Nasri'yi Beşiktaş'ın elinden kapan adam: Monchi

Premier Lig kulüplerinin şu sıralar İspanya'dan almak istedikleri en önemli kişi, bir futbolcu değil. 'Transfer Kralı' Monchi'den bahsediyoruz.

Nasri'yi Beşiktaş'ın elinden kapan adam: Monchi

Ramon Rodríguez Verdejo, namıdiğer Monchi, 2000 yılında Sevilla'da Futbol Direktörü olarak göreve başladığında kulüp büyük bir finansal krizin içindeydi ve küme düşmüştü. Ondan iki şey istediler: Altyapıyı geliştir ve yurtiçi ve yurtdışında kapsamlı bir oyuncu izleme düzeni oluştur.

O güne kadar birinci küme seviyesinde kulüp tarihi boyunca toplam 4 kupa kazanabilen İspanyol ekibi, Monchi'den bu yana 9 kupa kazandı. Bu kupaların arasında, üç UEFA Avrupa Ligi ve bir UEFA Süper Kupa da var.

Peki bu nasıl gerçekleşti? Monchi'nin tüm Avrupa'yı hayran bırakan transfer dehası ile.

Futbolculuk kariyerinin büyük bir kısmında Sevilla'da yedek kaleci olarak görev yapan Monchi, idarecilik kariyerinde çok daha iyisini başarmaya kararlıydı. Altyapıdan çıkan oyuncuların kalitesini artırmasını istediler. Kalite artmakla kalmadı, buradan çıkan çok önemli oyuncular, çok önemli paralar karşılığında dev kulüplere satıldı.

Sergio Ramos, Jesus Navas, Alberto Moreno, Luis Alberto, Jose Antonio Reyes... Altyapıdan yetişen bu oyunculardan yaklaşık 100 milyon avro gelir elde edildi. Finansal kriz bataklığına saplanmış bir kulüp için, muazzam bir ticari başarı.

ESM Altın Ayakkabı (Golden Shoe) sıralamasında Messi liderliği kaptırmadı, Cenk Tosun ve Enes Ünal...

Sadece altyapı da değil. Andreas Palop, Dani Alves, Federico Fazio, Martin Caceres, Adriano, Ivan Rakitic, Julio Baptista, Seydou Keita, Christian Paulsen, Luis Fabiano, Carlos Bacca... Monchi'nin farklı yıllarda transfer etmiş olduğu bazı oyunculardan oluşturulan bir 11. Peki bu kadrodaki isimlerin ortak özelliği ne? Hepsinin Monchi döneminde transfer edilip, Monchi döneminde satılmış olması.

Bu oyuncuların Sevilla'ya maliyeti 25 milyon avroyu bulmadı. Başka kulüplere transfer olurken ise kulübe yaklaşık 170 milyon avro kazandırdılar. Etkileyici, değil mi?

Amerikan Futbol Ligi NFL'de New England Patriots'ın başardığının bir benzerini, Avrupa'da Sevilla başarıyor. Başka takımlarda beklentilerin altında kalan veteran ya da genç oyuncuları değerinden az paraya transfer edip, değerinden fazlasına satıyorlar. Gelen, gideni aratmıyor. Yollarına devam ediyorlar.

Peki bu isimler nasıl belirleniyor? Monchi, Mayıs 2016'da The Guardian'dan Sid Lowe'a verdiği röportajda bunu şu sözlerle açıklıyor: "16 kişi farklı ligleri takip ediyor. İlk beş ay boyunca çok sayıda maç izliyoruz ama belirli bir hedefe sahip olmuyoruz. Sadece dataları değerlendiriyoruz. Her ay, her ligden bir ideal 11 oluşturuyoruz. Aralık ayı geldiğinde ise, o ana dek farklı seviyelerde düzenli olarak forma giymiş (iç saha, dış saha, milli takım) oyuncuları izleyip daha geniş kapsamlı bir profil oluşturuyoruz. Sonunda neredeyse 250 kişilik bir liste oluşuyor. Teknik direktör bize, 'Bir maçta ortalama 11 km koşan, tam hızda 800m gidebilen, iki ayağını da kullanabilen bir sol bek istiyorum' dediği zaman, bu adayların sayısı 10'a düşüyor."

Bugüne kadar yaptığı her transfer başarıyla sonuçlanmadı elbette. Büyük umutlarla alınan Yevhen Konoplyanka takıma bir türlü uyum sağlayamadı ve sezon başında Schalke'ye gönderildi. Arouna Kone alındığında kulübün en pahalı transferiydi ama 41 maçta sadece 2 gol atabildi.

İstisnalar kaideyi değiştirmiyor. Monchi modeli Sevilla'yı başarılı ve kalıcı bir kulüp haline getirdi. Sezon başında teknik direktör Unai Emery'yi kaybettiler. Yerine Jorge Sampaoli geldi ve Sevilla, La Liga'da ilk üçü zorluyor.

Geçen sezon, üst üste üçüncü kez olmak üzere, Avrupa Ligi'ni kazanan takımdan Ever Banega, Jose Antonio Reyes, Grzegorz Krychowiak, Ciro Immobile ve Kevin Gameiro gitti. Yerlerine gelen Luciano Vietto, Paulo Henrique Ganso, Franco Vazquez, Joaquin Correa, Matias Kranevitter, Pablo Sarabia, Hiroshi Kiyotake ve Wissam Ben Yedder gidenleri çok da aratmıyorlar.

Spor Toto Süper Lig'in son iki sezonuna damga vuran Beşiktaş, Manchester City Menajeri Pep Guardiola'nın kadrosunda düşünmediği Samir Nasri'yi transfer etmeye çok yaklaştı. Taraflar el sıkıştı, geriye imzalar kaldı. Nasri bir yıllığına Beşiktaş'a kiralanacaktı.

Ancak olan oldu, devreye Monchi girdi. Beşiktaşlılar'ın hevesini kursağında bıraktı ve Fransız yıldızı İspanya'ya getirdi.

"Eğer bir oyuncu, 'Beni Chelsea istiyor' diyorsa, ona 'Benimle niye görüşüyorsun ki o zaman?' diyorum. Ama eğer seni isteyenler Swansea ya da Tottenham'sa, gel görüşelim. Ben şehri pazarlıyorum, kulübü anlatıyorum. Sözlerini tutan, ödemelerini aksatmayan ciddi bir kulübü."

İşini ciddiye alan ve 'kimse vazgeçilmez değildir' felsefesine gönül veren Monchi, Sevilla'dan bir dünya devi yarattı. Premier Lig kulüplerinin onu idareci olarak transfer edebilmek için sıraya girmesine şaşmamalı. (Goal.com)

Haberin Devamı
YORUM YAZ