Kredi ile yarışan pilot
Otomobil sporları denildiğinde doğal olarak akla, 'parası bol' insanlar gelir. Öyle ya; otomobil para, lastik para, benzin para, servis para… Ancak sevimli mi sevimli, içten mi içten bir yarışçı, Hakan Uçucu'yu dinlerken kazın ayağının pek de öyle olmadığını kavradık!
- Hakan Uçucu kimdir?
- Köken olarak Eskişehirli’yim ama doğma büyüme İstanbullu’yum. Bu spora 2000 yılında gönül verdim ama 2004 yılında ralli yapmaya başladım. İstanbul’daki mahalli yarışlarda hem pilot, hem co-pilot olarak yer aldım. 2006 sezonundan itibaren bütün ralli şampiyonlarında fiilen yarıştım. Şu ana kadar hem genel klasmanda hem de kendi sınıfımda toplamda 6 Türkiye şampiyonluğu ya da birinciliği kazandım.
- Otomobil sporlarının zorluklar nelerdir?
- Ralli eskiden zengin sporuydu ki halâ öyle ama büyük bir tutku. Yüklü bir maliyet gerektiriyor. En az 70 bin lira en yüksek 250 bin lira arasında değişen bütçelerden söz ediyoruz. Bunların hepsini kendi cebimden veriyorum, sponsor olmadan bu sporu gerçekleştirmek haliyle zor oluyor. İngilizler bu olayı güzel bir sözle özetlemiş aslında; "No money, no rally."
- Tehlikeli bir spor mu?
- Kaza riski fazla olan bir spor, zorlu etaplardan geçiyorsunuz ve riski göze alarak yarışıyorsunuz. Büyük sorumluluk gerektiriyor, kendi sorumluluğunuz bir yana co-pilotunuzun sorumluluğu da sizin üzerinizde. İki kişinin ekip ruhuyla yapması gereken bir spor ve açıkçası kimse rallide co-pilot olmak istemiyor. Co-pilot bulmak çok zor herkes bir hevesle pilot olmak istiyor ama çaba ve emek gerektiriyor. Öncelikle korkamamanız ve kendinize güvenmeniz gerekiyor. Zorlu süreçlerden gelerek pilot olabiliyorsunuz, mesela ben cam silerek, lastik değiştirerek başladım. Önce istemeniz lazım özetle.
- Otomobil sporları kadar Eskişehirspor fanatiğisiniz. Yarış otomobilinizin üzerinde Eskişehirspor amblemi ve ‘Es-ES’ yazısı var. Bu ne anlama geliyor?
- Son yılarda Eskişehir kentinin ralliye bakışı diğer illere göre daha farklılaştı. Kent ilgi gösteriyor, futbol takımıyla da bağlantılı olunca iş daha güzel bir hal almaya başladı tabii. Dönemin Eskişehirspor Başkanı Halil Ünal ile konuştuk ve Es Es logosunu otomobile yapıştırma kararı aldık. Bu konuda da uzlaştık. Bu hamleyle beraber kentte daha tanınır hale geldik. Belirli bir kitle oluştu.
- 2013 sezonundaki hedefimiz, kendi kategorimiz, Sınıf 7'yi kazanarak, Eskişehirspor'a, sponsorlarına ve Gökkuşağı Cafe'ye değer katmak istedik. Sosyal sorumluluk projesi olduğu için üzerinde düşündük ve otomobilimizin ön camına da reklamlarını koyduk.
- Ne tür bir sosyal sorumluluk projesi?
- Özetle; down sendromlu gençleri topluma kazandırmak ve meslek sahibi yapmak amacıyla oluşturduğu bir proje diyebiliriz. Ama biraz daha açarsak; Gökkuşağı Cafe, Tepebaşı Belediyesi'nde yer alan bir mekân. Cafe, her cafe gibi normal şekilde hizmet veren bir yer ama en önemli farkı, garsonların hepsinin down sendromlu çocuklar olması. Çocuklar cafenin üst katında eğitim görüyorlar ve yaşamlarını daha güzel şekilde devam ettirmeye çalışıyorlar. Ben bu projenin iler ki yıllarda Eskişehir'in sembolü olacağına inanıyorum.
- Fanatik bir Eskişehir taraftarı olduğunuz biliniyor ‘ Es Es’ ile bağınız nasıl gelişti?
- Eskişehirspor taraftarı ve camiası, tribün kültürüne, futbol kültürüne, İstanbul takımlarına göre daha bağlıdır. Tribünlerin ilk 'amigosu' Amigo Orhan'dır. Tezahüratlarla bestelerle taraftarı bir arada tutar ve organize ederdi. Zamanının en iyisiydi bu anlamda. Eskişehirspor profesyonel lige ilk çıktığında şampiyon olmuş, İstanbul takımlarının dikkatini çekmişti. O zamanlar 3 büyükler Es Es'e karşı birlik olmaya karar verdiler. Amigo Orhan'ı transfer etmeye çalıştılar. Fenerbahçe'ye, Galatasaray'a ve Beşiktaş'a rakip olarak görülüyordu. 68 - 74 arasında deyim yerindeyse ligde 'fırtına' gibi esmişti.
- Bu sezon rallideki şampiyonluğunuzu Eskişehirsporlu futbolcu rahmetli, Ediz Bahtiyaroğlu'na armağan ettiniz çok vefalı bir davranış bu yaptığınız şey...
- Es Es demek vefa demektir, bütün taraftarlar bunu bilir. Eskişehir'i tabeladaki sonuca göre tutmazsınız, bir tutkudur. Ediz'e borçluyduk bu anlamda biz de Ediz kardeşimize naçizane bir armağan sunduk, şampiyonluğu vefa borcumuz vardı çünkü...
- Otomobil sporunun pahalı bir hobi olduğunu söylüyorsunuz. Sponsorsuz bu sorunu nasıl aşıyorsunuz?
- Benim hiç kimseden ‘parasal’ anlamda beklentim olmadı. Normal geliri olan bir insanım. Her sezon öncesi bütçemi yapıyorum ve ardından bankaya gidip kredi çekiyorum. Yıl boyunca yarışıp diğer yandan da kredi taksitlerini ödüyorum. Yapmak isteyen insan yapar mazeretlerin ardına sığınmaz!
Örneğin 2013 sezonu için 60 bin Tl kredi kulandım ve taksitlerini ödüyorum…
Ufuk Aslan