Tarihtir, anıttır, ayıptır!

Usta kalem Yılmaz Özdil'in kendine has tarzıyla spor gündemine bakışı...

Tarihtir, anıttır, ayıptır!

Çocuktu...
Henüz 11 yaşında.
“Alsancak Stadı”na gidiyor, kahramanını seyrediyordu. Sait Altınordu’ydu kahramanı... Ben de onun gibi olacağım diyordu. Amatör takımda forma verdiler çocuğa... 8 numaralı formayı giyebilir miyim diye sordu. Niye dediler. Sait ağabey 8 giyiyor, ben de onun gibi 8 numaralı formayı taşımak istiyorum dedi. Giydi 8’i, gol kralı oldu. Sonra ne oldu? Taçsız kral oldu!

Evet... “Alsancak Stadı”nda hayaller kuran o küçük çocuk, Metin Oktay’dı.

İstanbul basını, İnönü Stadı’nda Galatasaray-Fenerbahçe maçıyla jübile yaptığını, Can Bartu’yla formalarını değiştirdiğini yazar. Gerisini yazmaz. Halbuki, İstanbul’dan sonra İzmir’de de jübile yaptı. Göztepe’yle Galatasaray oynadı. Taçsız kral, futbolculuk hayatına, futbola başladığı “Alsancak Stadı”nda nokta koydu.

Ki, o Göztepe, o Galatasaray’dan seneler evvel, Türkiye’nin kapılarını Avrupa’ya açan ilk Türk takımıydı, o “Alsancak Stadı”nda... 1960’lı yılların Avrupa basınını tarayın, Türkiye’den sadece “Alsancak Stadı”nın fotoğraflarını ve “Alsancak Stadı”nın haberlerini görürsünüz.

Moskova panteri Ali, kaynana Gürsel, İngiliz Nevzat, Çarli Çağlayan, buldozer Fevzi, Fuji Mehmet, bombacı Halil, kene Ali İhsan... Bir dönem, milli takımın ilk 11’ine 8 futbolcu veren Göztepe’nin yıldızları “Alsancak Stadı”nda futbola başladı, “Alsancak Stadı”nda efsane oldu.

Karşıyaka’ya gelince... Mustafa Kemal tarafından, armasında Türk bayrağı taşıma onuru verilen ilk ve tek Türk takımı... O ay-yıldızlı armayla ilk maçına “Alsancak Stadı”nda çıktı.

Ve, bir başka çocuk...
11 yaşında.
“Alsancak Stadı”nda...
Beşiktaş’ı seyrediyordu.

Aslında, Çeşmeli’ydi, hayatında İstanbul’u görmemişti ama, hasta Beşiktaş’lıydı. Çünkü, büyüdüğü mahallede terzilik yapan Emin diye bi ağabeyleri vardı, Beşiktaş’ı anlatıyor, Beşiktaş sevgisini aşılıyordu. Dinleye dinleye, Beşiktaş taraftarı oldu. Günlerden bir gün, öğrendi ki, Beşiktaş İzmir’e geliyor, Göztepe’yle maçı var, balığa gidiyorum diye evden çıktı, hayatında ilk kez “Alsancak Stadı”nda Beşiktaş’ı seyretti. Büyüdü, futbolcu oldu, müthiş yetenekti, Göztepe istedi, Altay’ı tercih etti, siyah-beyaz olduğu için... Zirveye tırmandı, milli oldu, teknik direktör oldu, Galatasaray’ı Fenerbahçe’yi Beşiktaş’ı şampiyon yaptı.

Evet... “Alsancak Stadı”nda hayaller kuran o küçük çocuk, Mustafa Denizli’ydi.

Hatta... Hani, bu sene, Fenerbahçe-Galatasaray maçından sonra kupayı statta alırsın alamazsın rezaleti yaşandı ya... 32 sene evvel, içinde “Alsancak Stadı” geçen, benzer hadise yaşanmıştı. Baş aktörü de Mustafa Denizli’ydi.

Çünkü... 1979-80 sezonunda, Türkiye Kupası finali, Altay’la Galatasaray arasında oynanmış, ilk maçı, Ümit Kayıhan’ın golüyle Altay 1-0 kazanmış, İnönü Stadı’ndaki rövanş maçı 1-1 bitince, Galatasaray taraftarları sahaya girmiş, hakemin dudağını patlatmış, tribünler polis tarafından boşaltılmış, kupa’yı soyunma odasında alan Altay, boş statta şeref turu atmıştı.

Diyeceksiniz ki “Alsancak Stadı” bu işin neresinde?
Kupa’nın ilk maçı “Alsancak Stadı”nda oynanmış, ilk gol “Alsancak Stadı”nda atılmıştı... Kupa’yı getiren, ikinci maçtaki
1-1’lik gol ise, “Alsancak Stadı”nda hayaller kuran çocuk tarafından, Altay’ın kaptanı Mustafa Denizli tarafından atılmıştı.

Ve, bir başka çocuk...
O da 11 yaşında.
“Alsancak Stadı”nda.

Çocuk, hasta Göztepeli.
Göztepe zor günler yaşıyor, küme düşmemek için mücadele ediyor, her puanın hayati önemi var. Rakip, Trabzonspor... 0-0 bitti. Göztepe’nin düşüp düşmeyeceği, son haftaya kaldı.

Ancak...
Tarihimizde ilk kez, o maçta, bir Anadolu takımı şampiyon oldu “Alsancak Stadı”nda!

İstanbul saltanatına son veren Trabzon, ilk şampiyonluk turunu “Alsancak Stadı”nda attı... Bugün gibi hatırlıyorum, 20 bin Göztepe taraftarı “Alsancak Stadı”nı terk etmedi, Trabzon’u dakikalarca alkışladı. Ahmet Suat Özyazıcı, kafasında meşhur kasketi, futbolcularının omuzlarında... Hayatımda ilk kez, Trabzonnnn diye bağırdım “Alsancak Stadı”nda.

Evet... O çocuk bendim ve bugün hala, Göztepem yoksa, kalbimin Trabzon için atması ondan.

Ya Fenerbahçe derseniz?
Elbette Fenerbahçe’nin de sayısız hatırası var “Alsancak Stadı”nda. Ama bence, en güzeli...

Milli küme dönemleri... İstanbul takımları İzmir’e geliyor, Göztepe, Altay, İzmirspor filan, iki üç gün içinde, peş peşe maçlarını oynuyor, İstanbul’a geri dönüyor. Gene öyle bir sezon... Fenerbahçe gelmiş, Altay’a 4 tane, Göztepe’ye 5 tane çakmış, sırada Altınordu var. Ahali bilet almış, “Alsancak Stadı”na geliyor ve görüyor ki, kaleler yok!

Fenerbahçe korkusundan, hükmen yenilgiye razıyız, yeter ki maç oynanmasın diye, kaleleri sökülüp saklanan tek stattır “Alsancak Stadı!”

Fanatik yazıişlerindeki arkadaşlarımın hoşgörüsüne sığınıp, uzuun uzun anlatmamın sebebine gelince... Alsancak Stadı’nı TOKİ’ye devrettiler, yıkıp, yerine alışveriş merkezi yapacaklar!

Tarihtir “Alsancak Stadı” anıttır... Ayıptır!

Haberin Devamı
YORUM YAZ