Tarihe geçen Türk: İbrahim Bölükbaşı
İki organizasyonda da yarışan tarihteki 13.’üncü, aynı yıl yarışan 3’üncü, aynı yıl iki ayrı branşta yarışan tek sporcu olan İbrahim Bölükbaşı FANATİK'e konuştu.

2016 Rio Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları, ülkemiz için belki çok parlak sonuçların alındığı organizasyonlar olmadı. Her ne kadar Paralimpik’te üç altın alsak da... Ancak Türk sporu için ilginç bir olayın gerçekleştiği oyunlar olarak tarihe geçti Rio... İbrahim Bölükbaşı isimli sıra dışı bir sporcu, bugüne kadar hiç gerçekleşmemiş bir olaya imza attı Rio’da. Görme engeline rağmen Rio 2016 Olimpiyat Oyunları’nda serbest güreşte mücadele veren İbrahim Bölükbaşı, 15 gün sonra da Paralimpik Oyunları’nda judoda tatamiye çıkarak dünya spor tarihine geçti.
Milli sporcu, 2012 Londra’dan sonra 2016 Rio Olimpiyatları’nda da Serbest Güreş Milli Takımı’nda 96 kiloda mindere çıktı. Londra’da 5. olan, ancak 21 Ağustos tarihinde Rio’da ilk turda elenen Bölükbaşı bu kez, 10 Eylül 2016’da Paralimpik Oyunları’nda judoda ‘B3 az görenler’ kategorisinde açık sıklette tatamiye çıktı. Judoda ilk maçını kazanıp, ikinci maçını kaybederek ikinci turda elenen Bölükbaşı, böylece hem Olimpiyat hem de Paralimpik Oyunları’nda mücadele veren tarihteki 13 sporcu arasına giren ilk Türk sporcusu oldu. Bölükbaşı, engelli atlet Oscar Pistorius ve engelli yüzücü Natalie du Toit’ten sonra Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları’nda aynı yıl mücadele veren tarihteki üçüncü sporcu olurken, aynı yıl iki ayrı branşta yarışan tarihteki ilk sporcu unvanını elde etti.
Ağzından adeta kerpetenle laf aldım!
Erzurum’un Pasinler ilçesinde doğan Bölükbaşı, ailesindeki kalıtsal bir göz hastalığı nedeniyle 8 yıl önce görme kaybı yaşamaya başladı. Halk arasında tavuk karası adı verilen gece körlüğü hastalığının tedavisi olmadığı için Bölükbaşı görme kaybıyla yaşamak zorunda kaldı. 3 yıl önce judoya başlayan 26 yaşındaki İbrahim Bölükbaşı, 2014’de ABD ’de yapılan IBSA Görme Engelliler Dünya Judo Şampiyonası ’nda dünya üçüncüsü olarak 2016 Paralimpik Oyunları ’na katılmaya hak kazandı.
Böylesine ilginç bir istatistiğe imza atan milli sporcu, buna rağmen basınla arasına mesafe koyuyor ve medyaya pek konuşmak istemiyor. Benimle konuşmamak için de zaten bin dereden su getirdi! Ancak kendisini ikna edince Ankara’da buluştuk. Mütevazı, çekingen bir Anadolu çocuğu. Ağzından adeta kerpetenle laf aldım. Sorduğum bazı sorulara cevap vermedi! Dolayısıyla kısa bir söyleşi oldu. İlk olarak görme engeliyle nasıl yüzleştiğini sordum. O da cevap verdi:
Engelli olmasaydım tarihe geçmezdim!
“17-18 yaşlarındaydım. Akşam hava karardıktan sonra görme sorunları yaşamaya başladım. Başlangıçta herkesin benim gibi gördüğünü sanıyordum! Ama doktora gittiğimde gerçekle yüzleşmek zorunda kaldım. Tavuk karası teşhisi kondu. Ailemden bana miras kalan genetik bir hastalıkmış. Şu an yüzde 40 görme engelliyim.” Öğrendikten sonraki tepkisini sordum, cevabı şu oldu:
“Başlangıçta üzüldüm tabii ama yapacak bir şey yok. Kader diyorum artık. Böyle yaşamaya alıştım zaten. Hatta şimdi faydasını bile gördüm. Spor tarihine geçecek bir ilke imza attım. Görme engelli olmasaydım, sıradan bir sporcu olarak devam edecektim!”
Güreş yaparken, judoya nasıl başladığını sorduğumda ise şu cevabı verdi İbrahim Bölükbaşı:
“Güreş Milli Takımı’yla kamp yaparken, yakınımızda da görme engelli judocuların kampı vardı. Judo antrenörleri güreşle judo yakın olduğu için, benim de görme engelimi öğrenince, gel bir dene bakalım dediler. Ben de bu şekilde başladım. Judo güreşe göre daha kolay bir branş. Bir müddet çalıştıktan sonra ilk turnuvada Türkiye Şampiyonu oldum, bu da benim şevkimi artırdı. Daha sonra da Dünya Şampiyonası’nda üçüncü olarak Paralimpik kotası aldım.”
Bir kaç günlük oğlumu bırakıp gittim
“Zor olmuyor mu peki, iki ayrı branşta spor yapmak? diye sordum, o da cevapladı:
“Ben 14 yıldır güreş yapıyorum. Zaten hep çalışıyorum, önceliğim her zaman güreş. Judo antrenmanlarına da şampiyonalara 15-20 gün kala başlıyorum. Eğer yeterince çalışabilsem judoda şampiyon olurum.” Sözünü kestim ve “Paralimpik öncesi de çalışamadın mı?” diye sordum. Devam etti: “Hayır çalışamadım. Olimpiyat sırasında da oğlum olduğu için Türkiye’ye gelmek zorunda kaldım. Sonra bir kaç günlük çocuğumu bırakıp tekrar Rio’ya uçtum. Bu da zaman kaybı oldu benim için. Hem yol yorgunluğu hem idman yapamamam nedeniyle judoda ikinci turda elendim. Ayrıca judoda yarışan bir çok sporcu engelli bile değildi! Nasıl almışlarsa, rapor almışlar gelmişler! Zaten güreş de iyi gitmemişti, ilk turda elenmiştim.”
Hedefim iki organizasyonda da şampiyonluk
“Peki tarihe geçtiğinin farkında mıydın? şeklindeki soruma ise yanıtı şu oldu: “Değildim. Paralimpik sonrası öğrendim. Şaşırdım tabii. Aynı yıl iki ayrı branşta müsabakaya çıkan tarihteki tek sporcu benmişim. Eğer engelli güreşi olsaydı, tabii ki o branşta yarışırdım. Ama bu sefer de tarihe geçemezdim değil mi!” Ankara ASKİ Kulübü’nün sporcusu olan İbrahim Bölükbaşı’ya görme engeline rağmen nasıl güreştiğini sordum, o da şöyle cevap verdi: “Pek sorun olmuyor. Ben uzağı göremiyorum, yakını görüyorum.” “Tabelayı ve antrenörünü de görüyor musun?” diye araya girdim, Bölükbaşı da “Biraz bulanık olsa da görüyorum.” dedi.
İbrahim Bölükbaşı’na son olarak “Bundan sonrası için neler planlıyorsun?” diye sordum. Cevabı şu oldu:
“Yaşım daha genç, en az 10 yıl daha spor yaparım. Hedefim hem Olimpiyat hem de Paralimpik Şampiyonu olarak bir kez daha tarihe geçmek. Böyle bir fırsat elime geçmişken değerlendireceğim. Güreşte gençlerde Avrupa, dünya şampiyonluklarım, büyüklerde Olimpiyat beşinciliğim var, neden şampiyonluk da olmasın ki? Çok çalışacağım ve bunu başaracağım.”
Hamit Turhan