Fenerbahçe Olağan Yüksek Divan Kurulu Toplantısı başladı

Fenerbahçe Spor Kulübü Faruk Ilgaz Tesisleri'nde düzenlenen toplantıya, Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Ali Koç, Yüksek Divan Kurulu Başkanı Şekip Mosturoğlu ve Divan Kurulu üyeleri katıldı. Toplantı saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı.

Fenerbahçe Spor Kulübü Faruk Ilgaz Tesisleri'nde düzenlenen toplantıya, Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Ali Koç, Yüksek Divan Kurulu Başkanı Şekip Mosturoğlu ve Divan Kurulu üyeleri katıldı. Toplantı saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı.

Haberin Devamı

Toplantıda açılış konuşmasını yapan Yüksek Divan Kurulu Başkanı Şekip Mosturoğlu, şunları söyledi;

“Değerli Fenerbahçeliler, Futbolda, gözlerimizin önünde oynanan trajik bir tiyatro, yıllardır aynı şekilde sergilenmeye devam ediyor. Bu trajik tiyatro oyununun sürgit devam etmesinin pek çok nedeni var. Bana göre Türk futbolundaki sorunların temelinde, Türkiye Futbol Federasyonu’nun (TFF) bozulan ve eskiyen kurumsal yapısının sürekli bir şekilde sorunlar üretmesi ve yıllar içinde giderilemeyerek kronik hale gelen bu sorunların adil oyun düzenini bozması yatmaktadır. Bu durum, futbol ailesinin, kurumsal güven eksikliği duymasına neden olmaktadır. Futbolumuzun, bozulan ve eskiyen kurumsal yapısı, modern şartların gerektirdiği şekilde yenilenmediği ve en önemlisi yıllar içinde kaybolan kurumsal güven yeniden tesis edilmediği sürece Türk futbolunda güvenden ve adil oyundan söz edilemeyecektir.

Haberin Devamı

Kurumsal güven kavramı, TFF’nin üyeleri, TFF başkanı, yönetim kurulu, kurullar ve profesyonel çalışanlar arasındaki ilişkilerin esaslarını, bunların yetki ve sorumluluk alanlarının dağılımını, futbolumuzun organizasyonunu belirleyen kurumsal yapıların kalitesini, güvenilirliğini ve şeffaflığını ifade ediyor. Bu yüzden, futbolu yöneten kişilerin yeterlilik ve güvenilirlikleri konusunda bir fikrim olsa da ben futbolu yöneten kişilerle ilgili olarak isimler üzerinden herhangi bir değerlendirmede bulunmuyorum. Çünkü bana göre sorun, kişilerde değil, Türk futbolunun köhnemiş, zaman içinde de bozulmuş kurumsal yapısındadır. İsmi spor kamuoyunda olumsuz bir biçimde tartışılan kişiler de bozulmuş bu yapının bir sonucu olarak geçmiş TFF yönetimlerinde bulunabilmişlerdir. TFF’nin bugünkü kurumsal yapısında, reform boyutlarında esaslı bir değişim olmadığı sürece, sadece futbolu yöneten yada yönetecek kişilerin isimlerinin değişmesi, Türk futbolundaki kronik sorunların çözümünü sağlamayacaktır.

Bugün, Fenerbahçe Spor Kulübü dışında, Türk futbolundaki kurumsal problemleri çözmeye uğraşan, kurumsal yapıyı değiştirmek için çaba harcayan, bu yönde çalışma yapan, fikir üreten pek az kulüp vardır. Kişileri değiştirerek sorunlara çözüm bulabileceğini düşünen bir bölüm kulübümüz, maalesef maddi gerçeklikten uzaktırlar. Bir kısım kulüplerimiz ise sorunları yaratan sistemden lehlerine sonuçlar elde ettikleri için memnundur. Bunların istifa söylemlerinin sebebi de budur. Bunların temel amacı, bu sistemi kendilerine yakın kişilerle yürütmedir. Futbol ailesinin bütün fertlerince anlaşılması ve kabul edilmesi gereken husus, TFF’nin mevcut kurumsal yapısı ile futbolun devasa sorunlarının çözümünün artık mümkün olmadığıdır. TFF’nin seçim sistemi, genel kurul yapısı gibi temel konular çözülmeden, yönetimlerin şeffaflığı, denetimi, hesap verebilirliği gibi temel zorunluluklar giderilmeden futbolun kronikleşmiş problemlerinin çözümü asla mümkün olmayacaktır.

Haberin Devamı

Örneğin Merkez Hakem Kurulu’nun (MHK) ve hakem organizasyonunun bugün ki yapısına bir bakın. Mevcut organizasyonun görev tanımları dünya futboluyla ne kadar uyumludur ve kimler hangi liyakatleriyle bu organizasyon içinde görev yapmaya layık görülüyor. Defalarca söyledik. Hakemlik kurumu, sadece Süper Lig seviyesinde değil, amatör futbola kadar tüm kademelerde sorunludur. Terfi, ödül ve ceza sistemi objektif ve şeffaf bir sisteme bağlanamamıştır. Özellikle klasman sistemindeki kayırmalar ve haksızlıklar Türk hakemliğinin gelişiminin önündeki en büyük sorundur. Hakem eğitimi de çözüm bekleyen bir başka önemli sorundur. Hakem ücretleri, yapılan işin önemi ve yoğunluğuna uygun değildir.

Haberin Devamı

Bir başka örnek yapay zeka sistemi ile yapılan hakem atamaları üzerinden verilebilir. Gördüğünü çalamayan, görmediğini çalan hakemler, onları sistem içinde tutmak için hatalarını görmezden gelen gözlemciler, maç sırasında yaşananları rapor etmeyen ya da yaşanmayanları rapor eden temsilciler vardır. Bunların hazırladıkları raporlardaki teknik verileri hakem ataması yapan yapay zekaya koyarsanız ortaya adil bir sonuç çıkabilir mi? Bugünkü veri toplama süreci değişmeden yapay zeka ile yapılan hakem atamaları, sadece atama yapanları sorumluluktan kurtarmaya matuf, göstermelik atamalar olarak kalacaktır. Yapay zeka ile atama sistemi, sadece atamayı yapanları sorumluluktan kurtarmaya ve sadece bu günkü adil olmayan düzeni sürdürmeye yarayacaktır.

Haberin Devamı

Bu ve benzeri sorunların çözümü için, Türk futbolunun, yeniden yapılandırılması kaçınılmazdır. Yeninden yapılandırmanın ardından, sistem kusursuz bir şekilde çalışmaya başlayıp, federasyonca ve uluslararası kurumlarca belirlenmiş yeni kurallar yönetenlerce eksiksiz uygulandığında, kişisel yarardan ziyade toplam yarar ön planda tutulduğunda, şeffaflık, denetim ve hesap verilebilirlik yönetsel alanda hakim olduğunda, herkesçe arzulanan kurumsal güven ortamı da adil oyun düzeni de sağlanmış olacaktır. Her sezon milyonlarca liranın sarf edildiği, sınırsız maddi manevi fedakarlığın yapıldığı, sporcuların büyük emeklerinin, çabalarının harcandığı bir alanda, sportif başarının, adil oyun düzeninde ve sahada kazanılması gerekmektedir. Basit insani hata boyutunu aşan fahiş hatalar ile şampiyonlukların el değiştirdiği, küme düşen takımların olduğu bir ligde adaletten ve adil oyundan bahsedilemez. İçinde bulunduğumuz bu bozuk düzen onlarca yıl içinde oluşmuştur. Bu bozuk düzenden beslenen ve bu düzende başarılı olanlar vardır. Bunların bu bozuk düzeni değiştirmek gibi bir düşünceleri yoktur. Bunların TFF ve MHK istifa çağrıları mevcut bozuk düzeni değiştirmeye yönelik değil, tam tersine mevcut bozuk düzeni korumaya yöneliktir. Onların istediği, mevcut adil olmayan düzeni, kendi kadroları ile işletmek, yönetmektir. Bizlerin isteği ise; mevcut düzeni değiştirecek kadrolarla sağlanacak güven ortamında futbolun adil yönetimini sağlamaktır.

Onlar, mevcut, adil olmayan düzeninin devamı için bize karşı bir varoluş savaşı içindedirler. Çünkü mevcut düzenin yarattığı her türlü olumsuzluk onların lehine sonuçlar vermektedir. Bu yüzden, ortaya çıkan sorunlar sonrasında, onlar, mevcut düzeni sürdürebilmek için kişilerin değişimini istemektedir. Bizler ise ortaya çıkan sorunlar karşısında kişilerden bağımsız olarak mevcut düzenin bir daha sorun çıkmayacak şekilde düzeltilmesinin peşindeyiz. Şimdilerde, bugünkü bozuk düzenden beslenenler, bugün yaşanan fikri çatışmanın iki kulübün sportif rekabetinden kaynaklandığı şeklinde bir yalana sarılmaktadır. Dikkatinizi çekmek isterim. Bizler mücadelenin odağına Türk futbolunun toplam faydasını ve ortak çıkarlarını koymuşken bu düzenden beslenen rakibimiz kendi faydasını ve kendi çıkarını bu mücadelenin merkezine koymuştur. Farklılığımız açık, önceliklerimiz biri birinden farklıdır. Bizler yasa dışı bahisle, çifte kontratla, karaborsa biletle, kayıt dışı kazanç ve sponsorluklarla Türk futbolunun yararı için, adil oyun için mücadele ederken rakibimiz bizi bu mücadelemizde durdurma gayretindedir.

Adil olmayan bozuk futbol düzenine karşı sürdürdüğümüz mücadeleyi iki takımın kendi arasındaki sportif rekabet olarak açıklamak sadece bu düzenden beslenenlerin yararına olacaktır. Mücadelemiz sadece kendimiz için değil, Türk futbolunun ortak menfaatleri ve toplam kazancı içindir. Son on yılda kazanılan şampiyonluk sayılarına bir bakın. Kazanılan şampiyonluk sayılarının sportif gerçekliğe uygun olduğunu kim söyleyebilir. Hal böyle iken yaşanan fikri çatışma sportif rekabet ile nasıl açıklanabilir?

Bu mücadelede Fenerbahçe Spor Kulübü, büyük ölçüde yalnızdır. Bu yalnız mücadelemiz, 3 Temmuz’dan sonra daha belirgin hale gelmiştir. Esasen 3 Temmuz kumpasının asıl amacı da adil olmayan futbol düzenini değiştirmek için mücadele eden, mevcut düzeni yıkma konusunda güçlenerek durdurulmaz hale gelen Fenerbahçe Spor Kulübü’nün devre dışı ve yalnız bırakmaktır. 4 Nisan’da uğradığımız silahlı saldırı ve 12 Mayıs hadiseleri de bu çerçevede değerlendirilmelidir. Bilinmesini isterim ki mücadelemizdeki bu yalnızlığımız, bizi mücadelemizden asla geri çeviremez.

Hatırlatmak isterim. 3 Temmuz’da başlayan yalnız mücadelemiz sonucunda, devletin tüm kurumlarını içten saran FETÖ, sarı-lacivert duvara çarparak durmuş, geri çekilmeye mecbur kalmıştır. O gün de yalnızdık ve böylesine büyük bir mücadeleyi bu yalnızlık içinde kazandık. Bugün de yalnız olabiliriz. Bizlere bu mücadelemiz sırasında sosyal medyada, 3 Temmuz sözde şike süreci üzerinden saldıranlara, 3 Temmuz Kumpasında FETÖ ile ortak olup, bugün de karşımızda olanlara cevap vermeye tenezzül bile etmeyin. Onlar, 3 Temmuz’un rövanşı peşinde koşuyorlar. Ama çabaları nafile olacak. Göreceksiniz sonunda bu mücadeleyi de yine biz kazanacağız. 3 Temmuz’un rövanşını kimseye vermeyeceğiz.

Geçtiğimiz günlerde önceki Başkanımız Sayın Aziz Yıldırım ile Başkanımız Sayın Ali Koç bir araya gelmiştir. İki Başkanımız, bu birlikteliklerinde Kulübümüzün bugününe ve yarınına ilişkin düşüncelerini çok samimi bir şekilde ve açıklıkla birbirleriyle paylaşmışlardır. Bu buluşma son derece verimli bir buluşma olmuştur. Bu tarihi buluşma, Fenerbahçe camiasının, birlik ve beraberliğini sağlama, müşterek sorunlar karşısında tek vücut olarak harekete geçişin adeta bir işaret fişeğidir ve çok değerlidir. Başkanlarımızın, kendilerine yönelik hiçbir kişisel öncelikleri yoktur. Her iki Başkanımızın da kişisel öncelikleri, Fenerbahçe’nin güçlü ve başarılı olmasıdır. Her iki Başkanımızın da ortak vizyon ve değerleri kadar farklı vizyon ve değerleri de vardır. Başkanlarımızın sahip oldukları farklı vizyon ve değerler Fenerbahçe’nin zenginliğidir. Bununla birlikte Başkanlarımızın her ikisinin de ortak misyonu Fenerbahçe’nin iyiliğidir. Başkanlarımızın yarattığı tablo, büyük camiamızın uzun yıllardan beri görmediği, özlemini duyduğu bir tablodur. Bu birliktelik, Fenerbahçe tarihi için kesinlikle önemli bir kilometre taşı olacaktır. Toplantı içeriği konular son derece yoğun ve önemlidir. Ama bu toplantının yapılmasından ve sonrasında toplantıdan çıkarılması gereken en önemli mesaj Fenerbahçe’nin tüm bireyleri ile bir arada olduğunda güçlü olduğudur. Tarafımız bellidir. Tarafımız Fenerbahçe’dir.

Futbolda yaşadığımız zorlukların büyük bir bölümü, konuşmamın başında belirttiğim üzere içinde bulunduğumuz futbol ikliminden kaynaklanmaktadır. Bu iklimi değiştirmek için Başkanımız Sayın Ali Koç, yöneticilerimiz, büyük bir mücadele veriyorlar. Ancak yıllar içinde oluşmuş olan bu olumsuz futbol iklimini bir anda düzeltebilmek mümkün değildir. Bu olumsuz futbol ikliminden beslenen, bu düzenin değişmemesi için kendileri adına adeta bir var olma mücadelesi veren kişi ve kurumlar bulunmaktadır. Bu yüzden bu iklimin olumlu yönde geçişi zaman alacaktır.

Geçen toplantıda da ifade ettiğim üzere mücadele ettiğimiz her alanda başarılı olabilmek için arkalarından iteklenen, kendilerine avantajlı yarışma şartları sunulan, rakiplerimizden farklı olarak biz, “kusursuz” olmalıyız. Başkanımız ve yönetimimiz başta futbol takımımız olmak üzere tüm takımlarımızın “kusursuz” olması için her türlü fedakarlığı yaptılar, yapıyorlar. Takımlarımızın “kusursuz” olması için Başkanımızın ve Yönetim Kurulumuzun yapmış oldukları fedakarlıkların olumlu sonuçlarını her geçen gün görüyoruz. İstikrarlı galibiyetlerin alındığı, içinden geçmekte olduğumuz bu süreçte hepimizin, Fenerbahçemizin çıkarlarını her şeyin üstünde tutarak, yönetimimize destek vermesi, yönetimimizle birlikte hareket etmesi gerektiğini düşünüyorum. Büyük bir tarihi geçmişe ve güçlü bir potansiyele sahip olan Fenerbahçe Spor Kulübü, birlik ve beraberlik içinde önüne çıkacak tüm zorlukları aşacak ve hak ettiği noktaya kısa bir süre içinde dönecektir. Sizlerden ricam, kulübümüzün birlik ve beraberliğini korumaya devam etmenizdir. Unutmayalım ki Fenerbahçe Spor Kulübü hepimiz için çok değerli ve vazgeçilmezdir.

Önümüzdeki hafta şampiyonluk yarışında çok önemli bir maça çıkacağız. Bugünkü futbol ikliminde bu maçta da önümüzde pek çok zorluk olacaktır. Unutmayın ki elde edilen zaferlerin kıymeti, çekilen zorluklarla ölçülür. Tarihimize bir bakın. 3-1 den dönen Gaziantep maçımızı, 2011’de 5-3’lük Buca maçımızı, 2-0’dan dönen Sevilla maçımızı hatırlayın. Bu maçların yanında mabedimizi rakipler için cehenneme çevirdiğimiz büyük maçları hatırlayın. Geçen sezon 10 kişi ile sadece rakibi değil, hakemleri de yendiğimiz TT Arena’yı, Tuncay’ın, Alex’in, Kezman’ın sessizliğe gömdüğü İnönü’yü, geçen sezon bir şehrin tamamı karşımızdayken başımız dik çıktığımız Avni Aker’i hatırlayın. 2010-2011’de TT Arena’da geriden gelerek Semih ve Alex ile 2-1 kazandığımız maçımızı hatırlayın. Böyle kazanılmış nice maçlarımız var. “Buradan çıkılmaz” denilen stadyumlarda, futbolcularımızın sizlerle birlikte kazandığı zaferleri hatırlayın. Bu maçlar tribündeki on ikinci adamın, futbolcularına olan inancı ve desteği ile her şeyden önemlisi sahaya hükmetmesi, rakiplerimizin üzerine kabus gibi çökmesi ile kazanılmıştır.

Benzer şekilde, yakın zamanda, iki sıfır mağlubiyetten geri döndüğümüz, Göztepe ve Rizespor maçları taraftarımızın birlik ve beraberlikle yarattığı tribün gücü, futbolcularımızın ve teknik ekibimizin azmi ile kazanılmıştır. Şampiyonluk umudumuz sürdükçe, sahada mücadele eden futbolcularımızın sizin desteğinize ihtiyaç duyacağını asla unutmayın. Sahada mücadele eden futbolcularımızla tek vücut olun. Sizlerin tribünlerde milyonlarca Fenerbahçe taraftarının inancının sesi olduğunuzu asla unutmayın. Sevdamızın, tarifsiz büyüklüğünü unutmayın. Sınırda nöbet tutan askerin kalbi, küçük bir çocuğun hayalleri, milyonlarca Fenerbahçelinin umutları tribünde sizin omuzlarınızda. Son düdük çalana kadar kaybedilmiş hiçbir şey yoktur. Mücadele sürmelidir. Fenerbahçe; azim, cesaret ve kararlılığın kulübüdür.

Tribünde verdiğiniz destekle yüreğinizi ortaya koyduğunuz her bir saniye futbolcularımızın sahadaki mücadelesinin arkasında olmalısınız. Kulübümüzün şanlı tarihinin bir gereği olarak, sahada 11 futbolcumuzun arkasında, onlarla birlikte savaşan milyonlar olduğunu, sizleri gıpta ile seyredenlere göstermenizi gerektirmektedir. Unutmayın sahayla tutkumuz birleştiğinde yenemeyeceğimiz rakibimiz yoktur. Unutmayın ki asaletini renklerinden, gururumuzu tarihinden, gücümüzü Fenerbahçe sevgisinden alıyoruz. Bunun için diyoruz ki ‘Yaşa Fenerbahçe’.”

YORUM YAZ