Yaşayan efsane Ahmet Ayık'ın güreşe başlama hikayesi

Karakucak güreşte 'yaşayan efsane' ve 'yenilmezleri yenen adam' olarak ifade edilen Ahmet Ayık, 85 yaşına rağmen dinç ve sağlıklı yaşamıyla örnek oluyor. Ayık; hayatını değiştiren, olimpiyat ve dünya şampiyonlukları getiren güreşe başlamak için babasını zor ikna ettiğini, annesini ise hiç edemediğini anlattı.

Yaşayan efsane Ahmet Ayık'ın güreşe başlama hikayesi

Antalya'da yaşamını sürdüren Ahmet Ayık, başarılarla dolu hayatı ve hala spordan uzak kalmayan yaşam biçimiyle çevresine örnek oluyor. Her gün saat 06.00'da uyanan, kahvaltısını yaptıktan sonra en az yarım saat yürüyüş yapıp daha sonra denizde yüzen Ayık, beslenmesine de dikkat ediyor. Eti ayda 1-2 kez yiyen, ağırlıklı sebzeyle beslenmeyi tercih eden Ayık, un, şeker ve tuzdan da uzak duruyor.

Haberin Devamı

Çevresinde 'Yaşayan efsane' olarak anılan, birçok kez belgesellere konu olan Türkiye'nin yaşayan en eski karakucak güreşçisi Ayık, yaşamına çok sayıda başarı ve ödül sığdırdı. 15 yaşında başladığı güreşlerde 1964 Yaz Olimpiyatları'nda Tokyo'da gümüş ve 1968 Yaz Olimpiyatları'nda Meksika'da altın madalya kazandı. İki defa dünya (1965, 1967), 2 defa da Avrupa (1967, 1970) şampiyonu olan Ayık, baba tarafından Sultan Abdülaziz döneminde saray güreşçisi olan Karaoğlan'ın da torunu. Ayık, 'Yenilmez' diye bilinen Sovyet güreşçi Aleksandr Medved ve İranlı güreşçi Gulam Rıza Tahti'yi tuş ederek, tarihe de adını 'yenilmezleri yenen adam' olarak yazdırdı. Ahmet Ayık, profesyonel olarak 1970 yılında güreşi bıraktıktan sonra güreşle ilgili organizasyonlara destek verip, yeni sporcuların yetişmesine katkı sunuyor.

Haberin Devamı

BABASI GÜÇLÜKLE İKNA EDİLDİ, ANNE HEP İTİRAZ ETTİ

Güreşe Sivas'ın Doğanşar ilçesindeki Eskiköy'de başladığını anlatan Ayık, ailesinin başlarda sıcak bakmadığını söyledi. Babası Ömer Ayık'ın zor ikna edildiğini anlatan Ahmet Ayık, "Kendi yöremde başpehlivanlığa kadar yükseldim. Sonrasında askere gittim. Profesyonel olarak da askerde bu işe başladım. Köye dönünce babam bir daha şehir dışına çıkmama izin vermedi. Annem Fatma Ayık'ı ikna edemedik ama babamı zor ikna ettiler. Babamı çok zorladılar. 'Oğlun Türkiye şampiyonu, dünya şampiyonu olacak. Bayrağımızı göndere çektirecek iftihar etmez misin?' deyince babam ikna olmuştu" dedi.

"3 BEYAZDAN UZAK DURUR, MUTLAKA DENİZDE YÜZERİM"

Sonrasında başlayan Türkiye ve dünya güreşlerindeki kariyeriyle ilgili de konuşan Ayık, "İngiltere'de dünya şampiyonu oldum. Aleksandr Medved'i yendim. 'Yenilmez adam' deniliyordu. Sonra başka birini çıkardılar karşıma. Meksika'da olimpiyat şampiyonu oldum. İranlı Tahti'yi de yendim" diye konuştu. 

Ayık, hala dinç bir bünyeye sahip olduğunu, takip gerektiren hiçbir hastalığı olmadığını da anlatarak şöyle konuştu:
"Mutlaka yüzerim. Birkaç tur yürüyüş yaparım. Gıdaya çok dikkat ederim. Sebze ağırlıklı besleniyorum. Kırmızı et çok sık yemem. Çok şükür ayaktayım. Uzun süre yürürüm. Eskiden 1 saatten fazla yürürdüm. Ancak şimdi hiç durmadan yarım saat yürüyebilirim. Şeker hayatımda yok. 3 beyaz yok."

YORUM YAZ