Şampiyonlar Ligi ‘hayal'i
27 yıl sonra ilk kez Şampiyonlar Ligi gruplarına bir Türk takımı gönderemiyoruz. Bunun tüm faturasını Trabzonspor’a kesmek doğru değil ancak iki maçta da çok yanlış planlarla oynayan, sahada bariz bir şekilde görünen sorunları çözmek için uğraşmayan Trabzonspor aslında çok rahat bir şekilde elenebilecek bir takım karşısında elendi.
Haberin Devamı ›
İlk maçın aynısı
İlk maçtan göre bu defa oyuncu seçimleri biraz daha farklıydı. Aslında hem doğru hem yanlış seçimler vardı ancak asıl sorun genel oyun planındaydı. Maça fena başlamayan Trabzonspor, temposu ve pas ritmi yüksek bir şekilde maça başladı. Topla oynama konusundaki takıntısından geçtiğimiz maça göre kurtulmuş gibi görünse de bu sadece ilk 10 dakika sürdü. Bu maçta geçtiğimiz maça göre yapılan tek doğru, rakibe geçiş fırsatı verilmemesi. Dorukan-Siopis gibi iki oyuncu bu noktada çok büyük etki sağlasalar da rakibin de skor avantajını korumak adına geçişleri çok fazla kovalamadığını gördük. Bu noktada bu mantaliteye sahip bir rakibe karşı Dorukhan ve Siopis’in aynı anda sahada olması tercihi ne kadar doğru tartışılır.
Haberin Devamı ›
Hatalı A, eksik B planı
Kopenhag takımı bu maçta sadece ortalama bir takım görünümündeydi. Sadece sağlam durarak ve alan savunması yaparak turu geçeceklerinin farkındalardı. Trabzonspor ve Avcı bu durumu bozabilmek adına sahaya ne doğru ve iyi uygulanan bir A planı ortaya koyamazken, işlemeyen bu planın yerine başka bir B planı ortaya koyabildi. İlk maçtaki gibi 4-5-1 şeklinde sahada bekleyen Kopenhag, yine farklı bir şey yapmazken en azından bir hafta sonraki maçta farklı bir deneme yapılabilirdi. Oyuncu tercihleri sebebiyle fazla defansif kalan bu takımda rakibin dengesini bozabilecek tek oyuncu Abdulkadir Ömür’dü. Hem bire bir konusunda hem delicilik konusunda hem de genel anlamda bir dinamizm eksiği bulunan Trabzonspor sadece sağlam bir şekilde bekleyen rakibi karşısında hiçbir boşluk bulamadı. Bu kadar düşük tempoyla Avrupa’da kolay kolay hiçbir takımı yenmemiz mümkün değil. Avcı’nın geçtiğimiz sezon oynattığı pas oyunundaki orta saha kurgusunda Hamsik, Nwakaeme, Bakasetas ve Visca vardı ki bunlar taktiğin kilit oyuncularıydı. Bugün bu oyuncuların hiçbiri yokken bu pas oyununu oynamaya devam etmeye çalışmak büyük hataydı. Bunun yerine çok daha dinamik bir kadro tercihi çok daha doğru olurdu. Zaten oyun planı o kadar işlemedi ve boşluk bulunamadı ki Avcı gibi kenar ortaları kullanmaktan imtina eden bir hocanın takımı bu maçta 35 orta yaptı. Bunların çoğunun isabetsiz olması, durumun plan dahilinde olmadığını göstermesi bir yana hava toplarında üstün bir takıma karşı bu anlamdaki tek iyi hücum oyuncusunun Cornelius olması bu durumun da optimum olmadığını gösteriyor.
Değişiklikler hatalıydı
Maç içi müdahaleler konusunda da sınıfta kalan Avcı, gol gereken bir maçta Dorukhan-Siopis ikilisiyle çıkması bir yana bu yapıyı 73’e kadar bozmaması ilginçti. Bu yapıdan da maçın açık ara en kötülerinden Siopis yerine Dorukhan’ın çıkması bir başka ilginç durumdu. Maç için belki de en doğru oyuncu olan Abdülkadir’in maçın sonunu görememesi bir yana maç sonunda Kouassi gibi plana uygun olmayan bir açık oyuncusunun oyunda olması da oldukça yanlıştı. Bakasetas’ın sakatlık sorunu var ancak oyunda hiçbir etkinlik gösterilemiyorken net bir tehdidi olan bir oyuncu 78’de girebiliyorsa daha da erken oyuna alınabilirdi. Trezeguet-Bakasetas-Abdülkadir üçlüsü en azından bir 30 dakika kadar beraber oynayabilse belki hem tempolarıyla hem şut tehditleriyle rakibin kurgusunu bozma şansı elde edebilirlerdi.
Haberin Devamı ›
Önceliğimiz Avrupa olmalı
Maccabi Haifa’nın Şampiyonlar Ligi gruplarına kalmasıyla ülke sıralamasında İsrail’in de gerisine düşen Türkiye’nin artık tüm temsilcilerinden puanlar toplamaya ihtiyacı var. Sadece ligimize kanalize olup Avrupa’yı ikinci plana atmaya devam edersek, Şampiyonlar Ligi değil Avrupa Ligi bile hayal olmaya başlayacak. Bu kadar büyük bir futbol ülkesinin büyük kulüplerinin önderliğinde ayağa kalkması ve önceliğini Avrupa kupaları yapması ve en önemlisi ufkunu genişletmesi şart.