Burun damlası abdesti bozar mı? Oruçluyken Burun damlası orucu bozar mı? Diyanet
Ramazan ayının yaklaştığı bu günlerde bir çok sorunun cevabı internet üzerinden araştırılıyor. Hastalığı olanlar bazen burun spreyi kullanmak zorunda kalabiliyor. Peki, Burun damlası abdesti bozar mı? Oruçluyken Burun damlası orucu bozar mı? Diyanet... Detaylar haberimizde...
Ramazan ayının gelmesiyle bir çok vatandaş oruçla ilgili şüpheye düştüğü soruların cevaplarını arıyor. Mübarek ayda oruç ibadetlerini yerine getirecek olanlar Hz. Muhammed’in ümmeti tutacakları orucu sağlıklı bir şekilde yerine getirebilmek için orucu bozan ve bozmayan durumları da merak etmeye başladılar. Peki, Burun damlası abdesti bozar mı? Oruçluyken Burun damlası orucu bozar mı? Diyanet
Haberin Devamı ›
Tedavi amacıyla burna damlatılan ilacın bir damlası, yaklaşık 0,06 cm3’tür. Bunun bir kısmı da burun çeperleri tarafından emilmekte, çok az bir kısmı mideye ulaşmaktadır. Bu da mazmazadan (ağzı su ile çalkalamadan) sonra ağızda kalan rutubette olduğu gibi orucu bozacak düzeyde görülmemiştir. Kaldı ki bu işlem yeme içme yani gıdalanma anlamı da taşımamaktadır. Dolayısıyla burun damlası orucu bozmaz (DİYK 22. 09. 2005 tarihli karar).
Göz damlası orucu bozar mı?
Konunun uzmanlarından alman bilgilere göre, göze damlatılan ilaç, miktar olarak çok az (1 mililitrenin 1/20’si olan 50 mikrolitre) olup bunun bir kısmı gözün kırpılmasıyla dışarıya atılmakta, bir kısmı gözde, göz ile burun boşluğunu birleştiren kanallarda ve mukozasında mesâmat (gözenekler) yolu ile emilerek vücuda alınmaktadır. Kaldı ki bu işlem yeme içme yani gıdalarıma anlamı da taşımamaktadır. Dolayısıyla göz damlası orucu bozmaz.
Haberin Devamı ›
Anestezi orucu bozar mı?
Anestezi, acı ileten sinir yolları üzerinde iletimin değişik seviyelerde engellenmesi demektir. Lokal, bölgesel ve genel anestezi olmak üzere, üç türlü anestezi vardır. Küçük ameliyatlarda ameliyat bölgesinin yakın çevresine iletimi engelleyen ilaçların verilmesi ile oluşan anesteziye, "sınırlı uyuşturma" denir. Vücudun daha geniş bölgeleri, örneğin belden aşağısı veya bir yarısı iletimin omurilik düzeyinde engellenmesi için omuriliğe veya omuriliğe varmadan geniş bir sinir grubunun oluşturduğu bağlantı yerleri üzerine ilaç verilerek oluşturulan anesteziye "bölgesel anestezi" denir. Hastanın uyutulup ağrının duyulması beyin düzeyinde engellenirse, bu tür anesteziye "genel anestezi" denir.
Anestezi, nefes yolu veya iğne ile vücuda ilaç verilerek oluşturulmaktadır. Nefes yolu veya iğne ile yapılan anestezi, mideye ulaşmadığı gibi yeme-içme anlamı da taşımamaktadır. Ancak bölgesel ve genel anestezide, acil durumlarda ilaç ve sıvı vermek amacıyla damar yolu açılarak, bu açıklık işlem süresince serum vermek suretiyle sağlanmaktadır. Bu itibarla, sınırlı uyuşturma orucun sıhhatine engel değildir. Bölgesel ve genel anestezide serum verildiği için oruç bozulur.
Haberin Devamı ›
Diş eti kanaması abdesti bozar mı?
Hanefîler'e göre bedendeki bir yaradan çıkıp yaranın dışına akan kan abdesti bozar. Diş etinden çıkan kan ise karıştığı tükürüğün yarısı veya daha fazlası kadar olduğunda abdesti bozar (Mevsılî, el-İhtiyâr, 1/10).
Şâfiîlere göre ise abdest, sadece ön ve arkadan çıkan şeylerle bozulur. Bunların dışındaki yerlerden gelen sıvılar abdesti bozmaz. Dolayısıyla Şâfiîlere göre diş eti kanamasıyla abdest bozulmaz (Mâverdî, el-Hâvî, 1/199-200).
Allah nerededir?
Zaman ve mekân Allah tarafından yaratılmış olup sınırlılık ifade eder. Bu nedenle zaman ya da mekânla sınırlı olmak yaratılmışlara ait bir özelliktir. Allah ise yaratıcıdır. Dolayısıyla Allah zaman yahut mekânla sınırlı olacak şekilde ifade edilemez.
Zaman ve mekândan münezzeh olarak Allah Teâlâ her daim kullarına yakın ve onlarla beraberdir. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de bu anlamı ifade eden pek çok âyet vardır; “Kullarım sana, beni sorduğunda (söyle onlara): Ben çok yakınım. Bana dua ettiği vakit dua edenin dileğine karşılık veririm. O hâlde (kullarım da) benim davetime uysunlar ve bana inansınlar ki doğru yolu bulabilsinler.” (el-Bakara, 2/186), “Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona şah damarından daha yakınız.” (Kâf, 50/16), “O, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra Arş'a istivâ edendir... Nerede olsanız, O sizinle beraberdir. Allah yaptıklarınızı görür.” (el-Hadîd, 57/4).
“Rahmân Arş’a istiva etmiştir.” (Tâhâ, 20/5) gibi müteşâbih âyetlerden yola çıkarak Allah’ın gökte olduğu şeklinde yapılan yorumlar, İslâm âlimlerinin geneli tarafından kabul görmemiştir. Zira bu ve benzeri âyetlerin anlamları müteşâbih olup Allah’ın yüceliğini ifade etmektedir. Her ne kadar sıfatlarıyla Allah Teâlâ’yı bilsek de O (c.c.), zâtı itibarıyla idrak ve tasavvurumuzun ötesindedir. İnanan kimseye düşen, O’nun insana şah damarından daha yakın olduğu bilinciyle hareket etmesi, iman ve amelleriyle Rabbine yönelip kulluk görevini yerine getirmeye çalışmasıdır.
Haberin Devamı ›
Özür hâli ne demektir ve özür sahibi kimse ne zaman abdest alır?
Haberin Devamı ›
Fıkıhta özür kavramının en çok kullanıldığı konuların başında, sürekli devam eden abdest bozucu hâller gelir. Sürekli burun kanaması, idrarını tutamama, sürekli kusma, yellenme, yaranın sürekli kanaması ve akması, kadınların istihaze durumları gibi abdesti bozan ve süreklilik taşıyan bedenî rahatsızlıklara özür, böyle bir özrü olan kimselere de özür sahibi denir (Kâsânî, Bedâî’, 1/28, 29; Merğinânî, el-Hidâye, 1/34; İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, 1/305).
Bir kimsenin ibadet konusunda özür sahibi sayılabilmesi için özrünün, bir namaz vakti içinde abdest alıp namaz kılacak kadar bile kesilmemesi ve her namaz vaktinde en az bir defa tekrarlaması gerekir. Özür hâli, sebebin tam bir namaz vakti süresince kesilmesiyle ortadan kalkar (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, 1/305-306).
Özür sahibi kimse Hanefî mezhebine göre her namaz vakti için abdest alır. Zira Hz. Peygamber (s.a.s.) özür sahibi bir kadına böyle yapmasını bildirmiştir (Buhârî, Vudû’, 63 [228]). Özür sahibi, özrü dışında abdesti bozan farklı bir durum meydana gelmedikçe, vakit içinde aldığı abdestle dilediği kadar farz, vacip, sünnet, kaza namazı, cuma ve bayram namazı kılabilir, Kâbe’yi tavaf edebilir ve Mushaf’a dokunabilir (Merğinânî, el-Hidâye, 1/34). Ancak özür sahibinin abdesti namaz vaktinin çıkmasıyla bozulur. Dolayısıyla yeni namaz vaktinde tekrar abdest alması gerekir.
Özür sahibi kimsenin abdesti özür hâli dışında abdesti bozan diğer şeylerle bozulur (Kâsânî, Bedâî’, 1/28). Mesela idrarını tutamayan ve bu sebeple özür sahibi sayılan kimsenin, burnunun kanamasıyla veya yellenmesiyle abdesti bozulur.
İmam Şâfiî’ye göre özür sahibi kimsenin bir namaz vakti içinde kılacağı her farz namaz için ayrı ayrı abdest alması gerekir. Zira onun abdesti kıldığı namaz bitince son bulmuş olur. Bu abdest ile dilediği kadar nâfile namaz kılabilir (Şirbînî, Muğni’l-muhtâc, 1/282).
Mâlikî mezhebine göre özür sahibinin abdesti, vaktin girmesi veya çıkması ile değil, özrün dışında abdesti bozan bir şeyin meydana gelmesi ile bozulur (İbn Rüşd, Bidâyetü’l-müctehid, 1/41; Desûkî, Hâşiye, 1/114-118).
Bir kimsede bulunan özür hâlinin, kişiyi ileri derecede sıkıntıya sokması ve abdest almada ciddi zorluklarla karşı karşıya bırakması durumunda Mâlikî mezhebinin bu görüşü ile amel edilebilir.
Gusül (boy abdesti) ne zaman gereklidir ve sünnete uygun gusül abdesti nasıl alınır?
Gusül; cünüplük, hayız ve nifas gibi hükmî kirlilik hâllerinin giderilmesi için ağız ve burun dâhil bütün bedeni yıkamak suretiyle yapılan hususi temizlik demektir. Kur’ân-ı Kerîm’de, “Eğer cünüp iseniz, iyice temizlenin (yıkanın)” (en-Nisâ, 4/43; el-Mâide, 5/6) buyrulmaktadır. Hz. Peygamber’in (s.a.s.)sünnetinde de ihtilam olma veya cinsel ilişki sonucu cünüplük hâlinde veya hayız ve nifas sonrasında gusletmek emredilmiştir (Buhârî, Gusül, 22, 28 [282, 291]; Müslim, Hayız, 87-88 [348-349]; Ebû Dâvûd, Tahâret, 118, 127 [314, 359]).
Gusül abdesti ağza su alıp boğaza kadar çalkalamak, burna su çekmek ve bütün vücudu hiç kuru yer bırakmayacak şekilde yıkamak suretiyle alınır. Burada sayılan işlemler Hanefîler'e göre guslün farzlarıdır. Birinin eksik bırakılması hâlinde gusül geçersiz olur. Guslün bu farzlarından başka bir de sünnetleri vardır.
Sünnetleri de yerine getirilerek gusül şöyle alınır:
Gusletmek isteyen kimse niyet ederek besmele çeker. Ellerini yıkar, vücudunda bir necaset/maddî kirlilik var ise onu temizler, avret yerlerini yıkar. Sonra sağ eli ile üç defa ağzına su vererek iyice çalkalar, daha sonra üç defa burnuna su çekerek temizler ve namaz abdesti gibi abdestini tamamlar. Sonra da vücudunun her tarafını iyice yıkar. Guslettiği yerde su birikiyorsa, son olarak ayaklarını yıkayıp guslünü tamamlar.