitelik ve olgunlukta. Bundan sonrası artık Solskjaer’in oyuncuları “Geliştirme” becerisine bağlı.