Hayat kısa, Aboubakar uçuyor

Aboubakar yine okumayı çok sevdiği kuantum tipi bir gol atmasa, 3 puanı almak daha da zorlaşırdı. Bildiğim kadarıyla şiir okumayı da seviyor, o zaman Cemal Süreya’dan uyarlayalım: “Hayat kısa, Abou uçuyor”

Beşiktaş bu sezon ilk kez, ilk yarısını geride kapadığı bir maçı kazanmayı başardı. Bu ekstra önemli çünkü sezonun ilk 20 maçının çoğunda öne geçince uçan, geri düşünce bocalayan bir Beşiktaş izlemiştik. Sergen Yalçın sezonun ilk yarısının sonunda bu sorunu da çözdü. İlk yarıyı yenik kapasa da bu sezon en fazla isabetli pas yaptığı ilk 45’i oynayan Beşiktaş’ın küçük farklarla VAR’a takılan gollerindeki kolektif organizasyonları gayet başarılıydı. Yenilen gol direkt geri dörtlünün ikisinin rotasyona uğramasından kaynaklanmasa da daha önceki maçlara oranla rakip Göztepe’nin daha çok pozisyon bulması bu geri 4’lünün yarısının değişmesi ve Josef ile Atiba’nın kaçınılmaz

şekilde yorulmaları ile açıklanabilir. Bu kez onların yerine oynadıkça gelişen genç Ersin kritik kurtarışlarıyla ağabeylerinin kademesine giren joker oldu ve Beşiktaş’ı oyunda tuttu.

Ljajic ve Töre önemli

Sergen Yalçın’ın oyuna sonradan dahil ettiği Ljajic ve Töre’nin skora katkı yapmaları da ekstra değerli: Ligdeki 40 maç artı kupa maçlarını sadece 11 hatta 14 oyuncuyla istikrarlı şekilde oynamak mümkün değil. Rotasyona Ljajic ve Töre gibi farklı yeteneklerin eklenmesi sadece nicelik değil nitelik açısından da çok önemli: İkisi de belki süper oynamadı ama Ljajic’in dar alan becerisi ile Töre’nin Aboubakar’a yaptığı asistteki fişek çapraz topu, Beşiktaş’a farklı oyuncu repertuarlarının gücünü ekledi. Tabii Aboubakar yine okumayı çok sevdiği kuantum tipi bir gol atmasa 3 puanı almak daha da zorlaşırdı. Bildiğim kadarıyla Aboubakar şiir okumayı da seviyor, o zaman Cemal Süreya’dan uyarlayalım: “Hayat kısa, Abou uçuyor”