Şansal Büyüka'dan Burak Yılmaz isyanı!
ŞANSAL BÜYÜKA İLE DOBRA DOBRA
Bizim yerli antrenörler, maalesef ilkokula yeni başlayan çocuklar gibi yaz transferinde, “Al... Al... al...”, kış transferinde “Al... Al... al...” demekten başka bir şey bilmiyorlar. Ala ala kulüpler battı, borç gırtlağa dayandı.Türkiye’de arayıp yetiştiren, elindeki oyuncuyu geliştiren antrenör maalesef yok. Bu konuda Şenol Güneş’i çok özel bir yere koyuyorum. Şenol Hoca elindeki her futbolcudan “Maksimum Güneş” sağlıyor.
Lafı uzatmayalım, yakın tarihi sıralayalım. Trabzonspor’da Şenol Güneş döneminde Egemen Korkmaz, kaleci Onur Kıvrak, Selçuk İnan, Yasin Öztekin, hatta Umut Bulut zirve yaptı. Fenerbahçe, Beşiktaş dolaşıp pek de zirveyi yakalayamayan Burak Yılmaz, Şenol Güneşli sezonlarda Trabzonspor forması ile 30’lu gollere abone olmadı mı? Şenol Güneş sonrası Olcan Adın nerede, diğerleri aynı çizgiyi niye koruyamadı?
Şenol Güneş sezonlarında Bursaspor’da Volkan Şen, Şener Özbayraklı, Fernandao zirve yapmadı mı? Türk futboluna Ozan Tufan’ı kim armağan etti? Bu futbolcular sezon sonunda çok yüksek paralarla Fenerbahçe’ye transfer olmadı mı?Beşiktaş, tarihinin son dönemlerinde altın yıllarını Şenol Güneş’le yaşamadı mı?
Şenol Güneş dönemindeki Oğuzhan, Gökhan Töre, Olcay Şahan, Kerim Frei, Tolgay, hatta Cenk Tosun daha birçok futbolcu o parlak günlere bir daha dönebildi mi? Gençlerbirliği’nden yedek olarak alınan Tosiç, Şenol Hoca’nın elinde takımın vazgeçilmezi olmadı mı, dünya paraya satılmadı mı? Avrupa futbolunun marka golcüsü Mario Gomez, gözden ve milli takımdan düşüp, Fiorentina’da sıradan günler yaşarken, Şenol Güneş’in elinde yeniden doğmadı mı, artık “hayal” diye baktığı Alman Milli Takımı’nı yeniden yakalamadı mı?
Unuttuklarım, kusura bakmasınlar. Şenol Güneş’in Türk futbolunda, kendisini diğer hocalardan ayıran böyle bir özelliği var. “Cila ustası” gibi... Çalıştırdığı kulüplerde her futbolcu, zirveyi Şenol Güneş zamanında görüyor. Elindeki futbolcuyu parlatmasını biliyor. Her futbolcudan “Maksimum Güneş” sağlıyor. Şenol Güneş, tavırları, mesleğe bakışı, yaşamı, futbola yaklaşımı ve “maksimum verim” sağlayan anlayışı ile gerçekten Türk futbolunda farklı bir hoca...
Burak Yılmaz ile nereye kadar?
Burak Yılmaz yaşlanıyor, eski Burak değil... Gene koşuyor, çalışıyor, her şeyini veriyor ama, en azından gole gitmek, gol üretmek adına eski veriminde değil... Bakıyorum, ufukta yeni bir golcü görünmüyor. Ne zamana kadar Burak Yılmaz’ın sırtında gideceğiz. Türk futboluna çok acele, çok yetenekli ve verimli golcüler gerekiyor. İşin kötü tarafı, bu konuda henüz en ufak bir ışık yok.
Ha gayret Enes
TRT’de Tümer Metin, “Efecan’a 30 yaşında gelen milli takım şansı Enes Ünal’a çok erken yaşta geldi ama değerlendiremedi” dedi. Tümer Metin’e çok katılıyorum. Türk futbolunun yana yakıla bir golcü aradığı şu dönemde Enes Ünal kendisinden beklenen çıkışı maalesef yapamadı. Ha gayret Enes... Iskalama şu şansları...
Futbolun doğrusu Ozan Tufan’dan...
Türk futbolunun ve futbolcusunun temel eksiklerinden biri, “dikine oyunu” beceremeyişi... Hızlı hücuma çıkamıyoruz, sürekli yan pas yapıyoruz. Bu konuda farklı bir oyuncu karşımız çıkıyor: Ozan Tufan...Futbol kitabında yan pası yok. Sürekli dikine oynuyor. Hızlı oynuyor. Top ayağındayken dripling yapıp önünü açabiliyor. Mesafe kat ediyor. Takımı ve topu rakip kale önüne en kısa yoldan taşımasını biliyor. Ozan Tufan iyi oynar, kötü oynar... Ama futbolun doğrusunu oynuyor, oynamaya çalışıyor.
Devam Merih
Milli takımın gururu Merih Demiral, çok ağır sakatlıktan son derece iyi döndü. Juventus’ta tam ilk on birin “bankosu” olmaya hazırlanırken, çok uzun süre sahalardan uzak kalan Merih, kısa sürede gene Avrupa transfer borsasının gözdesi oldu. Merih’e önemli teklifler var. Bonservisi için 25-50 milyon eurolar konuşuluyor. Ne güzel... Devam Merih...
Oyun içi istikrar
Rusya karşısında ilk yarıda niye bu kadar kötü oynayıp, bu kadar pozisyon verdik, ikinci yarıda nasıl oldu da futbol adına ne gerekiyorsa hepsini yerine getirdik. Maç içindeki bu çarpıcı değişim bir Cengiz Ünder’in oyuna girmesi ile açıklanamaz. Öyle ki şut, pas, orta, topla oynama, bütün istatistikler bizim yanımızda... Şunu kabul edelim; oyun içi istikrara ihtiyacımız var.
Cengiz dönüyor
Türk futbolunun büyük umudu Cengiz Ünder, son dönemlerde uzun süreli sakatlıklardan çok çekti. Belki de bu nedenle Roma’da gözden düştü ve İngiltere’nin yolunu tuttu. Ancak son Rusya maçının ikinci yarısında oyuna giren Cengiz, çok hazır ve istekli göründü. Cengiz dönüyor, buna inandım.
Herkese kapıyı açma hocam
A Milli Takımı’nın hocası Şenol Güneş, “Kapım her futbolcuya açık” diyor. Hocanın yerinde olsam, o kapıyı her futbolcuya açmam. Hatta kapatırım. Bu milli takım “ağalardan-paşalardan-ağır abi”lerden çok çekti. Şimdi ortada hevesli, istekli, canlı, aidiyet duygusu ile oynayan, ay-yıldızlı formanın sorumluluğunu anlayan bir milli takım var. Üstelik üç gün ara ile oynadığımız iki maça iki ayrı kadro çıkartacak kadar zengin bir futbolcu kadrosu... Bırakın bu tertemiz ortamı, ayrık otları kaplamasın.
İyi bir kuşak
Milli takımda iki müthiş kaleciye sahibiz. Mert oynuyor, genelde çok iyi oynuyor. Bir başka büyük kaleci Uğurcan Çakır arkasında bekliyor. Stoperimiz Ozan Kabak cezalı duruma düşüyor, yerine oynayacak stoperimiz hazır... Bir golcü dışında her alanın, her mevkinin ikişer-üçer iyi adamı var. Kim ne derse desin, iyi bir kadro, hatta iyi bir kuşak yakaladık.
Karşı olmasam da...
Starejik olarak bir puan hayati önem taşımıyorsa, beraberliği temelden karşıyım. Hele beraberliğe oynayan takımlara... Buna rağmen milli takımın üç gün ara ile oynadığı, önce Almanya ile 3-3 , sonra Rusya ile 1-1 berabere kaldığı maçlardan gururum okşandı. Bu maçlar dünya futbolunun da radarında... Kulüp takımlarımız Avrupa’da bu kadar dökülürken, milli takım hiç olmazsa bu iki sonuçla ciddi itibar sağladı.
Fatih Terim 'evet' demez
Ajansspor’da okudum. Galatasaray’da genel kurul üyelerinin bir bölümü Fatih Terim’e başkanlığa aday olması için teklif de bulunacakmış. Bunu ben aylar önce Galatasaray kulislerinin çok önemli bir isminden duymuştum. Galatasaray’ın ağır toplarından Terim’e böyle bir teklif giderse, “evet” der mi? Sanmıyorum...
Kadir kıymet bilinen yerde...
Milliyet’te okudum. Aslantepe’ye taşınan Galatasaray Müzesi’nde bir Fatih Terim köşesi ile birlikte, hocanın balmumundan heykeli yapılacakmış. Metin Oktay, Turgay Şeren, Jupp Derwall, Brian Birch gibi efsanelerin heykelinin bulunduğu müzede, Avrupa Şampiyonu olan hocanın heykeli de mutlaka olmalı... Neyse, geç olsa bile bir yanlıştan dönülüyor. Gerçi kendi yaptığımız heykelleri, günün birinde kendimiz taşlıyoruz ama, hiç olmazsa Fatih Terim heykeli, kapalı bir alanda, Galatasaray Müzesi’nde olacak. Kadir kıymet bilinen bir yerde...
Bataklık kurumuyor
Beşiktaş Başkanı Ahmet Nur Çebi, annesinin iki, kendisinin iki evini ipotek ederek kulübe kredi sağlamış. Daha önce de kişisel hesabından 100 milyona yakın para aktardığı biliniyor. Kim ne derse desin, Ahmet Nur Çebi önemli fedakârlıklar yapıyor ama, tek başına nereye kadar... Kulüpler batık, tek başına katkı ne kadar olursa olsun, bataklık kurumuyor.
Beraberliğe para vermeyin
TFF, lig maçlarında galibiyete 2.6 milyon lira, beraberliğe 1.3 milyon lira ödüyor. TFF‘nin yerinde olsam, beraberliğe verdiğim parayı kaldırır, galibiyete verilen parayı 3.9 milyon liraya çıkartırım. O zaman belki de, “Aman kaybetmeyelim, kontrollü oynayalım” diye futbolu berbat etmek adına her türlü hesabı yapanların bir kalesi yıkılmış olur. Belki de futbol oynamayı, kazanmayı o zaman hatırlarlar. Hani “paranın açamayacağı kapı yok” demişler ya o hesap...
Hala öğrenemedik
Sakaryalıyım, sıkı bir Sakaryasporluyum. Tam bir futbol kenti Sakarya... Seyirci olsa her maç 15-20 bin taraftar tribünde olacak. Bu sezon gene çok harcadık, gene iddialı kadro kurulduğunu düşündük. İlk 4 haftada liderden 6 puan geride kaldık. Kolay kaybetmiyoruz, ama kolay da kazanamıyoruz. İlk dört maç 1 galibiyet, 3 beraberlik... Her yıl grubun en az yenilen takımı ama en fazla berabere kalan takımıyız. Her sezon çok transfer yapmakla, çok beraberlik almakla ve özellikle yavaş oyunla şampiyonluğun asla gelmeyeceğini, bunca acı tecrübeye rağmen halen öğrenemedik.
Yalan rüzgarı
Transfer daha yeni bitti. “Ohh rahatladık” dedik ki, ocak ayı transfer haberleri şimdiden çıkmaya başladı. Allah aşkına yeter, durun biraz... Transfere daha 4 ay var. Bu hızla giderseniz, Türkiye’ye gelmeyen futbolcu kalmayacak. Bu kadar yalan rüzgarı arasında gerçek transfer ihtimallerine de kimse inanmayacak.