Galatasaray'ın geleceği: Atalay Babacan...

Galatasaray ve U17 Milli Takımımızın yıldız adayı ve 10 numarası Atalay Babacan TFF'nin Tam Saha dergisinin Haziran ayı sayısına konuştu. İşte Atalay Babacan hakkında bilinmeyenler...

Galatasaray'ın geleceği: Atalay Babacan...

Henüz U17 Millî Takımı'nda oynamasına rağmen, ay-yıldızlı formayla bugüne kadar 21 gol attı. Küçük yaşlarda bir dönem stoper oynasa da kendini bulduğu forvet arkası pozisyonuyla yeteneğini iyiden iyiye göstermeye başladı. U17 Avrupa Şampiyonası'nda takımımızın maestroluğunu yapan genç yıldız adayının hayattaki idolü ise ailesi… Yukarda ismi geçen isim Galatasaraylı Atalay Babacan. İşte genç futbolcunun TFF'nin Tam Saha dergisine verdiği röportaj...

Atalay Babacan kimdir?

28 Haziran 2000'de Denizli'de doğdum. Annem, babam da Denizlili zaten. İkisi de öğretmen. Bir ağabeyim var. O da hem Ümit Millî Takım oyuncusu hem de Denizlispor'da forma giyiyor. İsmi Alperen Babacan. Stoper ve sağ bek oynuyor. Annem eski bir atlet. Babam da voleybol oynarmış. Kısacası ailede geçmişten beri spor merakı varmış. Futbola yeteneğim keşfedilince de futbol oynamaya başladım.

Atalay Babacan kimdir?

Futbol yeteneğin nasıl keşfedildi peki?

Çok küçük yaşlarımda babam fark etmiş. Sol ayağımı kullanıyormuşum ve toplara iyi vuruyormuşum. Küçükken Denizli'nin merkezinde değil, Tavas ilçesinde oturuyorduk. 6 yaşındayken, daha iyi eğitim alabilmemiz için anne ve babamızın kararıyla Denizli'nin merkezine taşındık. Annem, babam da tayinlerini Tavas'tan merkeze aldırdı. Alperen ağabeyim dışında bir ağabeyim daha var. Büyük ağabeyim Ahmet. Merkeze taşınınca annem ve babam, sosyal etkinlik olsun diye iki ağabeyimi Pamukkale Üniversitesi'nin futbol okuluna yolladı. Ben de arada kendilerini izlemeye gidiyordum. Ağabeylerimin futbol hocası Behçet Arım bir gün antrenmandan sonra beni yanına çağırdı ve penaltı atışı kullandırttı. Ben de penaltıyı gole çevirdim. Bunun üzerine Behçet Hoca, bundan sonra benim de antrenmanlara katılmamı istedi. Normalde oradaki antrenmanlara katılmak paralıydı ancak Behçet Hoca bana, "Senin ücret ödemene gerek yok" dedi. Bir anlamda burslu oldum yani. 12 yaşına kadar da Behçet Hocanın antrenman yaptırdığı takımlarda amatör olarak top oynadım. 12 yaşına gelince Denizli'de kurulan TFF Futbol Köylerine katıldım. Orada da Faruk Kozan Hocanın üzerimdeki emeği büyüktür. Yaşım büyüdükçe, yeteneğim de daha çok ortaya çıkmaya başlamıştı. Dönem dönem kuruluyordu futbol köyleri. İki-üç sene boyunca da Futbol Köylerine gitmeye devam ettim.

Şu an oynamakta olduğun 10 numara pozisyonuna geçişin nasıl oldu?

Futbol Köylerinde ve Denizli'de oynadığım takımlarda beni zaman zaman bazı pozisyonlarda deniyorlardı. Genelde orta sahanın ortasında oynuyordum ama topu iyi kullandığım için bazen stoper olarak denedikleri bile oluyordu. Daha sonra Galatasaray'ın altyapısına geçince, forvet arkası oynamaya başladım. Orta sahanın ortasında oynarken de hücuma sürekli destek oluyordum. Şut çekiyor, asistler yapıyordum. Küçüklüğümden beri de gol vuruşumun iyi olduğunu söyleyebilirim. Galatasaray'ın U15 takımında oynarken geçtim şimdiki pozisyonuma. O dönemki hocamız Ünsal Yaşar, ofansif özelliklerimden ve hızımdan daha fazla yararlanmak için beni forvet arkasında oynatmaya başladı. Bu özelliklerim nedeniyle de forvet arkası pozisyonunda kalıcı oldum. Gol attıkça, daha çok asist yaptıkça da özgüvenim arttı bu pozisyonda.

Şimdiki kulübün olan Galatasaray'ın altyapısına geçişin nasıl gerçekleşti?

Denizlispor'un altyapı sorumlusu Ali Yalçın, oğlu da TFF Futbol Köylerinde oynadığı için, bizim oradaki çalışmalarımızı izlemeye geliyordu. Beni de beğendi ve Denizlispor altyapısına çağırdı. Denizlispor'un okul takımıyla Türkiye Finalleri'ne gittik. O finallerde, Galatasaray'ın altyapısından Ahmet Keskinkılıç Hoca beni beğenmiş. Daha sonra her şey üst üste geldi diyebilirim. O dönem, U13'lerin katıldığı Vodafone Kupası vardı ve bizim yaş grubumuz da 12 olmasına rağmen Denizlispor altyapısı olarak bu turnuvada yer alıyorduk. Orada, turnuvanın en başarılı oyuncularının karşı karşıya geldiği "All-Star" maçına seçildim. Hatta stoper oynamıştım All-Star maçında. Bu turnuvadan bir hafta sonra, U13 Türkiye Finalleri'ne katıldık. Finale kadar yükseldik ancak finalde Bursaspor'a kaybettik. Buradaki performansımı da görünce, Galatasaray altyapısına almaya karar vermişler.

Galatasaray'ın altyapısında geçirdiğin süreleri ve ay-yıldızlı formayla tanışma hikâyeni anlatır mısın?

U13 Türkiye Finalleri'nden sonra beni birçok kulüp istiyordu. Bir gün babam geldi ve "Tayinimi İstanbul'a aldırıyorum. Gidelim mi Galatasaray'a?" dedi. Benim de hayalimdi tabiî. Küçüklüğümden beri Galatasaraylıydım. Denizli'den, İstanbul'a taşınmak durumunda kalacaktık ama ben cesaretli biriyim. "Tamam baba, gidelim!" dedim. Böylelikle 2013 yazında Galatasaray'a transfer oldum. Bunun üzerine babamla ikimiz İstanbul'a taşındık. Alperen ağabeyim o dönem henüz 16 yaşında olduğu için, annem onunla birlikte Denizli'de kaldı. İlk dönemler farklı bir ortama ve şehre alışma konusunda zor günler geçirdim diyebilirim. Denizli'den İstanbul'a her geri dönüşümde hüzünleniyordum. İlk 1.5 sene bu şekilde geçti diyebilirim. Daha sonra her şeye alıştım. Bu sene başında da annem İstanbul'a taşındı. Onun da gelmesi beni iyice rahatlattı. Millî Takım'a seçilme hikâyem de şöyle oldu… Galatasaray'ın U14 takımıyla oldukça başarılı sonuçlar alıyorduk. Şu an U17 Millî Takımı'nda benim dışımda bulunan 6 arkadaşım da bu takımdaydı. Sonra bir baktım Millî Takım'ın Antalya'daki U14 seçmelerine çağrılmışım. Oradan da Şenol Ustaömer'in çalıştırdığı U15 Millî Takımı'na seçildim. Ay-yıldızlı formayla ilk maçıma Ocak 2015'te Çek Cumhuriyeti karşısında çıktım ve bu maçta da 10 numara pozisyonunda oynadım. Hem Millî Takım'a seçilip hem de bu pozisyonda oynatılınca kendimi değerli hissetmiştim. Ay-yıldızlı formayla ilk karşılaşmamda üç gol attım. Efsane bir başlangıç olmuştu benim için. O maçı düşündükçe hâlâ mutlu olurum. İki gün sonra aynı takımla bir hazırlık maçı daha yaptık ve o karşılaşmada da 1 gol kaydettim. İlk iki maçımda dört gol atmış oldum böylece. O maçlardan itibaren, Millî Takım formasıyla hem forvet arkasında kalıcı olduğumu hem de golcü özelliğimi gösterdiğimi söyleyebilirim.

Golcü özelliğini Millî Takım formasıyla gösterdiğin doğru. U17 yaş grubunda 11, toplamda ise 21 golün var.

Gerek kulüpte gerekse de Millî Takım'da oldukça başarılı takımların kadrosunda yer alıyorum. Takım iyi olunca da bana maç içerisinde bolca pozisyon geliyor diyebilirim. Ben de kaleciyle karşı karşıya kaldığımda gelen fırsatı genelde değerlendiririm; zor kaçırırım golü yani. Bu özelliğimden olumlu anlamda yararlanıyorum. Ancak, bu pozisyonda önümüzdeki yıllarda daha da kalıcı olabilmem için daha çok şey gerektiğini düşünüyorum.

Ne gibi şeyler yapman gerektiğini düşünüyorsun?

Fiziğimi biraz daha güçlendirmem gerekli. Daha güçlü olduğum zaman, daha iyi işler de yapabileceğimi düşünüyorum. Zaten fiziğiniz güçlendikçe, her şeyi daha kolay yapıyorsunuz. Mesela topu sürdükten sonra fiziken güçlü olunca daha rahat şut çıkarabiliyorsunuz ayağınızdan. Güçsüzseniz, sadece topu sürebilirsiniz, sonrasında şut çekemezsiniz.

Cesaretli biri olduğundan bahsettin. Yeteneğinin dışında forvet arkasında oynama nedeninin de bu yapınla bir ilgisi var mı sana göre?

İnsanın kişiliği, futboluna da yansır. Ben maç esnasında, takımımın hücumlarına yön veren, lider özellikli bir oyuncu olduğumu düşünüyorum. Maç içerisinde suskun kalma durumum olamaz. Sürekli arkadaşlarımla konuşmam, oyunun akışını yönetmem lâzım. Takıma katkı sağlamak için bir şeyler yapmak zorundayım yani. Dediğiniz gibi, oynadığım pozisyondan ötürü de cesur kişiliğimi ortaya koymaya çalışıyorum atak organizasyonlarında.

U17 Millî Takımımız, Avrupa Şampiyonası'nda yarı final oynayarak önemli bir başarıya imza attı. Aynı zamanda da Dünya Kupası Finalleri'ne gitmeye hak kazandık. Bu başarıyı neye bağlıyorsun? Çok genç olmanıza rağmen, yaklaşık üç senedir berabersiniz…

Mutlaka eksiklerimiz vardır ama genel olarak çok iyi bir takıma sahibiz. Avrupa'nın en iyi takımlarından biri olduğumuzu düşünüyorum. Zaten, turnuvada yarı final oynayarak bunu da kanıtlamış olduk. Takım oyunumuzu sahaya yansıttığımız zaman, potansiyelimiz de ortaya çıkıyor. Şampiyonada zor bir gruptaydık. Ancak biz potansiyelimizin farkında olduğumuz için gruptan çıkacağımızı biliyorduk. Çeyrek finalde, turnuvanın fiziki açıdan güçlü takımlarından biri olan Macaristan'ı elemeyi başardık. O maçta, top hep bizde kaldı. Biz zaten takım olarak en iyi oyunumuzu, top bizim ayağımızdayken sahaya koyabiliyoruz. Teknik direktörümüz Mehmet Hacıoğlu'nun da bu anlayışla oynamamızda etkisi büyük. Dünya Kupası'na gelince, turnuva başlamadan önce hayallerimizden ve hedeflerimizden biri de Ekim ayındaki Dünya Kupası Finalleri'ne katılmaktı. Öncelikli hedefimiz, Dünya Kupası'na gitmekti. Bunu başardığımız için de mutluyuz. Fatih Hocanın da Hırvatistan'a gelip, iki maçımızı izlemesi bizi olumlu etkiledi. U17 Dünya Kupası Finalleri'nde de elimizden geleni yapıp, yine dereceye girmek istiyoruz. Avrupa Şampiyonası'nın yarı finalinde bildiğiniz gibi İngiltere'ye elendik. İngiltere, şampiyonadaki en iyi takımlardan biriydi bizim gibi. İlk yarının sonunda sakatlanıp oyundan çıkmak zorunda kaldım. İkinci yarıda daha iyi oynadık. Sakatlanmasaydım, ikinci yarıda ben de rakibe karşı bir şeyler yapabileceğimi düşünüyordum. Ancak, futbolda olan şeyler bunlar. Finale çıkamadığımız için üzüldük tabiî ki. Ama uluslararası platformda neler yapabileceğimizi de bu turnuva ile herkese göstermiş olduk. Bu başarıda emeği geçen ve bize destek olan herkese de ayrıca teşekkür etmek isterim.

Hayatında örnek aldığın biri var mı? Kendi mevkiinde en çok beğendiğin oyuncular kimler?

Her zaman ailemi örnek aldım kendime. Özellikle, "Babaların lâfı genelde doğru çıkar" derler ya, babamın da her lâfının doğru çıktığını gördüm bugüne kadar. Aldığı kararlar hep doğru oldu. Ben de onun izinden giderek, hayatımda doğru kararlar vermeye çalıştım, çalışıyorum. Mesela kariyer anlamında başta zor olsa da İstanbul'a taşınmamın çok doğru biri karar olduğunu düşünüyorum. Babamın da desteğiyle o cesareti gösterdim. İstanbul'a geldiğimizde, az önce bahsettiğim gibi babam da tayinini buraya aldırıp, benimle birlikte kaldı. Bana her türlü desteği verdi. Yeri geldi, yemek bile yaptı bana. Ama her seferinde bana, "İnsan evladı için her şeyi yapar. Siz de çocuk sahibi olunca anlarsınız" dedi. Annemin de yeri ayrıdır. Onu çok ayrı severim. Benim için değerini kelimelerle anlatamam. Zaten, ailede genelde anneme olan düşkünlüğümle bilinirim. Ayrıca, gerek kişiliği gerekse de futboluyla Alperen ağabeyimi hep örnek aldım. Büyük ağabeyim Ahmet de çok zeki bir insandır. Bize her zaman iyi ağabeylik yapmıştır. Dolayısıyla aileme çok bağlı biri olarak, her zaman ailemdeki bireyleri örnek aldım. En çok beğendiğim oyunculara gelirsek, Messi çok uç bir örnek ama onu söyleyebilirim. Hem karakteriyle hem de oyunculuğuyla çok özel bir futbolcu bence.

Gelecekteki hedeflerin neler?

Çocukluk hayalimdeki kulüpte oynuyorum, aynı zamanda da ay-yıldızlı formayı giyiyorum. Hedefim tabiî ki ileride Galatasaray'ın A takımı ile A Millî Takım'a yükselmek ve buralarda kalıcı olmak. A Millî Takım'a yükselip, Fatih Terim'in yönettiği bir kadroda olma düşüncesi de çok heyecanlandırıyor beni. Bu hedeflerden sonra da, Türk oyuncuların Avrupa'da iyi şeyler yapabileceğini daha fazla göstermek için, Avrupa'da da forma giymek isterim. Avrupa'da da İngiltere Ligi ile Manchester United'ın bende ayrı bir yeri var. Gerek taraftarı olsun gerek Old Trafford olsun, beni hep etkilemiştir.

Haberin Devamı
YORUM YAZ