Kumar!

Abone Ol Google News

Bugün kumar denilen illet insanlığa bulaşmış en büyük tehlikelerden biridir. Çünkü çoğu ülkede yasaldır. Bazı ülkelerde devlet eliyle bile kumar oynatılır ! Bazılarında, devletçe verilen izinlerle özel sektör hakimdir. Bazılarında ise hem devlet eliyle oynatılır, hem özel sektöre izin verilmiştir, hem de yeraltına inmiştir. Galiba bizler üçüncü kategoriye giriyoruz!

Haberin Devamı

Bu illeti ben çok iyi bilirim zira zamanında aileme bulaşmıştır…Verdiği zararları toparlayana kadar epey eziyetli yıllar geçirdik. Kişiyi insanlığından çıkarır, ailesinden hatta hepsinden önemlisi onurundan yoksunlaştırır.

Ama günümüzde bu illet maalesef insanlığı kemirmektedir. Spor gibi bir yaşam felsefesine, fena halde bulaşmıştır. Sponsorluklarla, reklamlarla sinsi sinsi inceden adım atmıştır. Üstelik en büyük kamu koruyucusunun izniyle…Devletlerin izinleriyle! Neden mi bahsediyorum? Tabii ki “müşterek bahisten”.

Maalesef dünyanın en büyük turnuvaları bile bu müşterek bahis sitelerini sponsor olarak bile almaya başladılar. “Avustralya Açık” “William Hill”i, Atlanta ve Miami turnuvaları ise “Betway”i sponsorları arasına kattılar. ABD bu işte lokomotif görevi görüyor.

Haberin Devamı

Bazı siteler oyunculara da sponsor oluyorlar. Alman Zverev bunlardan sadece biri. Kadın tenisini yöneten WTA bile “Fan Duel” adlı bir şirketi “Resmi Müşterek Bahis Sitesi” olarak ilan etti. Hiç merak etmeyin azıcık bir süre sonra ATP’de onları izler. Yakında da hangisinin neyin yararına varolduğunu merak ederiz artık!

Şimdilik şike söylentileri pek yüksek ses getirmiyor teniste. Genellikle çok alt düzey ve bilhassa gençler turnuvalarında oluşuyor. Parasız gençler maalesef onlara teklif edilen paralara kanıyorlar. Zira sözkonusu rakamlar turnuva ödüllerinin 3-4 katı oluyor. Ben delik ayakkabısıyla gizlice kulüp soyunma odasında geceleyen tenisci gördüm. İşte bu tip çocuklar müşterek bahisçiler için fevkalade kolay avlar oluyorlar.

Spordaki kumar illeti izleyicileri de adeta birer yaratık haline getiriyor. Düşünün ki sahadaki iki teniscinin biri turnuvanın başlıca favorisi, rakibi ise orta-karar, sürpriz bile değil. Böyle bir durumda müşterek bahisler büyük bir yoğunlukla favori üzerinedir [ancak çakallar (!) diğerine oynar]. Fanatizmin gittikçe egemen olmaya başladığı dünyamızda, tüm birikiminin gözünün önünde, gününde olmayan bir sporcu tarafından eritildiğini gören bir zavallının tepkisini tasavvur etmek bile acı veriyor.

İşte bu müşterek bahis illetini, geleneksel fanatizm ile kavuşturursanız karşınıza ne tür bir canavarın çıkacağını düşünmek bile irkiltici ! Sahada iki oyuncu sportmence mücadele ediyor. Tribündeki onbinlerce fanatik sahadaki bir oyuncunun karşısında! Yahu bir gözünüzün önüne getirin bakalım; Sahanın bir yanında bir kişi, öte yanında 10.000 kişi…Yaa tüyleriniz diken diken oluyor değil mi? İşte size fanatizm!

Size bir örnek : Dün “ABD Açık”ta Sloane Stephens (ABD) – Angelique Kerber (ALM) maçı vardı. Her iki raket te grand-slam şampiyonları. Aralarındaki çekişmeli maçı üç sette (5/7, 6/2, 6/3) Alman kazandı. Bugün Stephens kendisine 2.000’in (yazıyla ikibin) üzerinde tehdit, küfür ve cinsel taciz içeren tweet ve e-posta geldiğini açıkladı.

Haberin Devamı

Dün “ABD Açık”taki bir başka maçta bunu andıran bir durum oluştu. Resmen endişelendim. Bazı izleyicilerin yüzlerindeki ifade adeta birer yaratık gibiydi.

Ben değil yerel, uluslararası spor karşılaşmalarında bile ulusal marşların okunmasını garipserken nerelere geldik. Spor spor içindir, sportmenlik içindir. Bu bir oyundur, eğlencedir. Bıraksınlar bu bayrak, millet martavallarını. Ulusal marş okuyan izleyicilerin çoğu biter bitmez birbirlerini ölesiye sinkaflamaya başlıyorlar. O marşları söyleyenler arasında döner bıçağıyla maça girmeye yeltenenler var. Marş neyimize. Hadi canım sizde!

Müşterek bahis illeti ucundan bizim tenisimize de bulaştı. Orta hakemlerden genç oyunculara kadar bir yelpaze var. Onun için Tenis Federasyonun bir an önce plastik atık azalımını filan bir kenara bırakıp bu konuda geri dönülemeyecek ve vazgeçirici adımlar atması gerek. Yoksa zamanında ülkenin her yanına yayılan kumarhaneler gibi denetlenemeyecek bir hale dönüşür. Unutmayın ki önce turizm sektörüne 365 gün müthiş bir iş alanı yaratan kumarhaneler 1996 yılında yasaklanana değin nice aileyi felakete götürdü. Tek bir nedeni vardı bu çöküşün: DENETİMSİZLİK. Bu konudaki gecikme işi geri dönülemez bir duruma getirdi.

Hoşça kalın.

YORUM YAZ